Aşağıdaki fotoğrafı bugün web üzerinde gördüm ve yarım asır önceye gittim. 1970'li yılların karanlık, çamurlu, yamalı elbiseli, sobalı yani çok fakir günleri gözümde canlandı.
 
Bir dağın başındaki garip köyümüzdeki okulda 5 sınıf bir arada ders görüyorduk. 50 öğrenci ve iki idealist öğretmen vardı.
 
Sınıfımızda odun yakan bir soba vardı. Ayağımızda bot filan yok. Yaz kış kara lastik ayakkabı var sadece.
 
Bir gün sobanın küçük kapağını açmak için ayakkabımın ucuyla müdahale edeyim dedim. Kapak çok kızgın olduğu için ayakkabının yumurta şeklindeki uç kısmını kesti (eritti).
 
Ben şimdi eve ne cevap vereceğim? Babam buna çok kızar diye düşünmeye başladım. Aklıma, babamın el takımlarını muhafaza ettiği ahşap sandık geldi.
 
Gizlice sandığı açtım. Orada babamın ayakkabılarını tamir ederken kullandığı tüp yapıştırıcı vardı. Onu aldım. Ayakkabının kesik kısmını yapıştırdım.
 
Ama işi tam bilmediğim için bir hafta sonra ayakkabı tekrar su almaya başladı.  
 
Daha sonrasını hatırlamıyorum...
 
Kıssadan hisse: Şimdilerde darlıktan, fakirlikten bahseden insanlara biraz eski günleri hatırlayın diyorum.
 
Not: Okuduğunu anlamayanlara ileteyim. Bu yazıda siyaset yoktur. Yalakalık yoktur. Sadece anı paylaşımı söz konusudur.