Allah   Kuran’ı bir Ramazan gecesinde, Hz Muhammed’e vahyederek başlatmış ve bu  vahyi  23 yıl gibi bir süre içerisinde, söylenmesi gerekenleri söyleyerek tamamlamıştır. İnsanların yer yüzünde yapması gerekenleri, hidayet yollarını ve sapıklığı ayetlerle belirtmiştir. Bizler gibi bir insan, “kul” olan Hz Peygamber bu ayetleri, insanlara hem göstermiş hem de kendisi uygulamıştır.

Peygamberimiz bir gün sahabelere verdiği bir ziyafet sırasında, onlara hizmet ederken, uzaklardan geldiği anlaşılan bir atlı, Peygamberimizin meclisine yaklaşıp: ‘Bu kavmin efendisi kimdir?’ diye sordu. ‘Bu kavmin efendisini arıyorum’ dedi. Allah’ın Resulü ‘Benim’ demedi. O sırada sahabelerine su dağıtmakta olduğundan, atlıya şöyle cevap verdi: ‘Bir kavmin efendisi, ona hizmet edendir!” (Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ, 2:463).

Peygamberimizle ilgili şöyle bir rivayet daha bulunmaktadır. “Peygamberimiz ile birlikte oturduğumuz sırada biri gelip ‘Hanginiz Muhammed`dir ?’ diye sordu. Allah’ın Resulü ashabı arasında dayanmış oturuyordu. ‘İşte dayanmış olan şu beyaz kimsedir.’ dedik. Adam ‘Ey Abdü`l-Muttalib`in oğlu!’ diye hitap etti. Peygamberimiz ‘Seni dinliyorum.’ buyurdu. ‘Ben sana bazı şeyler soracağım. Amma soracaklarım (pek) ağırdır. Gönlün benden incinmesin.’ dedi. Peygamberimiz ‘Aklına geleni sor.’ buyurdu. ‘Senin ve senden evvelkilerin Rabbi aşkına (söyle) bütün halka seni Allah mı gönderdi?’ dedi. ‘Evet.’ buyurdu. ‘Allah aşkına (söyle) namaz kılmayı sana Allah mı emretti?’ dedi. ‘Evet.’ buyurdu. ‘Allah aşkına (söyle) oruç tutmayı sana Allah mı emretti?’ dedi, ‘Evet.’ buyurdu. (yine): ‘Allah aşkına (söyle) zenginlerimizden alıp yoksullarımıza dağıtmayı sana Allah mı emretti?’ dedi. Peygamberimiz (buna da) ‘Evet.’ buyurunca adamcağız: ‘Sen ne getirdin ise ben ona iman ettim. Kavmimin geride kalanlarına da elçi benim. Ben, Bekr kabilesinden Dımâm b. Sa`lebe`yim.’ dedi.” (Buhari; Kitabu’l-ilm, 57).

Kuranı okumuşsanız bilirsiniz, Kur’an’ın “arkadaş peygamber” diye anlattığı  karakter ile bu rivayetlerdeki karakter tamamen birbirine  uygundur. Arkadaş demek, sahabi demektir. Bu Hadisler Kuran’daki Peygamber tasavvuruna aynen uymaktadır.

Görüldüğü gibi bu iki rivayette “dışarıdan gelen bir adam”, topluluğun içine karışmış peygamberi tanıyamıyor. “Hanginiz Muhammed?” veya “Sizin efendiniz kim?” diye soruyor. Birincisinde bizzat kendisi “Benim” demiyor da “Kavmine hizmet edendir.” diyor (o sırada su dağıtmaktadır). İkincisinde de “İşte şurada yaslanmış oturan beyaz (yüzlü) adamdır” deniliyor.

Kendisinde hiçbir kutsallık görmeden toplumun içerisine karışmış bir Peygamber. Kendisini toplumdan ayırmamış, Yoksulların arasına karışmış onlarla arasında hiçbir fark görmeden onlarla oturmuş ve oların dertlerini dinleyen ve dertleşen bir Peygamber.

Bu gün böyle bir durumda kalır “Hanginiz ……..” diye sorabilirseniz, o zaman  anlayın ki o, sorduğunuz  derin bir ahlak ve karakter sahibidir.

Müslümanların Hz Peygamberi örnek almaları gerekmektedir. Fakat bu gün bakıldığında İslami şeyhler, hocalar, ağalar, ağabeyler, efendiler, liderler, Peygamberin örnekliğine uymamaktadırlar. Topluma girdiğinizde hemen fark edilebilir bir şekilde baş köşede oturmakta, değişik hareketler yapmakta, değişik elbiseler giymekteler. Hatta son model arabalara binmekteler. Tolumun  en zengin insanları ile beraber olmaktalar. Fakirler ise kapının dışında oturmaktalar.

