Perşembenin gelişi çarşambadan belliydi…
Bağıra bağıra geldiler…
Şimdi “biz demiştik” küstahlığı yapmayacağım size…
Ama biz demiştik arkadaş!
Neredeyse bir buçuk yıl önce yine bu satırlarda termik santrallere kurumun parsellendiğini söylediğimizde ti’ye alanlar olmuştu…
Koca şehre tecavüz edilirken, beyefendiler Lordlar kamarasından seyretti!
Ve o gün geldi çattı!
Zonguldak dün acı bir gerçekle yüzleşti!
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, TTK Genel Müdürlüğü’ne gönderdiği yazıda kurumun en verimli müessesesi olan Karadon’u özelleştirme kapsamına aldığı resmen ilan etti.
Aynı yazıda Karadon Müessesesi’nin gelir-gider tablosu, personel sayısı, envanterlerinin belirlenerek Özelleştirme Dairesi’ne bildirilmesi istendi…
Bu büyük planın ilk ve en önemli adımıydı…
Türkiye’nin zarar eden tek KİT’i olarak görülen TTK’yı 13 yıldır yöneten AKP iktidarı kurumun yıllık zararını gerekçe göstererek faturayı Zonguldak’a kesti…
Aslında en yaygın senaryo, ilk etapta Armutçuk ve Üzülmez’in özelleştirilmesiydi…
Ama Enerji Bakanı Berat Albayrak, işe kurumun en verimli damarlarından başladı…
Bir kentin kaderi Damat Berat Paşa’nın iki dudağı arasında…
Enerji Bakanı Albayrak’ın yaklaşık 2 hafta önce yaptığı açıklamada açık açık kurumda özelleştirmeye gideceklerinin sinyali verilmişti…
Ancak, Albayrak’ın açıklamasından çok GMİS Genel Başkanı Ahmet Demirci’nin, sözleri tepki topladı…
Niyet okuyuculuğa soyunan Ahmet Demirci, sözleriyle Bakan’ı neredeyse aklıyor, açıklamasında özelleştirme diye bir ifade olmadığını söylüyordu…
Bir işçi sendikası, iktidar partisine teslim olmuş ise kötü son kaçınılmazdır!
Öyle de oldu, AKP yöneticilerinin direk olarak müdahil olduğu sendika seçimlerinde AKP’ye yakın hatta yönetimlerinde görev alan isimler genel merkez yöneticisi hatta genel başkan seçildi…
Bugüne kadar durumu idare etmeye çalışan sendikacılar, dün zurnanın zırt dediği yerde apışıp kaldı.
Edindiğimiz göre GMİS, Cuma günü geniş katılımlı bir eylem planlıyor…
Bu eylem Zonguldak’ın ve işçi sınıfının kaderini belirleyecek bir kırılma noktası olacak…
Cuma günü Zonguldak gerçekten tek vücut olur, sesimiz ne kadar güçlü çıkarsa Ankara o kadar durumun ciddiyetini anlar…
Bu, GMİS yönetimine son ihtarımızdır…
Bırakın iktidar seviciliğini de aklınızı başınıza devşirin…
Bu karar hayata geçerse…
Bu kadar övündüğünüz kömür karası yüzünüzün karası olur!
Tarihi bir sorumluluk sizi bekliyor... unutmayın, sadece ekmeğinize değil, şehrin geleceğine de sahip çıkacaksınız!
***
Dün maalesef TTK’nın özelleştirilmesinden çok Karadon’da düzenlenen basın toplantısında yaşanan olayları konuştuk…
Neresinden bakarsanız bakın aptalca, ahmakça bir olay!
Gazetecileri basın toplantısına davet eden GMİS Genel Başkanı Ahmet Demirci’nin gözleri önüne meslektaşlarımız az kalsın linç ediliyordu…
Pusula Gazetesi’ne tepki olarak başlayan olaylarda basın toplantısına gelen tüm gazeteciler dövüldü…
Bu ayıp başta GMİS yönetimi olmak üzere Karadon’da çalışan tüm madencilere yeter!
Mert bir adam kiminle ne derdi varsa gider onun yakasına yapışır! Öyle 150 kişi yeré düşmüş bir gazeteciye vurmak külhanbeylik olmuyor...
Ya da bir derdi varsa yasal yollardan hesabını sorar…
Ne merhum babası Üzülmez’de çalışan bir maden işçisi olan Pusula muhabiri Cüneyt Özfidan bu saldırıyı hak etti, ne de hiçbir suçu günahı olmayan muhabirimiz Barış Doğan…
Haklı mücadelelerine destek vermek, onların sesini duyurmak için Karadon’a giden gazetecilere yapılan saldırı bir utanç vesikası olarak GMİS’in ceza hanesine yazılacaktır…
Ama biz yarın Cüneyt’e ve Barış’a saldıran madencilerin de aralarında bulunduğu TTK Karadon işçilerinin hakkını aramaya devam edeceğiz…
Çünkü TTK, maden işçisi ve kömür Zonguldak’ın namusudur! Sınıf bilinci olmaksızın hemşericilik yaparak şovenist bir bakış açısıyla sendikaya yönetici seçen maden işçisi artık bir karar vermek zorundadır.
Karadon’da yapılan saldırıyı, 30-40 kişi bir olup elinde fotoğraf makinesinden başka silahı olamayan gazetecileri öldüresiye döven madencilerin vicdanına havale ediyorum…
Tabi varsa…
