ZONGULDAK KADIN PLATFORMU adına SES KADIN SEKRETERİ Muazzez Derya AKAR dün yazılı bir basın açıklaması yaparak kadınların isyanını dile getirdi.
Kadınlar haklılar…
Özellikle son dönemlerde kadınlara karşı şiddet uygulamaları belli bir kesim tarafından ısrarla sürdürülüyor, yine belli bir kesim de din adına kadınları küçük düşürücü her türlü eylem ve söylemi tv kanallarından bile yapıyor. Bunlara tepki gösteren de yok…
İşte dün Zonguldaklı kadınlar bir açıklama yaparak şunları dile getirdiler:
İsyanımız büyük! Dün bir kadının daha erkek şiddetiyle aramızdan alındığının haberini aldık. Pınar Gültekin “hayır” dediği bir erkek tarafından işkenceyle öldürüldü. Birçok haber sitesi gazete ve birçok kişi bu olayı bildirirken yine bir şiddet pornosuna dönüştürdü. Batılı genç kadınların ölümlerini şiddetin diliyle servis eden medya töre kurbanı, taşralı kadınların öldürülmesini görmezden geldi. Oysa kadınlar sosyal statü ya da kültürel yaşamdan bağımsız olarak sadece kadın oldukları için öldürülüyor. Yeter artık yeter.
 Pınar maalesef ilk değil, ama son olması için biz kadınlar dün nasıl sokakları doldurduysak bugün de Türkiye’nin dört bir yanında sokakları dolduruyoruz. Çünkü erkek şiddettinin münferit olmadığını biliyoruz; çünkü kadın cinayetlerinin politik olduğunu biliyoruz!  Bizden önce kadının adı yoktu diyenler uyguladıkları cinsiyetçi politikalarla körükledikleri nefret ile her gün yeni bir kadının adını bizlere ezberletiyorlar. Hatırlatıyoruz: Pınar Gültekin ve katledilen diğer kadınlar için sokağa çıkan kadınlara saldıran polislerin asıl görevi kadınları korumaktır.
Katiller kadın düşmanları tacizciler ve onları savunanalar İstanbul sözleşmasi ve 6284 e saldıranlar susacak kadınlar konuşacak.  Pınarın ölümünün sorumlusu kadınları eşit görmeyenlerdir.
Pınarın ölümünün sorumlusu İstanbul sözleşmesine saldıranlardır.
Pınarın ölümünün sorumlusu 6284’ü etkin uygulamayanlar, uygulatmayanlardır.
YASTA DEĞİL İSYANDAYIZ
Pınar'dan bize kalan bir isyandır bir yaşamak istiyorum şiarıdır.
Yaşamak için savaşacağız. Evimizdeki işyerimizdeki memleketimizdeki tüm kadın düşmanları ile. Örgütlenerek, birbirimize kenetlenerek, yaşamı elinden alınmış katledilmiş kız kardeşlerimizin gülüşünü yüzümüze yerleştirerek mücadele edeceğiz.Şimdi bizden Pınar için ağıt yakmamızı karanfiller ve mumlar ile anma köşesi oluşturup yasımızı yaşayıp yarın sabah her şey aklanmış gibi hayatımıza devam etmemiz bekleniyor. Ama bir kez daha haykıralım buradan 
Kadınların kanı ile yazılmış ve kazanılmış hiçbir hakkımızdan bizi mahrum bırakamayacaksınız. Erkek terörünün aramızdan kopardığı tüm kadınlar için eril şiddete direneceğiz. İktidarın istediği makul kadın olmayacağız. Korkmayacağız, Susmayacağız, İtaat etmeyeceğiz!
ADALET İSTİYORUZ
 
Pandemi günlerinde aldığı ilk kararlardan biri 6284 sayılı kanunu askıya almak olan iktidar, kadın cinayetlerinin sorumlusudur/failidir. 
Pandemiyi fırsata çevirmeye çalışıp infaz yasasıyla şiddet faillerini kadınların yanına geri gönderen iktidar erkek şiddetinin sorumlusudur/failidir! 
