Çaycuma merkezi, Başkan Bülent Kantarcı önderliğinde büyük bir gelişim ve değişim içindeyken daha önce (düşlerimiz olarak) yazdıklarımızı yeniden düzenlemeyi yararlı gördük. Çaycuma’da, kent kültürünü korumak için, giderek ihtiyaç haline gelecek iyi düzenlenmiş bir “Çaycuma Kültür Müzesi” düşünülmeli görüşündeyiz. Başkan Kantarcı’nın seçim çalışmaları sırasında halkın beğenisine sunduğu geniş ve kapsamlı projesini bilmekle birlikte müze işinin öncelikli olduğunu düşünmekteyiz. Kültür Bakanlığı ile olmazsa Belediye olanakları ile de süreç içinde hazırlanabilir. 
KÜLTÜR MÜZESİ İÇİN ÖNERİLER; 
Uzman bir Müzeci’nin  ve Halk Bilimci’nin gözetiminde ve denetiminde;
a-Çevrede çeşitli tarihsel dönemlere ait ne kadar arkeolojik bulgu varsa derlenmeli, sergilenmeli, fotoğraflanmalı,  kültürel zenginliğimize eklenmeli.
b-Kalafatlı köyündeki Ambrossia mozaikleri ve özellikle Çayır mağarası özel olarak ele alınmalı, yolları çok düzenli hale getirilmeli, turizm bakışı  ile  düşünülmeli.
c- Gördüğüm kadarıyla örneği kalmadığı için iyi düzenlenmiş, önünde bir de kuyusu olan içten merdivenli (dubleks)bir “Eski  Çaycuma Evi” yapılabilir. Belki de ahşap-kagir aslına uygun olarak yeniden inşa edilebilir. Yanına bir de “mahalle fırını” düşünülebilir. Ayrıca  özel evin yanına  yöresel yemekler yapan bir aşevi ve çayhane, vbgibi yerler eklenebilir. 
d-Eski yaşama kültürümüze uygun şekilde; eskiden evlerimizde kullanılan bütün eşyalar, araç-gereçler ile dayayıp döşenmeli. (yer sofrası, sahanlar, tahta kaşıklar, sedirler, yüklük, yolluklar, kilimler, kanaviçe işlemeli köşe yastıkları, abdestlik, ibrikler, güğümler, maşrabalar, ev önünde büyük bulgur dövme dibek taşı ve sokular vb.gibi). 
e- Kent ve köy giysileri geçmişten günümüze en ince ayrıntısına kadar araştırılarak derlenmeli, fotoğrafları bulunmalı (pelemet bezinden don-göynek dahil). Günlük giysilerle birlikte, bayram, düğün vbgibi özel günlerde giyilen giysiler; kollu-kolsuz kaftan, üç-etek, ipekli, divdin, pazen giysiler, içe giyilen giysiler, çoraplar; yazma, tülbent, yemeni, karayazma, pov vbgibi başörtüleri, bulunmalı, sergilenmeli.  
f-Pelemet bezinin birkaç tezgahta deneme amaçlı yeniden dokunması düşünülebilir. Ereğli’de   elpek bezi üretiliyor, yeni tasarım ve teknikle müşteri de buluyor. Bu işi biz de yapabiliriz düşüncesi hayata geçirilmeli.  
g- Süt ve süt ürünleri, yoğurt yapımı, araçları, bakraçlar, diğer ilgili malzemeler ve  köy pazarında satımı. Özellikle manda yoğurdu üretimi teşvik edilerek o eski yoğurtlarımız kıvamında yoğurt üretilebilir. Ülkemizde bir çok il-ilçe kendi ürünlerini tanıtmak için festival gibi etkinlikler düzenliyor. Teşvik ve tanıtım amacıyla bu işi biz de yapabiliriz. Çaycuma çevrede “yoğurdu” ile meşhur. Elbette kurulacak bir müzede bunun da özel bir yeri olmalıdır.
Hollanda’nın peyniri ile ünlü bir kentinde, “Şu bina peynir müzesi” dediler. Merakla binadan içeri girdim. Şaşırdım. 400 yıl öncesinin peynir yapma kazanları, büyük kepçeleri, bakraçları, velhasıl “peynir yapma ile ilgili olan tüm malzeme” eskiden yeniye doğru düzenli bir şekilde sergileniyor. 
h-Köylerden eski ziraat ve tarım araçları tek tek toplanarak derlenmeli. Eski kağnı arabaları, çitli, çitsiz (iki ve dört tekerekli), temin edilmeli. Unutmayalım, yarın öbürgün yok olacaklardır. (karasaban, boyunduruk, yaba, tırmık, düven, övrendire; atlar için koşum takımları, eğer, kaltakeğer, yular, dizgin, eşekler için semer vb.gibi)
i- Hüseyin Çakır’ın türküleri kendi sesinden bir CD’ye toplanmalı. Önce söyleyen varsa otantik olarak köy türküleri, sonra müzisyenler yoluyla diğer Çaycuma Türküleri,  CD’ye alınmalı, hatta satış amaçlı düşünülmeli.
