“Hüseyin Çakır'ın sazını kırdınız ama onun sazla olan gönül bağını kırmaya gücünüz yeter mi?”
Geçtiğimiz günlerde Çaycuma’da ünlü müzik adamı Hüseyin Çakır heykeline yapılan saldırıyı KHK ile sürpriz bir şekilde görevinden ihraç edilen eğitimci İsmet Akyol kaleme almış.
İsmet Akyol’un bu güzel  yazısını da biz sayfamıza alıyoruz. İsmet Akyol’un kaleminden “Hüseyin Çakır” hikayesi şöyle:
Çaycuma Belediyesinin Heykeltıraş Ahmet Uzun’a yaptırarak Nihat Kantarcı Caddesi üzerine yerleştirdiği Hüseyin Çakır heykeli, kimliği belirsiz kişi ya da kişilerce saldırıya uğradı. Saldırıda Hüseyin Çakır heykelindeki sazın sapı ve el kırıldı.
Son yıllarda yurdun dört bir yanında heykellere yapılan saldırı haberleri gibi Hüseyin Çakır heykeline yapılan saldırı da basında geniş bir yer buldu.
18 Nisan 1924 yılında Çaycuma'da doğup, 3 Ağustos 1969 yılında ölen Hüseyin Çakır’ın mezarı Çaycuma Çömlekçi köyündedir.  Hüseyin Çakır, ilkokulu Çaycuma'da okur. O günlerde Çaycuma'da ortaokul ve lise bulunmadığından, öğrenimini tamamlamak için Bartın'a gider. Liseyi ise Kastamonu'da okur.  Ankara Hukuk Fakültesindeki öğrenimini yarıda bırakır. İnci ve Dilek adlarında iki kızı vardır. 
Hüseyin Çakır’ın Bartın'da okurken saz çalan kişilerle tanışır, onlarla aynı ortamı paylaşır. Ankara'da bulunduğu dönemde ünlü saz ustalarıyla tanışır. Türk Halk Müziğinde pek çok derlemeler yapan Ahmet Gazi Ayhan'la yakın dostluk kurar. Yine Anadolu'yu karış karış gezip türküler derleyip, Türk Halk Müziğine önemli katkılar sunan Muzaffer Sarısözen'le tanışır. Ankara Radyo Evi'nde zaman zaman “mahalli sanatçı” olarak türküler söyler. Hüseyin Çakır'ın Muzaffer Sarısözen tarafından derlenen ve TRT Türk Halk Müziği repertuarında bulunan “Gidiyom Gidemiyom” diğer adıyla  “Aman Of” oyun havası en çok bilinen türküsüdür.
Döktür Muazzez, Yavru Kuşuma da, Ormanda Büyüyen, Kara Dayı, Maça Kızı, Sanat Destanı, Filyos Irmağı'nda Boğulan Gelin Gızıy Türküsü, Sazımın Sedefi Yok, Sazıma, Şu Çaycuma Dedikleri, Gidiyorsan Bir Defacık Bak da Git, Karadır Kaşların, Bartın Deresinde, Yolculuk ile Bartın ve Çaycuma şiirleriyle Atatürk için yazdığı “Ahir Zaman Kahramanı Atatürk” diye başlayan şiirlerinin yanı sıra bilinen halk türküleri, çeşitli maniler ve kısa yazılmış türküler kendisine ait olan ve yeğeni Turgay Çakır'da bulunan not defterinde yer almaktadır.
Hüseyin Çakır'ın bir arkadaş muhabbeti ortamında kaydedilen ve çeşitli türküler söylediği ses bandı, terzi Mevlüt Toplu ve öğretmen Mevlüt Kırnapçı tarafından gün ışığına çıkarılmıştır. Ses bandında Hüseyin Çakır'ın kendisinin seslendirdiği şu türküler vardır: Bağlamam Rebap Oldu, Şeker Oğlan (Çaycuma uyarlamalı), Aman Of, Perişanım, Bağlama ile Açış, Şerifem, Dıv Dıv, Konuşmalar, Çiçek Dağı (Mucur Dağı), Sazım Ağlatma Beni, Çaycuma Destanı, Açıl Gel Ömrümün Varı, Vurma Zalım, Maça Kızı, Döktür Muazzez, Yine Yeşillendi Fındık Dalları.