Çocuk istismarına af getirmeye çalışan iktidar, çocuk istismarlarının sorumlusudur/failidir!
İstanbul Sözleşmesi’ni hedef gösteren, uygulamayan, kaldırmaya çalışan bu iktidar yaşadığımız her türlü erkek şiddettinin sorumlusudur/failidir!
Yineliyoruz;
Kadın örgütlerini  ve İstanbul sözleşmesini hedef gösterenler  öldürülen tüm kadınların katilidir.
Erkek şiddetini önleyen ve kadınları koruyan yasal düzenlemeler tartışmaya açıldıkça Pınar’ı katleden zihniyet cüret ve  güç kazanıyor. İktidar yıllardır gerektiği gibi uygulanması için mücadele ettiğimiz İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmayı tartıştıkça kayıp bedenlerimiz bulunamıyor, bizi öldürenler bulunamıyor ya da bize şiddet uygulanmayan bir gün bulunamıyor. 
Kadınların hayatını kendi siyasi çıkarlarınız için malzeme yapamazsınız. Hayatımız sizi oyuncağınız değildir. Hayatlarımızı savunmak için sokaktayız! 
Kadın Düşmanı iktidardan katledilen kız kardeşlerimizin hesabını soruyoruz! 
iSTANBUL SÖZLEŞMESİNİ TARTIŞMA, UYGULA!
İstanbul Sözleşmesi uygulansaydı bugün hayatta olacak olan Pınar ve daha yüzlerce kadın için gerçek adalet İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanmasıyla gelecek, biliyoruz. 
Kaldırmaya çalıştıkları İstanbul Sözleşmesi ne diyor, bir kez daha söylüyoruz:
İstanbul Sözleşmesi diyor ki, ilk başta şiddeti önleyici politikalar geliştirin. Şiddet, eşitsizliğin sonucu olarak ortaya çıkar bu yüzden de toplumsal cinsiyet eşitliğini tanıyın diyor. Yani, çıkıp kürsülerden “kadın erkek eşit değildir” diyemezsiniz; erkeklere kadınlara şiddet uygulaması için “mırıldanma” nasihatları veremezsiniz diyor!
İstanbul Sözleşmesi diyor ki, eğer şiddeti önleyemediyseniz, o zaman şiddete maruz bırakılanı koruyacak mekanizmalar geliştirin. Yani, bir kadın karakola gelip şiddete maruz kaldığını söylediyse, onu şiddet failinin yanına geri göndermeyin, kaldığı sığınma evinin adresini şiddet failine vermeyin, yeterli sayıda güvenli sığınma evleri, tecavüz kriz merkezleri açın diyor!
İstanbul Sözleşmesi diyor ki, kovuşturma sürecini etkin yürütün. Yani şiddet failine takım elbise giydi diye iyi hal indirimi vermeyin, haksız tahrik indirimleri vermeyin, konuyla bağlantısı olmayan kadının özel yaşamına dair bilgileri mahkemenin konusu yapmayın, failleri aklamayın, “bir kereden bir şey olmaz” demeyin diyor!
İstanbul Sözleşmesi diyor ki, politika geliştirin, ulusal ve uluslararası düzeydeki tüm kurumlarla koordinasyon kurun. Yani diyor ki, erkek şiddetine karşı mücadele eden kurumların sözlerini dinleyin, bununla ilgili bir politika geliştirin ve tüm kurumlarda bunun uygulanmasını garanti altına alın.
Öyleyse soruyoruz, bu maddelerden hangisi İstanbul Sözleşmesi’ni kaldırmak için gerekçe olabilir? Hiçbiri! İstanbul Sözleşmesini kaldırmaya çalışmak, uygulamamak biz kadınların hayatlarını ellerinden alıyor. Bugün Pınar için ve katledilen bütün kadınlar için buradayız. Bir kişi daha eksilmeye tahammülümüz kalmadığı için buradayız. İstanbul Sözleşmesini uygulayın demek için buradayız. İstanbul Sözleşmesi bizim yaşam güvencemizdir, mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz!