Geleneksel İslami bilgilerimiz Kuran değil rivayet ağırlıklıdır. İslam adına doğru bildiğimiz birçok konu Kuran ölçeğine vurulduğunda doğru olmadığı ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle de tüm gelenek bilgilerinin tekrar Kuran’ın ölçeğine vurulup aslına kavuşturulması zorunludur. Yoksa bu bilgilerle her konuyu ıskaladığımız gibi Kadir Gecesi’ni de ıskalar, ömür boyu da peşinden koşar ve yine de yakalayamayız. Geleneksel bilgiler imam hatipler, Kuran kursları, Diyanet İşleri Başkanlığı gibi okul ve kurumların yanı sıra, tefsir kitapları, hadis külliyatı, ilmihal kitapları v.s gibi kaynaklardan oluşmaktadır. Kaynak çok çeşitli gibi görünse de değildir, hepsi birbirinin aynı, diğerlerinden farksızdır. Biz tüm Müslümanlarda bu bilgiler içerisinde yetişip bunların üzerinden hareket etmekteyiz. Bunlardan hiç kuşku duymuyor, onları hiç eleştirip sorgulamıyoruz.

 

Tabi ki ben de her Müslüman gibi bu geleneksel bilgilerle büyüdüm ve her kes gibi ben de yılarca ramazan gecelerin de Kadir Gecesi’ni aradım ve sonunda bulamayıp yoruldum. Bu arayışım 10 yıl öncesine kadar bu öylece davam etti... Bu durum aktaracağın Nasrettin Hoca hikayesine çok uygun düşmektedir. Hoca Nasrettin bir gün anahtarını kaybetmiş ve onu ahırın dışında aramaya koyulmuş. Talebeleri gelmiş, “Hocam ne arıyorsun”  deşmişler. Hoca, “Anahtarımı kaybettim de onu arıyorum.” demiş. Talebeler Hoca ile beraber anahtarı aramaya koyulmuşlar. Bakmadık yer kalmayıncaya değin aramalarına karşın anahtarı bulamamışlar Talebenin bir tanesi, “Hocam anahtarı burada mı kaybettiniz?” demiş. Hoca, “Hayır” demiş. Talebe, “Hocam anahtarınızı burada değilse nerede kaybettiniz?” demiş. Hoca “Ahırın içerisinde” demiş. Talebe hayretle “Anahtarı içeride kaybettiniz de neden ahırın dışında arıyoruz?” deyince muhteşem yanıtlarından birini vermiş: “Ahırın içerisi karanlık olduğu için onu dışarı da arıyorum.” demiş.

 

Maalesef,  Hoca’nın anahtarı kaybettiği yerde değil de başka yerde aranası gibi biz de kaybettiğimiz Kadir Gecesi’ni Kuran’da değil de rivayet kültüründe arıyoruz. Yani Kadir Gecesi’ni Kuran’ (Allah)a sormuyoruz da, tam aksine onun dışında bulunan insan kaynaklı sözlere, rivayet ve ilmihal kaynaklarına soruyoruz. Ancak kaybettiğimiz yerde aramadığımız için de bulamıyor tekrar başka ramazan gecelerini bekliyoruz. Ve bu böyle devam edip gidiyor. Kadir Gecesi’ni arayıp da bulamadığımız bu rivayet kaynaklarına bir göz atalım. Ancak rivayetlerin tümünü buraya almış olursak bir köşe yazısı değil bir kitap yazmamız gerekecek. .Hatta bu rivayetlerden birkaçını tümüyle anlatmaya kalksak bu sefer yazımızın konusuna yer kalmayacak.

 

Ancak burada Kadir Gecesi’nin ramazanın kaçıncı gecesine geldiğini anlatan ravilerin isimlerini aktarmakla yetineceğiz. “İbn-i Rezin, Kadir Gecesi’nin ramazanın birinci gecesi olduğunu söylerken, Hasan El –Basri , 27. gecesi, Enes gecenin  29. gecesi olduğunu söylemektedir. Muhammed b. İshak 21’inci,  İbn-i Abbas 23’üncü, İbn-i Mesut 27’inci geceyi işaret eder. Tüm bu ve buna benzer başka rivayetlere de bakıldığında ortaya çıkan tablo sanki ramazanın her gecesi Kadir Gecesi olduğu gibidir. Oysa hepsi başka başka tarihler verip birbiriyle çelişmektedir, anahtar hâlâ kayıptır. Tüm bunların Kuran ile bir ilgisi yoktur.

 

 BAKALIM BU GECEYİ SAHABE NASIL ANLAMIŞ

Mekke’nin yönetimi zengin, kodamanların ellerinedir. Bunlar insanlara hükmetmek ve onları sömürmek için hak, hukuk, adalet nedir bilinmez bir zorbalık ve zülüm düzeni kurmuşlardır. Toplum değerleri yıkılmış insanlar sınıflara bölünmüş, zengini aşırı zengin, fakiri çok fakir köleleşmiş bir durumdadır. Toplumu ayakta tutacak ahlaki değerler yıkılmış, insanlar faiz, zina, kumar gibi her türlü kötülüğün içindedir. Toplumda kadınlar bir eşya gibi alınıp satılmakta, küçük kız çocukları diri diri toprağa gömülmekte insanlar tam bir cahiliye ortamında yaşamaktadır.

