Kendimi bildim bileli Atatürk ilkelerine bağlı modern hayata yüzünü dönen bir Cumhuriyet kadını olmaya özem gösterdim. İçinde yaşadığım toprağa toprağıma olan vefa borcumu hiç unutmadım ve değerlerimi başımın üstünde taşıdım. Bir İstiklal gazisi dedenin dizinin dibinde Atatürk ile aynı cephede savaşmış ve göğsünde madalyaları sıralı bir savaş gazisinin torunu olmakla gurur duydum. Kastamonu ve İnebolu’nun ortasında insanlarının sıcacık olduğu bir coğrafyada küçük bir sahil kasabasına bağlı güzel şirin bir köyde donattık benliğimizi orada şekillendirdik hayata bakışımızda ki inceliği.

İnsan dünyayı dolaşır gezer, sonunda kendi topraklarına döner ve orada soluduğu havanın, orada içtiği suyun yerine hiçbir şeyi koyamayacağını topraklarına ayak bastığı her sefer yeniden tesciller.

Mevsim yaz” hoş kış olduğunda da değişmiyor duygular düşünceler” etraf birbirine çarpan insanlarla dolu. Yine her bayram coşkusunda,  her özel zamanlarda olduğu gibi küçücük bir kasabanın koskoca bir şehre kafa tutan o mağrur hissiyatını içselleştirerek, biraz da olsa bizim coğrafyanın kendine has havasını solutmak istedim okuyucularıma.

Bizim yöremizin de ülkemin bin bir köşesinde olduğu gibi kendine has örf ve ananeleri var elbette. Düğün dernek zamanlarının birlik ve beraberlik adına, birbirine kaynaşma adına, imece usulünün yaşatılması adına, süregelen paylaşımları halen daha ilk günlerdeki gibi koruyor tazeliğini coşkusunu.

Yine birbirini takip eden düğün coşkularının en gözdesi olma özelliğini koruyan yöreye ait düğün dernek davul zurna ve köçek adetlerimiz bütün coşkusuyla hem eğlence kültürümüze hem de gelecek kuşaklara kaybolmaması adına  hizmet ediyor, hem de Kastamonu ve  İnebolu yöremize ait farklılığımızı ortaya koyuyor. Bunu yanında köy meydanlarında yüzlerce yerli yabancı davetliye özenle hazırlanan köy sofraları yöreye ait lezzetleri gelen konuklarına sunuyor. Köyün içinde odun ateşlerinde pişen aşçıların itinayla hazırladıkları etli pilavlar baklavalar börekler sarmalar misafirler için ocaklarda kokusu mis pişmeye devam ediyor .Ben bu satırları yazarken keşke burnuma gelen kokuları da sizlere gönderebilseydim. Birbirimize art niyet beslediğimiz birbirimizden nedenini bilmediğimiz bir şekilde hiç haz etmediğimiz duyguları öteleyip birbirine sarılabilen insanlar olmayı başarabilmek işte bu zamanlarda bu coşkuların yükselmesiyle oluyor diye düşünüyorum. El öpmenin hal hatır sormanın kıymet vermenin bir erdem olduğunu hatırlıyor insan, İnsanlığın unutulduğu bu zaman diliminde.

Bütün bu duyguların benim ruhuma geçişi ve orada yer etmesi büyüğünü sayması küçüğünü sevmesi köy kızı köy kadını olmakla övünmesi gocunmaması ve hatta daha fazlası ORGANİK YAZAR olması bana dedelerimin ninelerimin kattığı değerler sayesinde olmuştur. Ve Cumhuriyet çocuğu olmak ve inançlarına bağlı kalmak atasını baş tacı edebilmek bu coğrafyanın olmazsa olmaz öğretileridir. Zaman zaman güzergâhtan çıkılsa da mutlaka özüne dönüyor insan.

Coğrafi yapısıyla, deniziyle deresiyle, dağıyla taşıyla bir başkadır benim memleketim. Yosun bağlamış Çeşmeleriyle kuzusuyla akşamları dağlarda uluyan çakallarıyla bahçeleri talan eden domuzlarıyla bir başkadır benim memleketim. Davuluyla zurnasıyla köçeğiyle yöresiyle töresiyle bir başkadır benim memleketim.

Henüz ayının çıktığını, taşın düştüğünü görmedim ama hadi öyle olsun ayısıyla da taşıyla da bir başkadır benim memleketim.

Çıkın çıkın gelin, yiyecek ekmeğimiz, içecek suyumuz, kalacak yerimiz her zaman vardır.

İyi tatiller ….