Yazar Mevlüt Kırnapçı’nın ZOKEV yayınları arasında çıkan “Beş Treni” adlı kitabı, Maden Mühendisleri Odasında düzenlenen imza günü ile okurla buluştu

 

Yazar Mevlüt Kırnapçı, “Beş Treni” adlı altıncı kitabını okurlarıyla buluşturdu. ZOKEV Yayınları arasında çıkan ve toplam 27 öyküden oluşan kitabın imza gününe GMİS eski Genel Başkanı Ramis Muslu, Çaycuma ve Köylerini Kalkındırma ve Güzelleştirme Derneği Başkanı Savaş Çiloğlu, ZOKEV Yönetim Kurulu Başkanı Zafer Kalafat, TEMA İl Temsilcisi Berran Aydan, ESM Zonguldak Şube Başkanı Vacit Esen, Eğitim-Sen İl Sekreteri İsmet Akyol ve ilgili bir okur topluluğu katıldı. Etkinlikte bir sunum yapan ZOKEV Yönetim Kurulu Üyesi Alaattin Kara, Kırnapçı’yı “Hayatın her alanına müdahil olan bir muhalif” olarak niteledi.  Kara, “Toplam 27 öyküden oluşan kitabı bir solukta okudum. Öykülerinde yazarın yaşadığı döneme sosyal ve politik olarak tanıklık ettiğine, modern çağın sorunlarıyla cebelleşen kırsal kesim insanlarının yaşamına ayna tuttuğunu görüyoruz. Yaşamının geçtiği Çaycuma yöresinin yazarın bilincini inşa ettiğine, yöredeki sosyal olaylara bakışını değiştirdiğine ve sonuçta uzun soluklu birikimlerini kağıda döktüğüne şahit oluyoruz. Köy yaşamından kesitler, Almanya’ya işçi göçü, öğretmenlik yaşamı ve SEKA Çaycuma Kağıt Fabrikasının yöreye sunduğu sosyal, ekonomik ve politik katkı ile birleştiğinde, yazarın yaşama bakışı şekillenerek kağıda dökülmüş. Öykülerde oluşan konular yazarın yaşamında tanıklık ettiği ‘an’ları konu etmesi açısından ilginç öğeler oluşturuyor. Beş Treni öyküleri, kırsal kesimde halen devam eden sıradan insan ilişkilerinin çevre duyarlılığını da dikkate alınarak arı bir dille kaleme alınmış” dedi.

 

EDEBİYATTAN KAZANDIĞIM YİNE EDEBİYATA HİZMET EDİYOR

Daha sonra konuşan Yazar Mevlüt Kırnapçı,  en son 12 Şubat 2015 tarihinde böyle bir imza gününde Zonguldak’ta olduğunu söyleyerek, “Yaklaşık bin gün sonra sizinle yeniden buluşmaktan mutluyum” dedi. “Beş Treni” adlı öyküsünün Abdullah Baştürk İşçi Öyküleri Yarışması’nda ödül aldığını belirten Kırnapçı, “Baştürk, Türkiye işçi sınıfının uzun soluklu mücadelesinde çok önemli bir yer tutan bir işçi önderidir. Onun adına düzenlenen bir yarışmada ödül kazanmak için benim için onurdur. Ben o yarışmadan yüz lira telif kazandım. O parayı ne yaptın diye soracak olursanız, gittim, iki edebiyat dergisine bir yıllık abone oldum. Edebiyattan kazandığım, yine edebiyata hizmet etti. Ben kitaplardan elde ettiğim bir kuruşu başka yolda harcamam, onunla bir çay bile içmem. Bir kenarda biriktiririm. Her kitap, bir sonraki kitabın kaynağını oluşturur. Kapitalizmle mücadele etme yolunu ancak böyle buldum” dedi.

 

“YAZMASAM ÖLÜRÜM” DEDİĞİM ÖYKÜLER

Kitabın adının “Beş Treni” olmasına, kitaba adını veren öykünün bir madenci öyküsü olmasına karşın, 27 öykünün yalnızca 2 tanesinin maden öyküsü olduğunu söyleyen Kırnapçı, “Öykülerde insanın insanla, insanın doğayla mücadelesini anlattım. İçinde yaşadığımız toplumdan kendimizi soyutlayamıyorsunuz. Yapacağınız bir şeyiniz varsa yapıyorsunuz. Söyleyecek sözünüz varsa söylüyorsunuz. Ben sözümü söylemeden duramam. Bu nedenle biraz deli olduğumu bile düşünüyorum. Kitapta 27 öykü var. Bunların büyük kısmı çok uzun yıllar ‘yazmasam ölürüm’ dediğim şeyler. ‘Meşede İnecek Var’ adlı romanıma 15 yılımı verdim. Kitabı baskıdan alıp masama koyduğumda ‘Artık ölebilirim’ dedim. Bu kitabım, o romanla paralellikler içeriyor. Okur o romanda nasıl kendinden bir şeyler bulduysa, bundan da kendini bulacak, ‘Yazar burada bizi anlatmış’ diyecektir” dedi.

 

ANLATILAN HEPİMİZİN HİKAYESİ

Meşede İnecek Var adlı romanıyla ilgili bir anısını da anlatan Kırnapçı, “Bir gün Çaycuma’da bir arkadaşımla karşılaştım. İmza gününe gelemediği için özür diledi ve yanımda kitabın olup olmadığını sordu. Ben de boş bulunup ‘var’ dedim. Kendisine imzalayıp verdim. O da ücretini ödedi. Bir zaman sonra, o arkadaşımla, yine aynı yerde karşılaştım. “Hocam” dedi, “o zaman sana çok kızmıştım. Elektrik parasını ödemeye gidiyordum. Cebimde son kalan parayı da sana verdim. Şimdi düşünüyorum da iyi ki sana rastlamışım. İyi ki kitabı sormuş, son paramı vererek almışım. Ağlaya ağlaya okudum’ dedi. Hanımı da merak etmiş, o da ağlaya ağlaya okumuş. Çünkü her ikisi de kendini bulmuş. Kitapta elbette otobiyografik öğeler var. Ama anlatılan hepimizin hikayesidir” diyerek sözlerini tamamladı. Yazar Kırnapçı, karşılıklı soru cevap ve anlatımlarla zenginleşen söyleşinin ardından okurlarına kitaplarını imzaladı. Mevlüt Kırnapçı, söyleşi sırasında bundan sonraki kitabının toplu şiirlerden oluşacağını da açıkladı.