 

İşte böyle bir cahiliye içerisinde bulunan topluma kadir, kıymet değer dolu olan Kuran ramazanın bir akşamında başlayarak 23 yıl boyunca, ta ki Peygamber’in vefatına kadar hiç kesilmeden inmeye devam etmiştir. O insanlar Kuran’a inanmış ve onun içerisindeki değerleri uygulamış bu cahiliyeden kurtularak kadir, kıymet değer bilen insanlar haline gelmişler ve medeni bir topluluk olmuşlardır. İşte onların Kadir Geceleri böyle gerçekleşmiştir. Onlar Kuran ile tanışarak bu değerleri uyguladıklarında Kadir Geceleri gerçekleşmiştir. Bizler gibi bir akşamda Kadir Gecesi’ni yakalayıp sihirli değnekle her şeyin değişeceğini sanmamışlardır.

 

ŞİMDİ DE AYETLERE GÖZ ATALIM

1. Biz Kuran”ı Kadir Gecesi’nde indirdik.2. Bilir misin nedir Kadir Gecesi?  3. Bin aydan hayırlıdır Kadir Gecesi. 4. melekler ve ruh rablerinin izniyle her iş ve oluş için dalga dalga iner o gece 5. Tanyeri ağarıncaya kadar barıştır, esenliktir.

“Kadr” sözlükte bir şeye gücü yetmek, muktedir olmak, bir şeyi ölçmek, kıymet, değer biçmek manalarına gelir. Güçlü görmek, muktedir görmek, kuvvetlendirip muktedir duruma getirmek değerlendirmek, takdir etmek, değer biçmek, miktarı belirlemek saygı göstermek, kadar miktar, karar, hüküm, ölçü… bu kelimenin kök anlamlarından türemiştir. Surenin birinci ayetinde, “Biz ‘O’nu (Kuran) bir gecede indirdik” denmektedir. İndirilen değerin Kuran olduğunu açık bir ifadeyle vurgulamaktadır. Yine ayette insanların o geceye değil, tam aksine insanların Kuran’a yönelmelerini anlatılmaktadır. Görüldüğü gibi ayette “kadr” kelimesi güç ölçme ve değerlendirme temel anlamları etrafında dönmektedir. KURAN AYETLERİ İSE BİRER ALAMET / GÖSTERGE demektir. Kadir Suresi hidayetin kaynağı olan Kuran”ı işaret etmektedir.

 

İnsanoğlu bu alamet / göstergelerin işaret ettiği istikamete gittikleri ve onları uyguladıklarında kadr kıymet değerlerini bulmuş olurlar. Kadr Gecesi Kuran ile buluşup tanışmak ve onu hayata uygulamaya koyulduğun an bulunmuş olur. Ne garip bir durum ki, biz Müslümanlar yıllarca “Kadir Gecesi’ni” arayıp bulmak için, akşamlarda, gecelerde arar olduk o akşamda  bazı ibadet dediğimiz ritüelleri yaptık. “Kadir Gecesi’ni kutlamak demek, onun bir daha gelmeyeceğini iddia eden bir mantıktır”.  Ancak Kuran evrensel bir kitap oluşu bu mantığı çürütmektedir. Nasıl ki o insanlar kadir kıymetlerini Kuran ile tanıştıklarında yakalamışlar. Ondan sonra da insanlar Kuran ile buluştukları ve onu uygulamaya koyulduklarında Kadr Gecelerini bulmuş, yakalamış olurlar.

 

Müslümanlar Allah’ın indirdiği tek bir kaynakta buluşması gerekmektedir. Çünkü Kadir Gecesi inmeye başlayan Kuran insanlık tarihinde görülmemiş barış, huzur ve kardeşlik toplumunu inşa etti. Öksüz Muhammed “alemlere rahmet” oldu.  Ey insan! Eğer bu Kuran senin aklına, fikrine inerse o zaman senin, hak, hukuk, adalet doğruluk dürüstlük eşitlik kardeşlik anlayışın değişecek. Yetimin, yolda kalmışın, ezilmişin, mazlumun, emeği çalınmışın, işi olmayanın, kölelerin, toprağa gömülen küçük kız çocuklarının seslerini bugünkü dünyada duyar ve onların  yanında saf tutarsın. Zulmün, sömürünün adaletsizliğin, haksızlığın, karşısında susmayıp zalime karşı durursun. İşte Kuran insana indiğinde insanın Kadir Gecesi böyle olur. Kadir Gecesi’ni bulmak isteyenler, aya bakan parmağa değil, ayı gösteren parmağa bakmalıdırlar…