j-Çaycuma’da  türkü, mani, söylence/efsane, atasözü, deyim, masallar, halk hikayeleri, gelenek, görenekler, sözcük varlığı derlenmeli.  
k-Çevrede yapılabilen ve çalınabilen müzik araçları (davul, zurna, kemane, bağlama, çifte, düdük, zil, eski-yeni köçek giysileri vb.gibi) derlenmeli.  
 l- Çaycuma florasının çeşitliliğini gösteren kırlarımızda ve ormanlarımızda yetişen çiçeklerin birer örneği “Çaycuma Çiçekleri Sergisi” olarak  yetiştirilmeli veya  kurutulmuş olarak sergilenmeli.
m- İyi bir araştırma yapılarak “Eski Çaycuma Fotoğrafları” siyah-beyaz ve renkli olarak yeniden derlenmeli, sergilenmeli. Fotoğraflar derlenirken “Çaycuma yaşamından dönemsel örnekler” vermesine dikkat edilmeli. 
n-Çaycuma’dan çeşitli dallarda yetişmiş bilim adamı, araştırmacı; bakan, milletvekili, belediye başkanı, sporcu, spor adamı ve bezeri değerler; ayrıca Çaycuma’da doğmuş ve sonra bilim ve sanat dallarında ünlenmiş kişiler de araştırılmalı.
o- Kentin kültür elçileri olan Çaycumalı yazarların, şairlerin, sanatçıların kitapları, eserleri sergilenmeli, fotoğraflı tanıtımları yapılmalı; Çaycuma’da yetişen ve resim, müzik vbgibi sanat dallarında eser veren tiyatrocu, müzisyen, ressam, karikatürist, el işleri sanatçıları da tanıtılmalı.  
p-Çaycuma’yı anlatan kitaplar, araştırma eserleri, Çaycumalı yazarların-şairlerin kitaplarından oluşan bir “Çaycuma Kent Kitaplığı” kurulması şimdiden düşünülmeli. 
r- Yerel gazeteler kentlerin resimli seyir defterleridir. Geçmişten bu güne Çaycuma’da yayınlanmış gazetelerin, birer örnekleri bulunmalı, ulusal basına kadar yetişmiş gazeteciler tanıtılmalı, sergilenmeli. 
KENTE  SEVGİ  GEÇMİŞE  SAYGI
Çaycuma Belediye çalışmaları ile gelişiyor, değişiyor, güçleniyor, büyüyor. Benim kuşağım çocukluğumuzda çarşı ortasında dükkanların sıralandığı dönemi hatırlayabilir. Şimdiki Belediye binası tarafında başta  Şevket Amca’nın fırını,  öbür başta Ali Kalaycı’nın tekel bayisi dükkanını da gözlerinin önüne getirebilirler. Ayrıca bu dükkan sırasının ortalarında yer alan Üzeyir Amca’nın (Kahveci Sümer/Yücel’in babası) dondurmasının, şırasının, bozasının, helvasının tadının da hala damağımda  olduğunu belirtmeliyim. Özel ve unutulmaz lezzeti vardı ürettiklerinin..
Benim kuşağım “Yukarı Çarşı” da Baruönüler’in eski evinin ön tarafında ortada bir kuyu ve yanında bir ulu çınar ağacını da gözlerinin önüne getirebilir. Hatta Goca Mustafa Çavuş Amca’nın bu kuyu yanında bir taşın üzerine çıkarak, -çarşıda ise üç çınarın altında-  çıplak sesle “ Ey ahali, duyduk duymadık demeyin!” diye başlayan ilan/duyuru okuduğunu da hatırlayabilirler.  Ayrıca bu meydana bakan, Kunduracı Hamza Usta’nın(Pilot Raşit Şenköksal’ın babası) evinin ve bahçesinin karşısında eski Jandarma Karakolu binasını ve alt kısmındaki “Eski Hapishane”yi de hatırlayacaklardır.
Demek ki Çaycuma o yıllardan bu yana Belediye başkanlarının eliyle değişiyor, gelişiyor. Biz kentimizin bu gelişim ve değişimini gösteren belge-fotoğraf-anlatı-ları ancak bir müze ortamında izleyebiliriz. Bu konudaki bütün anılar anlatımlar kayda alınmalı. Böylece kentimizin eski yaşantısını geçmişini öğreniriz. Kentimize sevgimiz, geçmişe saygımız artar. Benden yaşça daha büyük olan yaşanılan dönemlerin tanıkları da hala sağken onlardan da yararlanılmalı, anlatılar, fotoğraflar kayda alınmalıdır. Yeni kuşaklar ancak bu yolla kentlerinin gelişimini öğrenecekler, tanıyacaklar, sahipleneceklerdir.