Üç metrelik boş araziye, paragözüyle bakan yerel yöneticilerin ‘İş Merkezi yapılsın’, dindarlığın prim yaptığı günümüzde bazı “ ulema” çevrelerin “camii”,halkın ise;’Şehrin nefes alacak alanı yok, yeşil alan olsun’ dediği Tekel Binası’nın bulunduğu arsa daha önceleri nasıl bir yerdi?
Üzülmez ve Çaydamar derelerinin aktığı, yani Kızılay Kan Merkezi ve Asma durağının olduğu yerler 1900 başlarına kadar bataklıktı. Zonguldak’a çok yakın olan “Gaca” köylüleri buralarda mandalarını-sığırlarını yayardı. Zonguldak’a 1900 başlarında gelen Boşnak Hacı Ahmet Ali Ağa (Barlı) buraların tümünü bu köylülerden altın para karşılığı satın aldı. Bu satın alımından çok kısa bir süre sonra Fransızlar bölgeye yatırım yapmaya, Lavuar ve Atölye kurmaya başladılar, lazım olan araziyi de bu Ahmet Ağadan satın aldılar. Her halde Ahmet Ağa Fransızların burada bu kadar çok yatırım yapacağının haberini daha önceden aldı ki önce davranıp bu arazileri köylülerden ucuza satın aldı sonra da Fransızlara sattı.
Hacı Ahmet Ağanın (Barlı) torunu Kadir Ağanın dediğine göre, eskiden atölye olan ve yakın zaman önce yıkılan Tekel binasının olduğu arsayı Hacı Ahmet Ağa 500 Napolyon altınına Fransızlara satmış. Kadir Ağa ;’ Dedem 5 bin altın da dese onu da vereceklerdi’ derdi.
1940 başlarında madenler devletleştirilince burası Ereğli Kömürleri İşletmesi (EKİ) ye geçti. EKİ yeni Maden Makineleri Fabrikasını 1950 başlarında kurana kadar madenlerde kullandığı araç gereçlerin tamir bakımını burada yaptı. Eski atölyenin olduğu bu alan önce metruk hale bırakıldı sonradan bu alana 1970 başlarında ‘Tekel Binası’ yapıldı.
Fransızların 1900 başlarında yaptığı atölyeden (Fotolar:1-2)günümüze sadece fotoğrafta gördüğünüz ve yakın zamanda yıkılan  ‘İdare binası’ kaldı. EKİ yeni Maden Makineleri Fabrikasına geçtikten sonra bu bina 90 lı yıllara kadar Türkiye Taş Kömürleri (EKİ/TTK) nın “Sivil Savunma Sekreterliği “hizmet binası olarak kullanıldı.
Yüz yıldan daha eski olan bu binanın aslında Kültür Bakanlığınca korunma altına alınması gerekiyordu.
Bu eski binanın ön tarafındaki; Asma minibüs durakları-Ankara köprübaşı ve Üzülmez deresi ile Çaydamar deresinin birleşip denize tek kol aktığı saha 1933de ‘Uzunmehmet Parkı” (Foto:3-4) olarak hizmete açıldı. Aynı yıl bu parka, fotoğrafta gördüğünüz           ( Foto: 3)ve kaidesiyle birlikte 6 metre ve 500 kilo pirinçten dökülen Madenci Feneri konuldu. 1956 da Fevkani köprü çalışması yapılana kadar Fener buradaki parkta duruyordu, ama ne olduysa Anıt Fener o yıllarda köprü çalışmasına engel oluyor diye oradan söküldü ve kayboldu-kaybedildi.
Şimdi ise koca koca kelli felli adamlar yıkılan tekel binası yerine iş merkezi ve camii yapılmasını istiyorlar.
Camii ve İş merkezi yapılmak istenen ve birilerinin salyalarını akıttığı sadece Tekel Binasının bulunduğu alan değil;  Belediye Başkanlığı karşısındaki eski hal binasının olduğu alan da Sanayi Çarşısı girişine kadar1963 e kadar  Hıristiyan mezarlığı idi, 60 lı yılların başında buraları önce talan edilmeye bırakıldı sonradan mezarlar kaldırıldı, çıkan kemikler asri mezarlıktaki kuyulara gömüldü. Hal, taşındıktan sonra burası otopark olarak kullanıldı şimdi ise buraya çok katlı bir iş merkezi yapılması planlanıyor.
Sizler, bu kentin seçilmiş yöneticileri; Kent Kültürü-tarihi ile ilgili atacağınız her adım halktan destek bulacaktır. Gelin burayı tekrar park yapın, tarihi kültürel dokuyu yeniden yaşatın. Güzel şeyler yapın ki adınız güzel sözlerle anılsın, torunlarınızda huzurlu yaşasın. Yoksa arkanızdan kimse sizler için güzel sözler söylemeyecek.


RESİM 1-Fransızların 1900 başlarında yaptığı atölye işletme binası (madenci anıtına bakan cephesi)

RESİM 2-Aynı binanın Ankara köprüsüne bakan cephesi.

RESİM 3-İlk Uzunmehmet  Anıtı –Feneri.

RESİM 4- Uzunmehmet Anıtı-Feneri ve arazinin halkevine tahsisini sağlayanlar: Havza Kömür Müdürü Hüseyin Fehmi İmer , Gazeteci Akın Tahir Karauğuz, Gazeteci Ahmet Naim Çıladır.

RESİM 5-Anıt-fenerin bulunduğu alan. Görülen binalar; Amelebirliği Hastanesi altı ve sığınağın olduğu Ketenci İş hanı.