İktidarca yapılması düşünülen Gemi Söküm Tesislerine “Hayır” demek için 13 Temmuz 2019 Cumartesi günü Kilimli’de toplananların arasında bir vali eskisinin de olduğunu görünce orada olamadığıma üzüldüm!
Bu vali eskisi, Mevlüt Kırnapçı ve Yeniköy Ören Tarlası Doğa Katliamını çok iyi anımsar! Çaycuma-Bartın duble yol inşaatının Akyamaç Köyü-Karapınar yol ayrımı arasındaki güzergahın yapımını üstlenen Trabzon kökenli bir firmanın, yasa, yönetmelik ve ihale şartnamesine aykırı olarak, Yeniköy Ören Tarlasından toprak alımına izin veren bu vali eskisi, iktidarın, yani devletin bütün olanaklarını o firmayı kurtarmaya adamıştı!
Tek başıma yaptığım mücadele sonucu, 13,5 gün süren talanın ardından, o Trabzon kökenli firmanın dozerleri, kepçe ve kamyonlarını oradan çıkarmayı başarmış, ardından da çok çileli bir hukuk savaşımına başlamıştım. Hasar büyüktü, yaklaşık 54.000 ton toprak talan edilmişti!
Doğal olarak tek başınaydım! Çünkü iktidarın bütün kurum ve kuruluşları valinin yanındaydı. Öylesi bir güce karşı koyacak bir kurum ve kuruluş yoktu. Hatta zamanın TEMA Genel Merkezi bile yasak savma şeklinde eveleyip gevelemişti.
Bu cansiperane mücadelenin haberlerini yayımlayan Cuma Gazetesi ve sahibi Sezai Bilici’yi, sürgün edilmem sürecinde toplumsal ve hukuksal desteğini veren üyesi olduğum Eğitim Sen Çaycuma Temsilciliği Yönetim Kurulu ve başkanı İsmet Akyol’u minnetle anıyorum.
O süreçte, devlet kurumları içinde tek direnen, MİGEM’di. (Maden İşleri Genel Müdürlüğü). Verdikleri raporlarla, yaşanan hukuksuzluğu deşifre etmişlerdi. O zamanın egemen gücü, yazılan raporu 45 gün geciktirtmeyi başarmıştı!
Eline megafonu alıp Kilimli’de konuşan vali eskisi, gene, haksız, hukuksuz, dayanaktan yoksun uyduruk gerekçelerle sürgün’üme imza atmış, 23 Nisan’a 11 gün kala beni öğrencilerimden, sınıfımdan koparıp, Ereğli’nin Öğberler İlköğretim Okuluna sürgün etmişti!
O süreç iş barışını bozmuş, aile düzenimi altüst etmişti. Hukuk Fakültesinde eğitime başlayan oğlumu mağdur etme pahasına da olsa emekliliğimi istemek durumunda kalmıştım! Bölge İdare Mahkemesi, yapılan bu sürgünü hukuksuz bulup iptal etmişti ama ben artık o sınıfta değildim!
Yeniköy Ören Tarlası Doğa Katliamı ülke gündemine de düşmüş, TBMM’de “Soru Önergesi”ne konu olmuştu. Yerel ve ulusal basının yaptığı haberler bu vali eskisinde hiçbir etki yaratmamıştı!
Bay vali eskisine sesleniyorum, o zamanlar “Ali Kıran-Baş Kesen”din, süreç seni nerelerden nerelere sürükledi de eline megafonu alıp çevreci dostlarımla birlikte Kilimli’de yer aldın?
O talan edilen Ören Tarlasındaki alana şimdilerde yapmaya çalıştığımız Yeniköy Muhtarlığı Şehitler Fidanlığı’na seni çağırsak, elinde megafonla gelip konuşma yapar mısın?
Yeniköy Ören Tarlası Doğa Katliamı sürecinde sana neredeyse yalvar yakar olmuş, “Sayın Valim, sizi yanlış bilgilendiriyorlar, gel konuğum ol, Ören Tarlasına birlikte gidelim, bize bu kötülüğü yapmayın...” türünden yazılar yazmıştım. Bay vali eskisi, o zamanlarda gözüne toz, kulağına su mu kaçmıştı da görmedin, işitmedin? Şimdi ne yüzle Kilimli halkının karşısına geçip konuşuyorsun?
Sen de çok ama çok iyi bilirsin ki bu konuda söyleyecek çok sözüm var. Yeniköy Ören Tarlası Doğa Katliamına ilişkin elimdeki belgelerin toplamı koca bir klasör! Yazışmaların tamamı kronolojik sırayla dizilmiş olarak, ülkemize ‘eli ayağı düzgün’ hukuk günlerinin gelmesini bekliyor. O zaman kadar ölmez de yaşarsam sizinle hukuk önünde hesaplaşacağım!
Yeri ve zamanı geldikçe bu konuyu işleyeceğim. Halk bilsin kimin kim olduğunu! Halk bilsin kimin doğayı koruyup kimin ensemizde boza pişirdiğini! Çuvalınızda ne varsa, masaya o konur! Çuvalınızdaki çürük elmaları bize değil, size inananlara pazarlayın!
Şimdilik yazacaklarım bu kadar; ama şimdilik!