Edip Akbayram'ın, “Başın Öne Eğilmesin, Aldırma Gönül Aldırma”, Zülfü Livaneli'nin “Leylim Ley”, Sezen Aksu'nun “Çocuklar Gibi”, “Benim Meskenim Dağlar”, Nükhet Duru'nun “Melankoli” şarkıları ve diğerleri onun dizeleriyle hayat buldu.

“Kürk Mantolu Madonna”, “İçimizdeki Şeytan”, “Kuyucaklı Yusuf” ve daha birçok ölümsüz kitap yazdı.

Geçtiğimiz 14 Şubat-27 Nisan 2018 tarihleri arasında İstanbul Yapı Kredi Kültür Sanat’ta onun adına “Şehirlere Alışamadı” isimli önemli bir sergi açıldı.

“Şehirlere Alışamadı”, Edebiyatçı-Şair Sabahattin Ali’nin yaşamı boyunca bulunduğu Anadolu şehirlerine ve Berlin’e, yazarın gözünden bakmayı amaçlıyordu. Sabahattin Ali Arşivi’nden ilk kez gün yüzüne çıkartılan yeni belge ve fotoğrafların yanı sıra Tarih Vakfı Arşivi ve Ömer M. Koç Koleksiyonu’ndaki belgelerle zenginleşmişti.

Sabahattin Ali’nin 1939 yılında çıktığı Sivas-Kayseri-Erzincan-Zonguldak gezi notları, Zonguldak’ta kaldığı süre içinde kendisinin çektiği fotoğraflar var. Edebiyatçı kimliği kadar fotoğraf sanatçısı olması, dolayısıyla bu gezide çektiği fotoğraflar, Balıkesir Öğretmen Okulu’nda tuttuğu günlük, “Kürk Mantolu Madonna”nın taslakları, Almanya’dan Mustafa Seyit Sutüven’e yazdığı “Mustafa’ya Mektup” şiiri, Nahit Vedat Fıratlı ve Ayşe Sıtkı İlhan’a yazdığı mektuplar, sergide ilk kez izleyenlerle buluştu.

* * * *

SERGİDEKİ ŞAŞIRTAN DETAY…

 

Sabahattin Ali’nin bu yolculuğunda en çok şaşırtan detay, sergiyi hazırlayan Sevengül Sönmez tarafından şu cümleyle açıklandı:

“Sergide ilk kez sergilediğimiz materyallerin bence en ilginci, Sabahattin Ali'nin 1939 Nisan'dan Ağustos'a kadar Ankara'dan yola çıkarak; Sivas, Kayseri, Erzincan, Gümüşhane, Samsun ve en son Zonguldak hattında yaptığı gezide tuttuğu notlar ve çektiği fotoğraflar… Bu sergiyi ortaya çıkartan da bu materyaller oldu. Çünkü biz gezi yazıları yazan bir Sabahattin Ali tanımıyoruz. Bu gezi yazıları, onun sanatı ve yazarlığındaki çok yönlülüğü de yansıtıyor. Mesela, Zonguldak'ta kömür madenine gitmiş. Madeni yazmış, bugüne kadar hiç düşünülmeyen bir konuyu, kuyularda çalışan hayvanları yazmış.”

Sevengül Sönmez Hanımefendi ile iletişime geçip, sergide yer alan Sabahattin Ali’nin Zonguldak gezisine ait fotoğraf ve notların kopyalarını yollayıp-yollayamayacağını sordum. Şairin, Zonguldak gezisinde çektiği fotoğraflar ve aldığı notların yerinde daha iyi araştırılabileceğini ve yerel gözle başka bilinmeyenleri ortaya çıkarılabileceğini düşündüm. Sevengül Hanım, geri dönüş yaptı ve bu konuyu yazarın ailesine taşıdığını, ancak yeni bir albüm çalışması içinde olduklarını, bu yüzden henüz paylaşmak istemediklerini bildirdi. Ben de duruma saygı duydum, elimde olan arşiv fotoğrafları ve “Şehirlere Alışamadı” kitabındaki bilgi ve düşük çözünürlüklü fotoğraflardan faydalanarak detayları kaleme alacağımı, uygun görürse bu yazımı ailesiyle de paylaşabileceğini bildirdim.

