“Biz babasız evlat yetiştirdik ama ülkeyi kömürsüz bırakmadık”
Zonguldak Kent Konseyi’nin düzenlediği ‘Edebiyat Günleri’ etkinliği kapsamında Zonguldaklı yazar Yeşim Demir, araştırmacı Erhan Altunay ve Pia Umy Y.G Zonguldak Atatürk Kültür Merkezi’nde yapılan imza ve söyleşi gününde kitapseverlerle bir araya geldi. Yazarlar söyleşinin ardından okuyucuların kitaplarını imzaladı.
Yeşim Demir medya sektöründe çalıştığı dönemde biat etmediğini bu yüzden işsiz kaldığını belirterek şunları ekledi;
“Uzun seneler medya sektöründe çalıştım. Bir gün ısrar sonucu düşünce olarak hiç uyuşmadığım bir yerde çalışmaya başladım. Daha sonra dayanamamak ayrıldım. Çünkü biat etmedim. İki sene boyunca işsiz kaldım. Bu durum ‘Kirli Beyaz’ kitabını doğurdu. Kitapta iyi niyetli, masum, pamuklara sarmalanarak büyütülmüş bir kızın medya sektörüne girdikten sonra yaşadıklarını anlattım. Ailelere de kızlarını pamuklara sarmalayarak büyütmekten vazgeçmelerini tavsiye ediyorum. Sonra çok sıkıntı yaşıyorlar.
Biz babasız evlat yetiştirdik ama ülkeyi kömürsüz bırakmadık. Genlerimiz böyle bizim. Kadının gücü bir şekilde her yerde ortaya çıkıyor. Türkiye’de özellikle medyada cinsiyet ayrımı yapmadan söylüyorum başarının önü çok kesiliyor. Kaleminiz sağlamsa, güveniyorsanız o yolda yürüyeceksiniz. Ben pes etmedim ve başardım.”
“Medya kocaman şişirilmiş bir balon”
Medyanın içinden geldiniz. Medya nedir? sorusuna “herkes biat kültürüyle yaşıyor” diyerek şunları ekledi;
Kısaca medya kocaman şişirilmiş bir balon. Herkes biat kültürüyle yaşıyor. Mecbur oldukları için bunu yapıyorlar. İstisnalar var ama bunlar bir elin parmaklarını geçmiyor. Ben bu topraklarda yetiştiğim için farklıyım. Benim kabiliyetim sadece onların kanallarında çalışmak için yok. Kendimi geliştirdim. Olayları özgürce ortaya dökebiliyorsanız varsınız. Ama sizi var etmek istemiyorlar. Bir değil birkaç işi becerebiliyor olmanız lazım. Ben bunu yaptım.
“Zonguldak’ta kitap okuma oranı çok düşük”
Antidepresanlar çok kullanılıyor. O parayla ayda 2-3 kitap alsanız bu ilaçlara ihtiyacınız kalmaz. Kitaplar sizi düşünmeye sevk ediyor hayal dünyanızı geliştiriyor. Bunun için okumak çok önemli. Zonguldak’ta kitap okuma oranı çok düşük. Lütfen bunu yükseltelim.
Çocukluğumun Zonguldak’ı çok güzeldi. Geriye gitmiyor ama gelişmede yok. Bir gelişme kaydetmiyor Zonguldak. Bu topraklara yatırım yapma konusunda hevesim kalmadı, yapmaya çalıştığımda da bir ilerleme olmuyor. Yine de mücadelemi sürdürüyorum.
Birlik olmak zorundayız
Araştırmacı-yazar Erhan Altunay Türkiye’nin çok tehlikeli bir süreçte olduğunu söyleyerek şunları ekledi;
“Çok ilginç zamanlardan geçiyoruz. İkinci Dünya Savaşı koşulları var. İki kutuplu bir dünyanın içindeyiz. Türkiye bu kutbun tam ortasında Türkiye’yi bir savaşa çekme çabası var. Aynı zamanda dinler savaşına giden bir yolun taşları döşeniyor. Böyle bir karmaşıklık içerisinde uyanık olmalıyız. Masalcı kitabı ilk roman denemem ve nasıl böyle olduğunu bugüne ve geleceğe karşı uyarıları içeriyor. Ezoterizmi bilmeden bugünü anlamak zor. Bu konuda bir ışık tutmak istiyorum.
Ezoterizm konusunda dünyada herkes bir şeyler okumaya çalışırken bizimkiler bunu komplo teorisi diyerek yok sayıyor. Ezoterizm gizli bir örgüt yapısıdır. Sapkın bir dini düşünce vardır. Ortaçağ’dan beri dünya para piyasasına bunlar hükmediyor. Bu yüzden uyanık olmak gerekiyor. Kredi almaya, kredi kartına, bir takım firmalara ve ürünlere dikkat etmek gerekiyor. Bunların değirmenine su taşımamayı öğreneceğiz.
Avrupa’nın bütün uyuşturucu trafiği bu topraklardan geçer. Bölücü terör örgütü bu işi yapar. Türkiye’yi bölme planları çok eskiye dayanıyor. Türkiye bu bağlamda çok tehlikeli bir süreçte. Birlik olmak zorundayız. Türkiye için yapılacak tek şey birliği beraberliği sağlayıp ekonomiyi güçlendirmek.”
“O mezara ilk kazmayı sen vurmuş olursun”
Pia Umy Y.G Evliliğinde yaşadığı şiddeten yola çıkarak kadınları bilinçlendirmeye ve ve ayağa kaldırmaya çalıştığını söyledi.
“Evliliğimde şiddete uğradım ama bu benim ayıbım değil. İlk başlarda kendimi suçladım. Acaba ben mi yanlış bir şey yaptım da böyle oldu diye. Sonra sonra ayağa kalktım. Kadınları da bilinçlendirmeye ve ayağa kaldırmaya çalışıyoruz. Ben yapabiliyorsam herkes yapabilir. Ataerkil toplumların en büyük hatası kız çocuğunun emanet olarak görülmesi. Sen kız çocuğuna evlenirken bu evden gelinlikle çıktın kefenle dönerdin dersen o mezara ilk kazmayı sen vurmuş olursun. İnançlar da yanlış tanıtılıyor. Bir din adamı çıkıp kadını dövebilirsiniz diyor. Hiç bir din şiddeti onaylamaz. Özgecan cinayetinde kadınların ‘o minibüste o saatte ne işi vardı?’ gibi sorularını duyduk. Sen kadınsın bu soruyu soramazsın. Önce dinden başlanmalı sonra aileler eğitilmeli.” (Haber/Yasemin Sarı)