Bilir misin ne olur sana sarılsam ? Karanlıklar tekrar alır beni koynuna,o batıp giden güneşin ardından ağlarım belki ;değer mi ağlamaya boşuna?

Ki ;kaç yerinden kesilir ellerim,sızdırır kanını sessizce kumsala.Bilir misin ne olur sana sarılsam?Eser,durun desem de dinlemez rüzgarlar ,düşlerim de yarım kalmış bin uzun gece,sokaklar da bir deli fırtına,yüreğim de kasırga,bir anda sislenen gözlerime çizgiler çeker. O zaman ,bembeyaz örtüler de çürür duygular.Gün gelir ,zamanlar yiter yıl gibi ,ama ay.Hüzün çökertir derin ,derin.Ve sevdayı  bir sızı ,belki bir korku gibi anlatır.Ansızın yaşanan bir hüzün yüreğimde ,bir sis bulutu iner başımın üzerine.

Haykırırım !

Haykırsam da boşuna,yakarışlarım çaresiz geri gelir ağlarım.

Bilir misin sana sarılsam ,sonrası düşlerime girersin gizlice.Dudaklarında özleten gülümseme,o bir zamanlar arzuyu ararım gözlerinde.Yağmurlarla çıkıp geleceksin gibi ,çaresiz kalırım böyle gecelerde. Sana sarılsam ,sonu gelmez karanlığımın ,avuçların alev ,alev yakar da ardından gözleri ışıldar yalnızlığımın.Bazen yakın ,çılgın ,arzulu ,bazen uzak ellerini hatırlarım.İçim ürperir kanarım…

Sana sarılsam,bir sırasız heyecan,bir soluksuz nefes ve denizdeki yangın ,bir kirli düş bu yitik şehir de gece.Ve düşer ellerim sevginin peşine.Sana sarılsam üstünde dudak izleri geçmişin,ah ,ellerim; okşamayı açlığı,ateşi unutan biraz bezgin.Sonra geceleri düşünürüm içinde senin olduğun biraz çıplak,o büyüyen arzuya uzanan yatağımdan. Bu yüzden günlerim akşama karışır  kimi zaman…,ve mavi beyaz bulutsu yalnızlığım gözlerimi tül gibi karartır akşamın sona erdiği o an

Sarılsam,yarım kalan sevdalar dolar öyküme,gün ışır çaresiz gibi senden,gün ışır kimsesiz gibi benden.Derken sen geçmişini anlatırsın yeniden,gözlerin kısılır o an duyduğum hüzünden.Sana sarılsam,hasretin umudu koyu,her şey solgun,gece buz,üşürüm,dudaklarım çatlar acıdan.Biraz akar gözyaşı çaresiz,biraz akar güz kan gibi sulardan.Uzakta zaman, bir sevda artığı olur  sanki akşamdan.

Sarılsam,gece paslı bir tasvirini yaşatır sensizliğin...Ölüm kokulu bir  gece  iner  karanlık,bir karanlık ki ;balta kesmez.Sana seninle ihanet ettiğim geceler,içimde o tanıdık ahtapot ,kollarını biraz daha sıkar o kadar ,bilmezsin.Bir baş eğme gibi beklemelerim,sırf bu yüzden sensizliğin adıdır gece,gelmezsin.Ki gece ;bu ölümün duvarıdır ,zamanı ezip geçen.Bir zaman geçilen,bir zaman ki ,sonradan hiç geçilmeyen.

 

Bilir misin sana sarılsam,ilk güz yağmurları parçalar düşleri,bir martı ,korkudan olacak ,tiz bir çığlıkla çırpar kanatlarını.İki damla yaş gibi süzülüp ,mavi bir aleve dokunarak yanar düş.Düş ;yarı örtük kirpiklerin ardında saklar sırrını alevin,her zamankinden uzun ,her zamanki gibi ıssız..Yolsa;biri ak,biri kara iki yılan gibi sızar bu düşün ortasına .

Sana sarılsam,o anda on yıl birden duruverir zaman,o kuş kanadına takılır yüreğim.Sarılsam,ne yıldızlar kalır sayacak,ne gecelere zincirlenen yalnızlığım.Ancak bir rüzgar alır aklımı,geceler yoksullaşır birden sevdadan yana.

Sana sarılsam ,yalana kuşanır gün,dalgaları kararır okyanusların,yarını bekleyen öfkeli dün gibi,döl yataklarına sızar ihanet.Ey korkunç acılardaki yürek,ey ter içindeki kan,Ah! ölmek ihtimali.Ey kızıla dönen hüküm,ey kara yazgılı hüzün ,kaybolur,eksilir,bölünür..Kıpkızıl bir sabah yüreğim ,tüm bunlardan apansız yorulur.Üç kere yenilir gün,üç kere düşer gece…Üç kere ölür sevdam…

Ve,o  gün korkarım .Tanıdık bir duygu yer eder içime.Hani ,tek kişi ile başka yaşadığım,başka yaşadığım iki kişiyle …

Nalan KARA