Biz insanlar ve dünyada yaşayan birçok canlı, dahası bu yaşlı dünyanın ta kendisi, bu günlere erişenedeğin birçok kez evrim geçirdi. Bunu ben söylemiyorum, bilim kitapları, bilim insanları söylüyor, evrim teorisine ister inanırsınız, ister inanmazsınız.

Meraklı olanlarımız, arşivler üzerinden konu hakkında isterlerse sunulan bilgilere erişebilirler, malum biz insanlar ve bu yaşlı dünya, son yıllarda büyük bir dijital evrim daha geçirmekteyiz,  üstelik sonunun henüz nereye varabileceği tahmin bile edilemeyenbüyük bir dijital evrim.
Arama motorları sayesinde, bir tuş ile önümüze dünyanın tarihçesi serili veriyor doğrusu. Meraklısı ilgilisi olduğumuz her konuya göz atmakta fayda olduğunu düşünüyorum.
Bilgi kendini güncelliyor ve fikirler gelişiyor birçok alanda amma velakin görmezden gelinmediği sürece işe yarıyor.
Evrim teorisine dair de önyargının kırılması içinde bir fikir verebilir mutlaka, önyargılar kırılmak istenirse elbette.
Dünya birçok evrim geçirmiş olmakla birlikte, evrimini henüz tamamlayamayan insanlık ayıpları da var bu dünyada.
Irkçılık bunlardan sadece biri…
Köleler ve onların efendileriayrıca sınıf ayrımları adı altında insanlık dışı eylemler bunlar…
Son günlerde, gündemin içinde başı çeken bir konu ırkçılık, bu konudan rahatsız olmamak mümkün mü?
 Sanırım hiç kuşkusuz bu dünya, hepimizin eşit haklarla yaşaması gereken bir gezegen olmalıydı.
İçinde ki tüm canlıların eşit yaşam hakkına sahip oldukları bir dünya! Kulağa hoş gelmekle kalıyor yalnızca, ötesi henüz yok.
Bu düzenin olmamasını isteyenler kimler ise, dünyadaki ırkçılığın mimarları da onlar.
Sözde birkaç eylemle,samimiyetsiz söylemlerle geçiştirme girişimleri, bu insanlık ayıbını işleyenlerin yüzünü kızartmıyor belli ki.
Uluslararası ırk ayrımı ile mücadele günü her yıl 21 Mart da kutlanmaktadır. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu  tarafından 1966'da alınan kararla tüm dünya ülkelerinin ırk ayrımcılığını önlemek için çalışmasının gerekliliği üzerinde durulmuştur.
“Birleşmiş Milletlerin elini attığı birçok şey,sonrasın da havada kalıyor gibi görünüyor.”
Pekibuna,ırkçılık günü kutlamalarına neden gerek duyulmuştur ve bugün neden hala daha ırkçılık, dünyadaki en büyük insanlık suçu ve ayıbıdır.
İlk insanların tarihi 2,4 milyon yıl öncesine, Afrika'ya kadar gidiyor. Bugünkü farklı ırk yapılarının başlangıcı ise sadece 100 bin yıl öncesinde başlamış.
Irkçılığın sadece etnik köken ayrımında kalmadığını, farklı kültür ve topluluklar üzerinden de bugünlerde ötekileştirilmeye devam edildiği görülmektedir ayrıca.
Dünyada en belirgin ırk ayrımı siyahiler yani “zenciler” üzerinden insanlığın ayıbı olarak ilk sırayı koruyor.
İster adı gelişmiş ülke olsun, isterse dünyanın en güçlü ülkesi olsun, bu konuda ABD tarihin her döneminde,zenciler üzerinden, sınıfta kalmasına rağmen, kendini ırkçılık konusunda kenara sıyırabiliyor. Beyazlar çoğunlukla siyahları sevmiyor istemiyor.
Ekonomik güç hırsı, insanlık değerlerinin her daim üzerine çıkıyor gibi görünüyor şu durumda.
Ve kendilerini büyük güç olarak ilan eden devletler, sömürgeleriyle de dünyada var olan birçok ırkı eziyor ve bundan hiç rahatsız olmuyorlar.
Zenginlerin fakirleri ezdiği gibi! Siyasi rejimlerin kendinden olmayanları yok saydığı gibi. Güçlünün zayıfı her daim yok ettiği gibi.
Geçmişte olduğu üzre günümüzdede güçlü devletlerin kendilerini, ezilenler üzerinden aklamak gibi akla ziyan davranışlarıhalen daha yaşanmakta dünyada.
 Hayatın her alanında bu insanlık dışı sınıfsal mücadelenin varlığını görmekteyiz.
Buna rağmen hep eşitlikten özgürlükten dem vurmaktayız, özellikle gücü eline geçirenlerde, bu ikiyüzlülükle, çok sık karşılaşmaktayız.
Bu yaşlı dünyanın içinde,insanlığın içini boşaltanların, ne yoksulluğa, ne şiddete, ne de ötekileştirmeye dair bir son verebilme gayretleri yok.
Mış gibi yapılıyor ve göz göre göre yine tüm canlılar üzerinde insanlık dışı eylemlere devam ediliyor.
Çocuklar bile acımasızca, ırkçılık üzerinden nasibini alıyor.
İnsan hakları, hayvan hakları, yaşam hakları gibi zaten olması gereken hakları savunmak için yapılan eylemlerinde, hiçbir yaptırım gücü olmuyor sorunun çözümüne dair.
Kuralları gücü eline geçirenler koyduğu sürece, fakirler zenginlere hizmet etmeye, yani köle olmaya devam edecek gibi görünüyor.
Etnik kökenlerde, en az siyahiler kadar, dünyanın her yerinde ırkçılık üzerinden sömürülmeye hor görülmeye devam ediliyor ayrıca. Çünkü bu yaşlı dünyada, eşitlik, özgürlük gibi kavramlar, henüz rüştünü ispat edemedi.
Yoksullar açlıktan kırılırken, güçlüler sömürmeye devam ediyorsa, ırkçılık ve ötekileştirme başının belasıdır bu dünyanın.
Bu bela bulaşıcıdır aynı zamanda, güçlü güçsüzü sömürmeye devamediyorsa, edecekse,o zaman kahrolsun bu düzen.