* * * *

ŞAİRLER ŞEHRİ ZONGULDAK…

 

Şairler, yazarlar ve sanatçılar; bu şehirden ilham almış, bu şehri şiirlerinde ve yazılarında kaleme almışlardır. Orhan Veli’den Fazıl Hüsnü Dağlarca'ya, Ceyhun Atıf Kansu'dan Sennur Sezer'e, Melih Cevdet Anday'dan İlhan Berk'e, Oktay Rıfat’tan Sabahattin Ali’ye birçok ünlü yazar ve şairin Zonguldak'la ilgili birkaç yazısını veya şiirini bulmak mümkündür. Bu topraklardan da, Ahmet Naim, Rüştü Onur, Kemal Uluser ve Muzaffer Tayip Uslu gibi değerli edebiyatçılar da yetiştirmiştir.

Asıl önemli olan, edebiyatçıların Zonguldak’ı tanımak ve anlamak için özellikle gelmeleridir. Zonguldak’ı ziyaret eden, Zonguldak’ı şiiriyle en güzel anlatan şair Orhan Veli gibi bu akıma kapılanlardan diğer önemli bir isim de, edebiyatçı Sabahattin Ali’dir. Şair kimliği yanında ortaya çıkan gezi notları, onun yeni bir yönünü ortaya çıkarmıştır.

Edebiyatçı Hürriyet Yaşar, Zonguldaklı maden işçisi, yazar ve madenciliğin kitabını yazan Ahmet Naim’in öykücülüğü için düşüncelerini kaleme alırken, Sabahattin Ali benzetmesinde bulunmuştur…

“Romanı, öyküleri bir solukta okuyorum. Zonguldak, hep Zonguldak… ‘Arkadaş Sevgisi’, maden ocağında ve çevresinde geçiyor. Öykü boyunca kömür tozunu sanki size de duyumsatıyor yazar. Ama kirlenmiyor, arınıyorsunuz. Sıkılmıyor, yaşama sevinci doluyorsunuz. Sabahattin Ali’nin öyküleri ile aynı kanalda akıyor Ahmet Naim’in öyküleri… Gerilim, romanda da, öykülerde de çok başarılı kullanılıyor. Ölüm ise, öykülerin tümünde ve romanda etkisini duyuruyor.”

* * * *

SABAHATTİN ALİ VE ZONGULDAK…

 

Sabahattin Ali’nin 28 Mayıs 1939’da başlayan Sivas-Kayseri-Erzincan-Zonguldak gezisinin son ayağı, aynı sene Ağustos ayında Zonguldak’ta tamamlanmıştır. 27 Ağustos 1939 tarihli Zonguldak notları ve Zonguldak’ta çektiği fotoğraflar, gezisindeki bazı detayları aydınlatıyor. Suikast ile biten kısa ömrü, bu tuttuğu notları kitap haline getirmeden sona ermiş olmalı. Ancak çektiği fotoğraflar ve eski yazıyla aldığı kısa notlar incelendiğinde, Zonguldak’ta geçirdiği zamanı yorumlayabilmemize tercüman oldu.

Hapishanede geçirdiği zamandan sonra gerçekleştirdiği bu gezisinde yazar, 32 yaşındadır. Zonguldak’a Nazmi Ay’la birlikte Ankara’dan bindikleri trenle gelirler. Elimizde yazarın Zonguldak’ta kendi çektiği, kitaptan taranan 9 adet fotoğraf kopyası var. Kaldığı odası ve odanın pencere balkonundan çektiği manzara fotoğrafları var. Fotoğraflar, dönemin Halkevi binasının gelen misafirler için tahsis edilen konuk odasında konakladıklarını ve yazarın kenti buradan resmedip kaleme aldığını gösteriyor. Valilik binası ve Gazipaşa Caddesi’nin park ve liman manzarasını, konuk odasından fotoğraflamış. Yazar, muhtemelen, önünden limana giden şimendifer sesi ve kömür yüklü vagonların geçiş sesleriyle uyanmış ve is kokan dumanını günün ilk ışıklarıyla ciğerlerine çekerken, Zonguldak’a neden “maden şehri” denildiğini de anlamış olmalı…

