İBLİS NEDİR? ONU KURAN AYETLERİ İLE TANIMAK
 
Geçmiş düşüncelerin bir çoğu, iblisin asıl adının  “Azazil” olduğu ileri gelenlerinden biri iken, Adem’e secde etmediği için Allah’ın rahmetinden uzaklaştırıldığı şeklinde bir açıklama getirmişlerdir.  İblisin ne olduğu konusunda bir de Tebyin-ül Kuran yazarından okuyalım. İblis sözcüğünün anlamı “Hayırdan son derece ümitsiz olan, Allah’ın rahmetinden umudunu kimse”dir. Şimdi Kuram ayetleri doğrultusunda “iblisi “anlaya çalışalım.
 
1-İblis cinlerdendir. “Hani biz meleklere, âdeme secde edin’ demiştik de iblis dışında hepsi secde etmişti. İblis cinlerdendi…” (Kehf, 50) “Cinn” sözcüğü “Kapalı, görünmeyen varlık ve güç” demektir.
2-İblis ateşten (enerjiden) yaratılmıştır. “Allah buyurdu ki, ‘Sana emrettiğimde secde etmeni ne engelledi?’ İblis dedi ki ‘Ben ondan hayırlıyım. Beni ateşten (enerjiden ), onu ise çamurdan yarattın.” (Araf, 12) Ayetlerde iblisin yaratıldığı “ateş” ise, günümüz de “enerji” olarak isimlendirilen “güç” e karşılık gelmektedir. Ademin yaratıldığı turab (toprak),tin (balçık) de “madde” diye adlandırılan varlığa karşılık gelmektedir.
3-“İblis, insanların göğüslerindedir, beyinlerindedir, zihinlerindedir. İnsanın içindeki sinsi fısıltıların şerrinden Allah’a sığınırım. Ki o, ins ve cin (görünen ve görünmeyen) her türlü şeyle insanların göğüslerin de vesvese verir.”(Nass, 4-6)
4-İblis vesvese verir. “Derken şeytan ona vesvese verdi” (Taha 120)” Ve hiç kuşkusuz, insanı Biz yarattık ve nefsinin ona ne vesvese verdiğini biz biliriz”(Kat 16) Vesvese, gizli bir sesle, fısıltı ile düşünce aşılamak, bir işe, eyleme yönelmek demektir.
5-İblis bir melektir. “Hani meleklere ‘Ademe secde edin’ demiştik de iblis hariç, hepsi secde etmişti, iblis dayatmıştır” (Bakara,34; Hicr,31; Taha, 116; Kehf,50)
6-İblis, Adem’e (insana) secde etmez (boyun eğmez, kontrole girmez) Burada özellikle şu ayrıntılar gözden kaçırılmamalıdır. İblis, Rabbine boyun eğer, O’na yalvarır ondan dileklerde bulunur.
7-İblis, insan var oldukça vardır, insandan başka bir varlıkla ilişkisi yoktur. “İblis dedi ki: ‘Rabbim, o halde insanların diriltileceği güne kadar bana mühlet ver. Allah buyurdu ki: ‘Peki, mühlet verilenlerdensin. O bilinen vaktin gününe kadar” (Sad,79-81)
“İblis dedi ki: İnsanların dirileceği güne kadar bana mühlet ver. Allah buyurdu ki. Mühlet verilenlerdensin. (Araf, 14-15)
İşte iblisle ilgili Kuran’a dayalı bu ipuçlarını değerlendirirsek hangi yargıya varırız. Yani, gözükmeyen, insanların içinde (beynin de) bulunan sürekli vesvese veren, kıyamete kadar da bu işlevini sürdürecek olan insanlardan başka bir varlıkla ilişkisi bulunmayan, insana boyun eğmeyen ve enerjiden yaratılmış olan bu güç nedir? Bu soruya herkesin –özelliklede psikolojiden az da olsun anlayanların vereceği cevap tek cevap vardır. Bu nitelikli tek güç, insanın düşünme yetisidir.
 
