Sözcüğün tam anlamıyla cinnet günlerini yaşıyoruz… İlkellik, vandallık, bir koyup beş alma açgözlülüğü, acımasızlık, empati yoksunluğu, bencillik, kabalık gibi ne kadar insanlık dışı kavram varsa, hepsi, toplumsal kültürümüzün bir parçası haline geliyor… Erki elinde tutan tiranlar ekranlarından irin akan televizyonlarda bağıra çağıra nefret kusarken, umutlarımızı değil yalnızca, insan yanımızı da öldürüyor… Geleceği karanlıklara boğulan çocuklarımıza zehir emziriliyor okullarda… Usta işi kurgularla lümpenleştirilen toplum, hızla insani değerlerden uzaklaşıyor…

 

Tiranlarla kalemşorları bin türlü medyatik oyunla, başka türlü olduğuna inandırmaya çalışsa da, hiç kimse memnun değil yaşadığı hayattan… Yarın umudunu tüketen toplumun ezici çoğunluğu, gelecek günlerin çok daha karanlık olduğunu düşünüyor… AKP elebaşları dikensiz gül bahçesi gibi muhalefetsiz yönettikleri ülkede, dincilikle malul muhafazakâr kültürü tüm biçimleriyle toplumsal yaşama egemen kılmaya çalışırken zimmet, hırsızlık, irtikâp, tecavüz, çocuk istismarı gibi yüz kızartıcı suçlardaki artış, dudak uçuklatan boyutlara erişiyor…

 

TOPLUMUN RUH HALİ LÜMPENLEŞMEYİ ÇOĞALTIYOR

Tablo ekonomide de kötü… İşsizlik çığ gibi büyüyor…  İcralık dosya sayıları Fizan’a ulaşırken, protestolu senet, arkası yazılan çek sayısı rekor üstüne rekor kırıyor… Boşanma ve intihar sayılarındaki artış TUİK tarafından bile gizlenemez duruma geldi artık… Tek adamın pençesindeki hukuk alanındaysa tam bir garabet yaşanıyor… Kimse mahkemeye gidip de hakkını alacağını düşünmediğine göre, adalete güven sıfırın da altında demek ki… Bu yüzden de mafyalaşma, çeteleşme almış başını gidiyor… Bitti denen terör her gün bir başka eve, evlat ateşi düşürüyor…

 

Sonuçlar vahim gerçekten… AKP kendisiyle birlikte toplumu da çürütüyor. Araştırmacı Bekir Ağırdır, “Bu psikolojik iklim, bu toplumun ruh hali lümpenleşmeyi çoğaltıyor. Lümpenleşmeden benim kastettiğim şey Şaban’ın Recep İvedikleşmesi. Yani emniyet şeridine girenler trafikte çoğalıyor… Otobüslerde, minibüslerde yaşlıya, engelliye yer vermeyi bırak, aksine bir de itip kakanlar çoğalıyor… Siyaset bu lümpenleşmeyi besliyorsa, birbirimize sarmamıza az kaldı demektir... Asıl tehlikeli olan ruh hali de budur” diyerek, büyümek ne kelime azmanlaşan tehlikeye işaret ediyor…  

 

ÜLKEYİ DEĞİL, DURUMU İDARE EDİYORLAR

Ama evlere şenlik bir durum var ülkede… Gerçeği tersyüz etmekte mahir AKP ile yancı medyası, terör olaylarında artış olsa, “Birileri düğmeye bastı” feveranını yükseltiyor hemen… Faiz yükselse “Faiz lobisi”, dolar yükselse “Döviz lobisi” harekete geçmiş oluyor… İşsizliğin yükselmesine “Ekonomideki şer güçler”, dış politikadaki olumsuzluklara “Bizi çekemeyen dış güçler” neden oluyor… Rakamları ortaya koyup, “Bu işte bir yanlış yok mu?” diye soranlar ya “PKK’li” ya da “FETÖCÜ” sayılıyor… Erdoğan ve avanesi kendini “bostan korkuluğu” yerine koyarak, ülkeyi değil durumu idare ediyor…

 

Görevimiz zor… Ülkenin geleceğine sahip çıkıp, umutları talan eden AKP’yi aşabilmek için toplumla daha sahici ilişkiler kurmamız gerekiyor… Sözümüzle işimiz arasında açı farkı olmadığına toplumu ikna etmeliyiz kesinlikle… Şunu birilerinin anlaması gerekiyor ki, yalan söyleyip, kendimizi başka türlü göstererek, yalancılığın şahikasına ulaşmış bir iktidarla baş edemeyiz... Ağırdır’ın “İvedikleşme” ile formüle ettiği kabalığın, görgüsüzlüğün, fütursuzluğun, iğrençliğin cazibe merkezi olmasını durdurmak istiyorsak, kendimiz olup en halis duygularla toplumun huzuruna çıkmanın zamanıdır artık…