Pehlivanlar Mahallesinde bulunan Çaycuma Kent Ormanı, bir dizi girişimden sonra, Orman Genel Müdürlüğünce, 25 yıllığına Çaycuma Belediyesine tahsis edildi.
Tahsisle ilgili protokol, 10 Aralık 2019 tarihinde, Zonguldak Orman İşletme Müdürü ve Çaycuma Belediye Başkanınca imzalanarak yürürlüğe girdi.
Belediye kaynaklı basın bildirisinden anladığımıza göre, Kent Ormanı alanının tahsisi için uzun görüşmeler yapıldı ve Zonguldak Milletvekili Ahmet Çolakoğlu’nun önemli ve ısrarlı çabaları sonucu bu tahsis Orman Bakanlığınca onaylanıp protokol imzalandı.
İmzanın ardından, Çaycuma Belediye Başkanı, Milletvekili Çolakoğlu’na basın yoluyla teşekkür etti. Çaycumalı bir yurttaş olarak ben de teşekkür ediyorum. Ediyorum ama bende oluşan kimi soruları da kamuoyuyla paylaşma gereği duyuyorum.
Orman Bakanlığı Mesire Yerleri Yönetmeliğinin 10 Maddesinin (c) şıkkı şöyle; “Mesire yerlerinin kapalı teklif usulüyle ihale edilmesi esastır.  Bölge Müdürlüğünce oluşturulan komisyon tarafından kullanılışlarının özelliği, idarelere faydalı olması veya ivediliği nedeniyle kapalı veya açık teklif yöntemleriyle ihalesi uygun görülmeyen mesire yerleri, Genel Müdürlüğün teklifi ile Bakanlık tarafından pazarlık usulü ile kiraya verilebilir.
Pazarlık usulü ile ihale edilen mesire yerlerinde yer alan yapı ve tesislerin işletmeciliğinin üçüncü kişi veya kuruluşlara kiraya verilmesi halinde, kiraya verenlerden verilen kira bedel farkının % 50’si idare tarafından tahsil edilir.”
Gelelim sorulara;
a)Anlaşılan o ki milletvekili Çolakoğlu, kiralama için esas olan kapalı teklif usulünün değil de bakanlık onaylı pazarlık usulü kiralamanın kabulü için kulis faaliyeti yürütmüş.
Sayın Çolakoğlu’nun Çaycuma Belediyesi ve diğer CHP’li belediyelerle ilgili işleyişlerde çok da duyarlı olduğunu söyleyemeyiz. Eğer tersi olsaydı, Toplum Yararına Programlar kapsamında Zonguldak İŞKUR tarafından yapılan geçici işçi görevlendirmelerinde Çaycuma Belediyesine ve diğer CHP’li belediyelere “hiç” işçi verilmemesinde taraf olup girişimde bulunurdu. Sesi bile çıkmadı.
Çolakoğlu’nun Kent Ormanı tahsisine ilişkin ısrarlı çabasını takdir etmekle birlikte tuhaf bulduğumu da söylemeliyim... Yaşayıp göreceğiz!
b)Kent Ormanı, doğrudan Çaycuma Belediyesi eliyle mi işletilecek ya da örneğin ÇAY-BEL gibi özel bir işletmeye mi devredilecektir?
Eğer işletme için bir özel kuruluşa devri yapılacaksa bunun için başvurular alınıp içlerinden uygun olana mı verilecektir?
Şimdilik bu kadar!
 
ÇAYCUMALILAR BULUŞACAK!
Bu yıl beşinci kez buluşup konuşacaklar... Birkaç toplantı, yöresel yemekler, yöresel oyunlar, bir iki yere yöresel gezi falan...
Fotoğraflar çekilecek, “Nö gözel olmuuuş!” denilecek. Falan, filan!
Sonuç bildirgesi yok, Çaycuma içi, Çaycuma dışı (Örn. İstanbul, Bursa, Almanya vs.) duyarlık komiteleri oluşturup yakın, orta ve uzun erimli çalışma planları falan yapılmayacak. Belki, daha önce Çaycuma’da görev yapmış ve dini ya da siyasi bağlantısıyla sıkıntılar çıkarmış birileri çağrılıp hemşerilik beratı, ödül vs. verilecek...
Sonuç mu? Sıfır artı sıfır, elde var sıfır! Reklamları izlediniz! Şimdi hava durumu... Sonuç bu!
 
TREN O ZAMAN KAÇTI!
Büyük umutlarla seçim kazanılıp kırk yıl sonra Çaycuma Belediyesi CHP’ye geçtiğinde şölen havasıyla sevinmiştik. Her şey tozpembeydi!
Büyük umut ve heyecanla oluşturulan Çaycuma Kent Konseyinde Çaycuma’nın üretici ve yaratıcı öz dinamikleri neredeyse tam kadro yer alıp güç birliğiyle çalışmalara başlamıştı. Kent Ormanındaki ağaç kesimlerinden sonra Kent Konseyinin kurumlara dilekçe vererek bilgi edinmeye çalışması bildiğimiz süreci yaşattı! Umutlar hüsrana, hevesler düş kırıklığına dönüştü ve Kent Konseyi darmaduman oldu!
Çaycumalılar Buluşuyor etkinlikleri için yakınmalarda bulunanlara söylemek isterim ki tren o zaman kaçtı! Kent Konseyi ağır baskılara maruz kalıp çaresiz bırakılmasaydı bugün Çaycumalılar Buluşuyor türü organizasyonlar Kent Konseyi eliyle ve en güçlü haliyle yapılacaktı!
Çaycuma’nın öz dinamiklerine yazık oldu! Dargınlıklar, kırgınlıklar aldı başını gitti. Kendini sorgulaması gerekenler, Kent Konseyinden istifa etmek durumunda bırakılanları suçladı!
Dedim ya, tren o zaman kaçtı! Şimdi yakınmanın anlamı yok!
 
DÜZ ÇİZGİ...
Geometri öğretmenimiz, yazı tahtasına yarı arkasını dönüp elindeki tebeşiri tahtaya değdirir, yönünü tahtaya dönerken bir tur atan kolu düzgün bir çemberi neredeyse pergel kalitesinde çizerdi. Hayranlıkla izlerdik onu! Teneffüse çıkınca tebeşiri kapan tahtaya dizilir çember çizmeye çalışırdık. Bizim çemberler her şeye benzer ama çembere benzemezdi!
Tahtaya çember çizebilen öğretmenimiz, nedense düz çizgiyi hep cetvelle çizerdi. Bir gün bir arkadaşımız cesaret edip sordu; “Hocam çok güzel çember çiziyorsunuz ama düz çizgiyi neden elle çizmiyorsunuz?
Öğretmenimiz gülerek yanıtladı, “Çocuklar, eğri çizgiyi, zikzak çizgiyi, yamuk şekilleri herkes çizer. Doğru çizgiyi herkes çizemez. Bu yürümek için de aynıdır. Hayat yolu da böyledir! Eğir büğrü yolu herkes orası burası oynayarak yürür. Tren rayı üzerinde herkes yürüyemez. Unutmayın bunları!
Unutmadık hocam! Yaşayarak görüyoruz. O zamanlarda insanlar rakı içince eğri büğrü yürüyordu, şimdi kişisel çıkarı için! Dün rayda yürüdüğünü söyleyenlerin makas değiştirmesini ilgiyle izliyoruz! Kuğu Gölü Balesinde gibiler maşallah!