Zonguldak'ta suya zam yapılmasını kınamıştım. Sonraki gelişmeler haklılığımı ortaya koydu. Keşke bizler yanılsaydık da zam yapılmamış olsaydı...

Lakin Zonguldak merkezde suya zam kararından sonra Alaplı ve Ereğli belediye başkanları pandemi şartlarını göz önüne alarak suya zam yapmayacaklarını açıkladı. Hatta Ereğli Belediye Meclisi, CHP ve AKP grubunun oy birliğiyle 2021 yılı boyunca zam yapmama kararına imza attı. Maddelerin görüşüldüğü sırada açıklama yapan Belediye Başkanı Halil Posbıyık, "Artan maliyetlere rağmen pandemi döneminde suya zam yapmak aklımıza dahi gelmedi" demiş.

Şimdi bu haberi görünce insan ister istemez hayıflanıyor, 'Neden bunlar Zonguldak'ta olmuyor' demekten kendini alamıyor. Ereğli ve Alaplı belediye meclis üyelerini tebrik ediyorum. Suya zam yapılsın diye el kaldıran Zonguldak Belediye Meclis üyelerini ise bir kez daha kınıyorum.

Şunu da hatırlatmadan geçmek istemiyorum: Seçim döneminde, Zonguldaklıların ülkenin en pahalı suyunu içtiğini belirten Selim Alan, seçilmesi halinde suyu ucuzlatacağı sözünü vermişti. Ancak sözler tutulmadı, halka yanlış yapıldı. Hem de bu pandemi döneminde, en zor zamanda... Üstelik iktidar belediyesi olması hasebiyle, devletin üst makamlarının 'emrindeyiz' sözü verdiği bir belediye olarak, böyle bir karar yakışık almadı.

DÜNÜ TOPRAĞA GÖMMEZSEN YARINLAR ÇİÇEK AÇMAZ!

Geçen gün Tofaş marka bir otomobilin arka camındaki yazıya gözüm ilişti. Daha önce hiç bir yerde okumadığım, duymadığım "Dünü toprağa gömmezsen, yarınlar çiçek açmaz!" sözü kafamda şimşekler çaktırdı. Hemen geri dönüp yazıyı fotoğrafladım ki, hem sizlere umut aşılayayım hem de hafızama kaydedeyim. Çünkü bugünlerde umut aşılayan pozitif şeylere çok ihtiyacımız var. (Sadece kovid-19 testimiz pozitif olmasın yeter)

O kadar ölümlere, kazalara, belalara, uykularımızı kaçıran haksızlıklara maruz kalıyoruz ki... Eğer bunları hafızamızdan silemezsek, tıpkı kurdun ağacın gövdesini yemesi gibi unutmadığımız dertler de bünyemizi maddi manevi çürütebilir. Kötü şeyleri unutabilirsek yarınlara umutla bakabiliriz. Unutmak böylesi durumlarda büyük bir nimettir.

Hiçbir şey yoksa bu hayatta ilahi adalet diye bir şey var.

Bu umut bizi ayakta tutar.

VE ZARAR İNSANLARA DOKUNDU

Koronavirüs bütün dünyayı esir aldı. Bütün süper güçler gözle görülmeyecek kadar küçücük bir mikrop karşısında aciz kaldı. 

"Worldometer" internet sitesine göre, dünya genelinde yaklaşık olarak bir yılda virüs nedeniyle yaşamını yitirenlerin sayısı 1 milyon 500 bin 454'e, vaka sayısı ise 64 milyon 904 bin 979'a ulaştı. Korkunç bir rakam... Dünyadaki bütün süper güçler bir araya gelse bu kadar insana zarar veremezdi herhalde...   

Türkiye'ye bakacak olursak, 2 Aralık itibariyle 31 bin 923 yeni vaka tespit edildi. Bu vakalarla birlikte toplam hasta sayısı 513 bin 656'ya yükseldi. Dün 193 kişi daha salgın nedeniyle hayatını kaybetti. Şimdiye kadar 14 bin 129 kişi hayatını kaybetti. Tedavilerinin ardından taburcu edilen hasta sayısı ise 414 bin 141'e yükseldi.

Ve zarar bize dokundu... 

Her gün onlarca tanıdığımızın vefat haberiyle güne başlıyor, yine başka tanıdıklarımızın ölüm haberleriyle yastığa başımızı koyduğumuz garip bir süreçten geçiyoruz. Sadece Zonguldak'ta 800'lerde vakamız var. Artık hastaneler, yoğun bakımlar almıyor. Sağlık çalışanları yetişemiyor. Buna rağmen maskesi burnunun altında, elinde sigarayla gezenler var. Kaçak olarak alem yapanlar çıkıyor.

Artık bunlara diyecek söz yok.

"İçimizdeki beyinsizler yüzünden bizleri helak etme Yarâb!" demekten başka...