Trafik kazası, yangın, deprem, sel, göçük, kısacası bir olumsuzluk yaşandığında hep aynı şey söylenir , “… Çıkan yangında çok fazla maddi kayıp var ama sevindirici yanı can kaybı olmaması”, “Trafik kazası oldu iki otobüs yandı- uçuruma yuvarlandı ama sevindirici yanı can kabı olmadı”, “Helikopter-Uçak düştü ama sevindirici yanı can kaybı olmadı”. Burada ana tema maddiyatın ve malın insan canından önemli olmadığı vurgusu. Biraz daha devam edelim. “Dağda mahsur kalan bir kişiyi kurtarmak için yüz kişi seferber oldu”,” Maden ocağında göçükte kalan işçiyi kurtarmak için yüzlerce kişi ve iş makineleri seferber oldu”.

Can kurtarırken kurtarma maliyetinin hesap edilmemesi sadece insan için değil hayvanlar içinde geçerli, örneğin ” Ağaca çıkan ama inemeyen kediyi kurtarmak için on kişilik itfaiye ekibi seferber oldu”. ”Dereye düşen ve çıkamayan köpeği kurtarmak için on kişi seferber oldu” vb. Medya haberlerinde de canın hep önde malın ise önemsiz olduğunu görüyoruz. Gerçeği söylemek gerekirse, kapitalist bir toplumda yaşamamıza rağmen canın maldan önce geldiği gibi bir tezatla karşı karşıyayız. Görünüşte sevindirici bir durum.  Canın maldan önce geldiği sürekli vurgulansa da birde perdenin arka tarafına bakalım. İş yerinde çalıştırdığı işçilerin can güvenliği için önlem almayan işveren bir iş kazası sonucu milyarlarca tazminat vermek zorunda kalsa bile giden can geri gelir mi? Biz yine başa hani şu “ Cana geleceğine mala gelsin” sözüne dönelim. Evet, yukarıda verdiğim örneklemelerde milyarlarca maddi zarar olmasına rağmen can kaybının olmamasının sevindirici olduğu vurgusunun yapılması bile güzel bir şey ama bu sözcük yaşamın tüm alanlarında ne kadar geçerli?

Konu sanırım yeterli kıvama geldi, “Akil adamlar “ gibi hiç kıvırtmadan doğrudan konunun içine girmek istiyorum. Madem insan canı tüm mülk-maddiyat üzerinde bir kutsallık taşıyor o zaman 35 yılda can veren 40 bin insanımızın ( Asker, Polis, Korucu, Gerilla, sivil insanlar) canı çok mu değersizdi? Binlerce yoksul Anadolu genci çatışmalarda can verdi. Can verenlerin dışında on binlerce gencimiz sakat kaldı ve 35 yıl içinde çatışmalara katılan yüz binlerce gencimiz psikolojik sorunlarıyla baş başa bırakıldı. 35 yıl önce çatışmalarda can verenler bugün 55-60 yaşlarında olacaklardı. Evliyken askere gidenlerin ve can verenlerin çoğunluğunun bugün torunları var. Hani “cana geleceğine mala gelsin” di? Üç Metre toprak insan canından çok mu önemliydi? Sonra kaldı ki kimin malını kimden saklıyorsunuz? Kimin malını kime vermiyorsunuz? Doğu-Güneydoğuda tüm ilçe ve köylerin 1968 e kadar olan eski isimlerinin hemen neredeyse tamamının Kürtçe olduğunu kimse bilmiyor mu? Kürtler ayrı bir ulus devlet kurmaktan 15 yıl önce vazgeçti. Bu karar, Birleşmiş Milletler (BM) ve Avrupa Birliği (AB) kararları doğrultusunda alındı. O nedenle Kürtler 15 yıldır Federasyon-Demokratik Cumhuriyet-Özerk yönetim istiyor. Yani Resmi dil Türkçe ve Ana dilde eğitim. Ay yıldızlı Türkiye bayrağı aynen kalacak ama Türkiye Kürdistan’ı bayrağı da olacak.  Kimse kimseden bağış istemiyor herkes zaten kendinin olanı yani hakkını istiyor. Hem sonra hani can maldan daha öncelikliydi?

 “Devlet Parçalanırmış”. Devlet denen baskı aracı Sirke Küp’ü mü ki keskinliği Küp’ü parçalansın. Hem sonra Parçalanan her devletin yerine daha sağlam temelleri olan devletlerin kurulduğunu tarih kitapları sıkça yazar. Aynı tarih kitapları o devlet içinde yaşayanların birbirlerini nasıl katlettiğini-boğazladığını da yazar. 

Etnik ve dinsel çatışmalarla Balkanlar ve Kafkaslarda Halkları birbirine kırdıran ve bu oyunu Türkiye’de tutmayan emperyalist güçler Barış’ın ne kadar neresinde onu zaman gösterecek. Barış sürecini sadece AKP ye Başbakan Tayyip Erdoğan’a da mal etmek doğru değil. Kürt halkı önderleri sayesinde direndi ve Emperyalist sömürgecilerin oyununu şimdilik bozdu. Tabii bu sürecin boyutlarının neler olduğunu gelecek günlerde daha iyi göreceğiz. Kandan beslenen Düdüklü tencere sipobları şimdilik vaziyeti idare ederken halkın beklentisi konumunda olan CHP bu konularda siyasallaşamazsa söyleyeyim halkın büyük tercihi yine AKP olacaktır…