Devrek ismi anılınca ilk akla gelen baston olur. Yıllarca baston imal eden Devrek'in adının bu derece duyulmasında 1995'te vefat eden Münteka Çelebi Usta'nın yeri çok büyük.

Bastona 'dayak', baston yapana da 'dayakçı' adını vermiş Devrekli. Öyle biliyor, öyle söylüyor. Baston kelimesi biraz yavan geliyor diline. Dünyaya tanıttığı bastonu o, dayak diye bellemiş samimane.
Bastonun Devrek'teki tarihi, Yemen Harbi sırasında bir Devrekli'nin Ingilizler'den bu mesleği öğrenmesiyle başlamış. Batı Karadeniz'in dik yamaçlarında yetişen kızılcığı, sabır ve inadıyla yoğuran Devrekli ustalar, bütün dünyaya parmak ısırtacak eserler ortaya koymuşlar senelerce. Bu sanat yüz senede o kadar mesafe katetmiş ki, mesleğin anavatanı sayılan Ingiltere'den gelenler bile, Devrekli ustaların bastonlarını almadan gidemez hale gelmişler.

Devrek bastonunun bu noktaya gelmesinde, 1995'de vefat eden Münteka Çelebi Ustanın büyük emekleri olmuş. Klasik baston anlayışının dışına çıkan Çelebi Ustanın, manda boynuzundan yaptığı sap, kemikten ve yine boynuzdan bastonun gövdesine işlediği nakışlar, sedef, gümüş, bakır gibi değişik değerli metal ve taşlarla bezeme işleri bastona ayrı bir hava vermiş. Bir de buna göz nuru eklenince, ortaya bütün insanların hayran olduğu Çelebi bastonları çıkmış. Kızılcık deyneği, Çelebi ustanın elinde sanat olmuş. Merhum ustanın şu sözünü bütün dünya kabullenmiş artık:

"Baston, her yerde bastondur. Ancak üzerinde san'at eseri varsa Devrek bastonudur..."

Çelebi Usta'nın kendisinden sonra gelen nesillere bıraktığı ve ustasından çırağına herkesin düstur edindiği manidar vasiyeti şöyle:

Oğlum;
Ben çok ağır yükler taşıdım,
Borçtan ağırını bilmedim.
Iyi yemekler yiyip insanlarla hoşça vakitler geçirdim,
Afiyet ve ibadetten güzelini bilmedim.
Nice sıkıntılar çektim,
Muhtaç olmaktan acısını bilmedim.
Dünya güzellerini gördüm,
San'attan daha güzelini bilmedim.

Zonguldak Nostalji