Hüseyin Çakır, 1944-1945 yıllarda Çaycuma Halkevi’nde bağlama kursu açar. Eski bağlama sanatçılarından merhum İsmail Özkan’ın da (Şah İsmail) aralarında bulunduğu çok sayıda kişiye bağlama çalmayı öğretir. Kendine özgü bir mızrabı olan ve oldukça yetenekli olan Hüseyin Çakır, Çaycuma’da tek başına bağlamayı yaygınlaştırmaya çalışır ama işi oldukça zordur. Çünkü Hüseyin Çakır'ın bağlama çalmasına, türkü söylemesine başta babası razı olmaz. Aynı zamanda Çaycuma çevresinde de o yıllarda saz çalanlara karşı bir önyargı vardır.
Çaycuma eski Belediye Başkanı merhum Metin Yurtbay'ın belediye başkanlığı döneminde, Çaycuma Belediye Meclisi 1994 yılında Hüseyin Çakır'ın doğduğu, büyüdüğü ve öldüğü evinin bulunduğu caddeye “Hüseyin Çakır Caddesi” adını vermiştir. 2016 yılında ise Çaycuma Belediye Başkanı Bülent Kantarcı tarafından heykeli yaptırılmıştır.
Bugün Çaycuma'da yeni kuşak Hüseyin Çakır'ı tanımamaktadır. Hüseyin Çakır her şeyden önce bir gönül insanıydı ve doğal olarak da üretken bir sanatçıydı. Çaycuma çevresinde o yıllarda saz çalanlara karşı bir önyargı olduğundan yeteneklerini kullanacak olanakları bulamamıştır.
Yeni kuşakların pek tanımadığı Hüseyin Çakır Çaycuma’nın oldukça önemli bir değeridir ve TRT’de türküsü olan tek sanatçıdır. Bugün Çaycuma sosyal ve kültürel yönden gelişkin bir ilçeyse, başka il ve ilçelerden Çaycuma’nın bu yönüne gıptayla bakılıyorsa bunda Hüseyin Çakır’ın da katkısı vardır.
Hüseyin Çakır saza olan bağlılığını ve tutkusunu “Sazıma” adlı türküsünde şu şekilde ifade etmektedir:
“Sesine meftunum ezelden senin
Nağmeler yaratır senin her telin
Mızrabın kirazdan teknen dut senin
Duymasam sesini hicran ederim
On beşimde çaldın benim gönlümü 
Teline bağladım bütün ömrümü 
Harcadım ben sana gece günümü 
Duymasam sesini hicran ederim
Aşık Çakır bilmez ana babayı
İstemem ben sazsız köşkü sarayı
Saz öğretti bana sevip sarmayı
Duymazsam sesini hicran ederim”
Hüseyin Çakır’ın heykeline saldırıp sazını kıranlar, “sevip sarmayı” sazdan öğrendiğini söyleyen Hüseyin Çakır’ın, saz uğruna “köşkü sarayı” terk ettiğini bilmiş olsaydılar yine aynı ayıbı yapar mıydılar? Hüseyin Çakır'ın sazını kırdınız ama onun saza olan gönül bağını kırmaya gücünüz yeter mi?
Umarım Çaycuma Belediye Başkanı Bülent Kantarcı tarafından Çaycuma’nın farklı yerlerine yaptırılan heykellere yeni saldırılar olmaz.
 
Not: Zonguldak Kültür ve Eğitim Vakfı (ZOKEV) tarafından 9-12 Mayıs 2013 tarihlerinde düzenlenen “Zonguldak’ta Folklor Bienali"ndeki bildiriler, sunumlar bir kitapta toplandı. Hüseyin Çakır üzerine yapmış olduğum araştırma da kitapta yayınlandı. Hüseyin Çakır üzerine yapmış olduğum araştırma yazısına aşağıdaki linkten ulaşılabilir.
http://caycuma.org/haberoku.asp?id=1851