 
KURAN’IN MUCİZELERİ
ANA RAHMİNİN DAYANIKLILIĞI
“Sizi bayağı bir sudan yaratmadık mı? Ve sonra dayanıklı bir yere yerleştirdik. Bilinen bir süreye kadar.” (Mürselat, 20-22)
21. ayette ana rahminin sağlam, dayanıklı yapısına işaret edilmiştir. Rahim, kadının leğen kemiği boşluğunun tam ortasında bulunduğu için gayet güvenli bir yere yerleştirilmiştir. Erkekte bu organa karşılık gelecek bir organ yoktur. Rahim adalelerden yapılmış sağlam bir duvara sahip içi boş bir organdır. Armut şeklindedir. Ergin bir kadında uzunluğu sekiz, eni beş, yüksekliği iki buçuk santimetredir. Ufak bir kütle olan rahim, hamileliğin sonunda iyice genişler. Hamilelik dışında rahim ağırlığı elli gram kadardır. Hamileliğin sonunda ise bin gramı bile geçer. İçindeki çocuk yerine göre beş bin grama kadar bile çıkabilir. Bu ise rahim ağırlığının yüz kat artması demektir.
 
İnsan vücudunda bu kadar çabuk büyüyen, bu kadar hızlı değişme kabiliyeti gösteren tek organ rahimdir. Rahim sık ve kalın kaslarıyla, özel yaratılışıyla birkaç santimetreden başlayarak gittikçe büyüyen cenini, tüm dış darbelerden ve olumsuzluklardan korur. İnsanın en aciz aşamalarını, yaşamını yitirmeden devam ettirebilmesi, rahmin sağlam yaratılışı sayesindedir. Embriyo için olmuş ve olabilecek en sağlam, en uygun yer ana rahmidir. Kuran’ın dikkat çekmiş olduğu rahmin sağlam yaratılışını incelememiz, yaratılışımızın ilk aşamalarından beri Allah’ın şefkatinin her şeyi ayarladığının bir delilidir. Merhametli, şefkatli Allah’ın adıyla (Fatiha,1) (Kuran araştırmalar grubu)
 
BİYOGRAFİ
CABİR BİN HAYYAN
Cabir için iki üç kelimeyi tarihe düşülen not “Ünlü Müslüman kimyacı, tabiat filozofu, çok yönlü alim” şeklindedir. Cabir Bin Hayan için en çarpıcı olan yön, oldukça erken bir dönemde yaşamış olmasıdır. 90 yıl yaşadığı rivayet edilir. Cabir, bütün hicri ikinci asır boyunca meydana gelen olayları ve asrın önemli şahsiyetlerini görmüş olmalıdır. Abbasi devrimi sırasında 22 yaşında olan Cabir hocası Caferi Sadık öldüğün de 30 yaşlarındadır. Ebu Hanife’nin de ölüm tarihi olan 150/768 yılı Abbasilerin yükseliş yıllarıdır. Demek ki 22 yaşlarında olduğu sırada gerçekleşen Emevilerin yıkılışı ve Abbasileri yükselişiyle birlikte hicri ikinci asrın ünlü simalarıyla aynı yüzyılı paylaştığı anlaşılıyor.
Bunlar arasında Vasıl Bin Ata (öl.131/748), Caferi Sadık (öl.150/768), Ebu Hanife (öl.150/768), İbni İshak(151/798), İbrahim Bin Ethem (160/777), Ebu Yusuf (öl.182/798), İmam Musa Kazım (öl.183/798), İmam Ali Rıza (öl.202/818), İmam Şafi(öl.204/820), Vakidi (öl.207/822), İbni Hişam (öl.218/833).
Cabir’in sayılan alimlerin tersine bambaşka bir yol izlediği, kendini adeta bilim adamlığına adadığı anlaşılıyor. Onun yoğunlaşması madenler, bitkiler, hayvanlar ve insanlar olarak sıralanan klasik canlı varlıklar, hiyerarşisin de daha çok madenler üzerinedir. Bunun için kendisine “Büyük kimyacı” denmiş, kimya tarihinde adından sıkça söz edilmiştir.