Bizim kuşak, başta,“Evrensel hukuk”, “toplumsal adalet”olmak üzere pek çok kavramıUğur Mumcu’dan öğrendi… İyi bir gazeteci olmasının yanı sıra, iyi de bir hukuk insanı olan Mumcu, ifade hürriyeti,kuvvetler ayrılığı, masuniyet karinesi, cezaların şahsiliği, adil yargılanma hakkı, suçta ve cezada kanunilik, yargı bağımsızlığı, hâkim tarafsızlığı, objektiflik gibiilkleresıklıkla vurgu yapar, bir hukuk sistemininmeşru sayılabilmesi için bu evrensel değerlerle uyumlu olması gerektiğini söylerdi...
 
Başkasından zaten vaz geçtim de, kamuoyunca izlenen davalara bakıldığında bile anlaşılıyor ki “evrensel hukuk” normları yıldızlar kazar uzak bize… Önüne çıkarıldığı Sulh Ceza Hâkimi’nce neyle suçlandığını bile bilmeden tutuklanıp, atıldığı zindanda yıllarca iddianame bekleyen Osman Kavala davasında“adil yargılanma” hakkından söz edilebilir mi mesela…Sübliminal mesajlarla darbeyi destekledi diye müebbede mahkûm edilen Ahmet Altan davasında“cezada kanunilik”bunalabilir mi…
 
YARGI BAĞIMSIZLIĞI NEREDE
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ile Anaysa Mahkemesi’nin “hak ihlali”yönündeki onca kararına karşın, her defasında başka kulp bulunup tutukluluğu sürdürülen Selahattin Demirtaş davasındahâkim tarafsızlığından kim söz edebilir… Anımsayın AYM, “Demirtaş’ıderhal serbest bırakın”dedi birisinde… AKP Reisi,“O kadar kolay değil”cevabını verdi… Vazifelendirdiği birhâkim tozlu raflardan indirdiği dosyayı birkaç saatte karara bağlayarak tahliyeyiengelledi… Soralım: “Neredeyargı bağımsızlığı…”
 
Cumhurbaşkanı yeni sisteme göre “tarafsız” değil… Bir siyasi partinin genel başkanı da olduğu için bunu düşünmekfiilen de olanaksız zaten… Süleyman Demirel döneminde 71, Ahmet Necdet Sezer döneminde 82, Abdullah Gül döneminde 233 sanık cumhurbaşkanına hakaretten mahkûm oldu… AKP Reisi dönemindeyse 5 bin 683’e çıktı bu rakam… Bunların içinde siyasi rakiplerini eleştiren siyaset insanları da var… Bu tabloya bakıp da “Bu ülkede ifade hürriyeti var”diyen bir vicdan sahibi çıkar mı?
 
EN MASUM EYLEMLERE BİLE “KAOS PLANI” KULPU TAKILIYOR
Protesto gösterisi yapma, greve çıkmaevrensel birinsan hakkıdır…“Haksızlıklara direnme hakkı” kutsaldır da aynı zamanda… Gel de kullan bizim ülkede… Her türlü protesto gösterisi terör eylemi sayılıp kollukzoruyla bastırılıyor, grevler yasaklanıyor zira… Havuzdan beslenmeli “kubur medyası”en masumeylemlerdebilebir “kaos planı”buluyor… Kim, temel hakların güvence altına alındığı, hak arama açık yollarının açık tutulduğu bir “hukuk devleti”olduğunu söyleyebilir Türkiye’nin…
 
12 Eylül’ün en karanlık günlerinde, cuntacılara, “Burası muz cumhuriyeti mi” diye diklenirdi Uğur Mumcu… İnanın muz cumhuriyetlerini bile arar olduk artık… Nereye baksak, bir hukuksuzluk görüyoruz çünkü… Devlet içindeki pek çok kişi bunu itiraf edip, “Yapacak bir şey yok” deyip boyun büküyor… Türkiye’yi 3. sınıf bir demokrasiye mahkûm eden AKP, hukuk devletinin kırıntılarını da yok ederek ülkemizin meşruiyetini sorgulatıyor… Hukuku, guguk yapan bu çürüme sona ermeli mutlaka…