Kuran Hz   Muhammed’i  örnek kişilik olarak anlatırken Müslümanların bir çoğu  Hz Peygamberin cübbesine, sarığına, sakalına, yatmasına, kalkmasına, yemek yeme şekline vs. gibi arap geleneklerine sünnetmiş diye yönelmekteler. Bazıları da Hz Peygamberi normal insandan farklı göstermektedirler.

Toplumda peygamberin 200’e yakın mucizesi olduğu kabul edilip söylenmektedir. Bu mucizelerden örnekler verecek olursak. Peygamber  ayı parmağıyla ikiye  bölmesi, parmaklarından suların akması, üç kişilik bir yemeği okuyarak yüz kişilik yemek oluşması, her kes doyduktan sonra da yemek kalması vs. gibi olağan üstülüklerle görmekte ve kabul etmektedirler. Halbuki Hz Peygamber yarını bilmeyen, “ben de sizin gibi bir kulum, ben de yerim içerim ölürüm” diyen  bir insandı.

İşte böyle bir peygamber insanlara örnek olabilir yoksa uçan, kaçan, göklere çıkan, bir Peygamber insanlara örnek olamaz.  Hz Muhammed ancak Kuran’a göre anlaşıldığında örnek alınabilecektir.

                                                     SAĞLIK

Ağız Sağlığı Konusunda Doğru Bilinen Yanlışlar Nelerdir?

Günlük ağız bakımının diş sağlığı açısından son derece önemli olduğu bir gerçek… Ancak diş temizliğinde yapılan bazı yanlışlıklar, dişin doğal yapısında geri dönülemez hasarlara yol açabilir.
Özellikle fırçalama işleminde yapılan hatalar, mine tabakasında aşınmalara yol açar. Bu nedenle, dişe sert ve bastırarak yapılan uygulamalar, dişi beyazlatmak yerine, alt tabakanın meydana çıkması nedeniyle dişleri sarartır ve diş eti çekilmelerine de yol açar. Yumuşak kıllı diş fırçası kullanmak ve günde iki kez fırçalamak, aşınma sorunlarının önüne geçer.
Karbonatın beyazlatıcı etkisinden faydalanmak amacıyla, fırçaya karbonat dökerek diş fırçalamak ise diş minesine büyük zarar verir. Diş yüzeyinde mikro çizikler bırakacak olan bu tür uygulamalardan kaçınmak gerekir. Ağız sağlığında doğal bir yöntem olan karbonatın kullanımı, gargara şeklinde yapılmalıdır.

Yemeklerin ardından çiğnenen şekersiz sakızların, dişteki plak ve tartarlara karşı bir etkisi yoktur; tükürük salgısını arttırarak, ağız temizliğine yardımcı olur ve nefesi ferahlatır.

                                           

                                                     HİKAYE

Nasrettin Hoca, bir gün karısına sorar: -Hatun, bir insanın öldüğü nasıl anlaşılır?Söyle bana…

Kadın:-A Hocam, der.Bunu bilmeyecek ne var?Eli, ayağı çekilir, buz gibi olur.Aradan günler, haftalar geçer,Buz gibi bir kış günü, dağa giden Nasrettin Hoca, odun kesmeye.İşini bitirip dönerken soğuktan ve yorgunluktan titremeye başlar.

Kendi kendine:Galiba ben ölüyorum.Bizim hatunun söylediği gibi elim, ayağım buz gibi, donuyorum, der.arkasından da boylu boyunca yere yatar.tam bu sırada, bir sürü aç kurdun sesleri duyulur ötelerden.

Nasrettin Hoca:Nasıl olsa beni ölü sanırlar, diye mırıldanır.Ne olursa, bizim eşeğe olur.Ben kurtulurum.Yerinden kığırdamaz Nasrettin Hoca.

Kurtlar, kısa bir süre içinde parçalayıp yerler.

Nasrettin Hoca, yattığı yerde daha fazla dayanamayıp başını kaldırır:-Yiyin, yiyin, der.Sahibi ölmüş olan eşeği buldunuz ya, afiyetle yiyin bakalım, yiyebildiğiniz kadar…

                                                     AYETLER

Kendilerine, "Allah'ın size verdiği rızıktan başkaları için harcayın!" denildiğinde, hakikati inkara şartlanmış olanlar, inananlara, "Rabb(iniz) dileseydi (Kendisinin) besleyebileceği kimseleri biz mi besleyelim? Doğrusu siz açık bir yanılgı içindesiniz!" derler;(Yasin 47)

                                                  GÜNÜN SÖZÜ

Nerede olursan ol Allah'a karşı gelmekten sakın, yaptigin kötülügün arkasindan bir iyilik yap ki bu onu yok etsin. İnsanlara karşı güzel ahlakın gereğine göre davran