Zonguldak’ta olan bitenleri izlerken içim acıyor. Ülkenin en kimlikli kentinin sorunlarının kahvehane lakırdısı düzeyini aşmayan laflarla tartışılıyor olması beni kahrediyor resmen. Toplumun en geri duygularına hitap eden hamasi dil, kentsel politikaları belirleyen ana unsur haline geldiğinden beri, bir şeyleri konuşmak da mümkün değil gerçi. Ne kötü ki kent yönetiminden sivil toplumuna, sokaktaki insanından gazetecisine herkesin davranış şekli, tribün taraftarınınkinden öteye geçmiyor…

Hiç abartısız söylüyorum, bu kent karanlık mahfillerde kurulan kumpaslarla yönetiliyor. Kenti yöneten güç odakları halka kapalı bir yerlerde bir araya geliyor, kentsel sorunlara çözüm aramaktan daha çok, farklı çevrelerle yaşam biçimlerini tasfiye etmeye, kentsel rantlara el koymaya yönelik kararlar alıyor. Her aşamasında oldubittilerin rol oynadığı sinsi bir planla hayata geçiriyor sonra da. Konu bir şekilde gündeme düşünce bu kez başvurulan yöntem cıvığında cıvığı hamasi bir dil oluyor…

KENTLE İLGİLİ BİLDİKLERİ BİR ŞEY DE YOK

Kenti “Ağzını, milletle açıp, millet iradesiyle kapatan” bir siyasi zevat yönetiyor sözde. Ama bu zevat milletine kesinlikle değer vermiyor. Kentlilerin kendi yaşam alanlarıyla ilgili dile getirdikleri görüşleri bile dinleme lütfunda bulunmadıkları gibi, milletle fikir alışverişi yapmayı “Lüzumsuz zaman kaybı”, onların düşüncelerini “Gereksiz laf kalabalığı” sayıyor. Zonguldaklıları hiçbir konuda bilgisi olmayan cahil sürüsü olarak gördükleri için “Şeffaflık” gibi bir kavram da girmiyor gündemlerine…

Kentsel sorunları toplumsal mutabakatla çözme, kentin ortak aklını oluşturma arayışı, oydaşma çabası, uzlaşı kültürü gibi kavramlar da yok lügatlerinde. Her şeyin en doğrusunu bildiklerini sanan bu zevatın sahilde yaptıkları düzenlemeler gösteriyor ki, kentle ilgili bildikleri bir şey de yok aslında.  Uğradıkları güç zehirlemesiyle Kız Meslek Lisesini yıkmaya çalıştıkları gibi İsmet Paşa heykelinin önüne beton döküp, kurucu yapısı limanla kentin ilişkisini koparacak düzenlemeler yapıyorlar rahatlıkla…

SALT TMMOB’UN MUHALİF KİMLİĞİNDEN DOLAYI KENTE KÖTÜLÜK YAPILIYOR

“Cahil cesareti” denen şey bu olsa gerek: Hangi mahfillerde, hangi saiklerle alındığı bilinmeyen bir kararla, bir meslek kuruluşunun lokalinden daha çok kentin en önemli sosyal merkezi, dününü yarına bağlayan bir bellek mekân olarak görev yapan Maden Mühendisleri Odasını 57 yıllık yerinden çıkarmaya çalışıyor şimdi de. Kentte yaşayan ortalama herkesin bir şekilde hatırası olan bir mekânda yapılan uygulamayı, “Halka açıyoruz” hamasetiyle yutturmaya çalışıyorlar pişkince…

Tanığıyım. O oda tarihsel ölçekli birçok buluşmaya tanıklık etti. Sayamayacağım kadar çok STK genel kurulunu yaptı orada. Pek çok kitabın tanıtım toplantısına, söyleşiye, konsere, çalıştaya, panele, sempozyuma, sergiye ev sahipliği yaptı. Hiç abartısız, devletin tüm birimlerinden daha çok kültür hizmeti verdi kente. Salt TMMOB’un muhalif kimliğinden dolayı bu kararı alan zevat kente büyük kötülük yapıyor… Sayın Vali, Sayın Belediye Başkanı, Sayın AKP milletvekilleri kentin tadını daha fazla kaçırmayın… Lütfen…