Ağustos 1939 tarihi, aynı zamanda şimdi yıkımı gerçekleşen Aksaray İş Hanı’nın da inşaatının yeni tamamlandığı bir tarih. Yazar, Aksaray İş Hanı’yla birlikte hemen karşı tepedeki henüz birinci eğitim yılını yeni tamamlayan Mehmet Çelikel Lisesi’yle ve hemen üstünde bulunan Memleket Hastanesi’ni de (Site Devlet Hastanesi) balkondan gözlemlemiş olmalı. Zaten çektiği fotoğrafların üç karesi bunu işaret ediyor… Ziyaret etmiş olacak ki, iki kare Mehmet Çelikel Lisesi önünden, bir karede Memleket Hastanesi önünden Zonguldak şehrini fotoğraflamış.

Kalan iki fotoğraf karesi de, Üzülmez bölgesine ait. Türk Antrasit (Kok) Fabrikası ve Üzülmez maden havzasını görüntülemiş. Madenciliğe ve maden katırlarına ait aldığı notları, Üzülmez havzasında incelediğini anlayabiliyoruz.

28 Ağustos 1939 tarihli Zonguldak notları, madde madde eski yazı ile yazılmış. Bu başlıkların yorumunu, yaşasaydı belki bir kitabında uzun uzun kaleme alacaktı.

* * * *

Eski Türkçe ile yazdığı seyahat notları…

X Kazalar.

Ekseriye hususi ocaklarda…

a)Çöküntü

b)Grizo

c)Muhtalif araba kazaları (Arabanın zinciri kopmak veya çıkmak)

(Arabayla tavan arasına el sıkıştırmak) (Grizo kazaları ekseriya cıgaradan??!!)

X Kuyularda çalışan hayvanlar senelerce çıkmıyorlar.

X Saatleri çalınca derhal işi bırakıyorlar.

X Mesela, 4 araba yerine 5 araba ittirilecek olursa itmiyorlar.

* * * *

SABAHATTİN ALİ’NİN HAZİN BİTEN HAYAT HİKAYESİ…

 

25 Şubat 1907'de dünyaya geldi Sabahattin Ali. Henüz ilkokul sıralarında başladı yazmaya ve bir daha da hiç bırakmadı. Yazdığı toplumsal gerçekçi her eserde, muhalif tavrını ortaya koydu. 1930 yılında, Aydın Ortaokulu’nda Almanca öğretmenliği yaparken tanıştı cezaeviyle... Yıkıcı propaganda yaparak öğrencilerinin kafasını karıştırdığı gerekçesiyle tutuklandı. 2 ay sonra serbest bırakıldığında Konya'ya yerleşti ve o ölümsüz eseri “Kuyucaklı Yusuf”u burada yazdı. 1931 yılında okuduğu bir şiirde, Atatürk'e hakaret ettiği gerekçesiyle yeniden tutuklanarak, Sinop Cezaevi'ne kondu. Bugün hala dillerden düşmeyen “Aldırma Gönül Aldırma” isimli şiirini de burada yazdı.

Hayatı, cezaevlerinde-sürgünlerde geçti. 1948 yılında hakkında yeniden tutuklama kararı çıktığında, bu kez cezaevine girmemekte kararlıydı. Yurt dışına kaçmaya karar verdi. Tarihler, 2 Nisan 1948'i gösteriyordu. Katiliyle birlikte bir kamyonun kasasında Bulgaristan'a doğru gidiyordu, ölüme gittiğini bilmeden... Bulgaristan sınırındaki Istıranca Ormanı'na geldiklerinde, kamyondaki Ali Ertekin adlı kişi tarafından öldürüldü. Cansız bedeni günler sonra bulundu. Aradan yıllar geçti. Katili Ali Ertekin olarak kayıtlara geçse de, Sabahattin Ali'nin ölümü, Türkiye'nin ilk faili meçhul cinayeti olarak biliniyor. Çünkü katilin neden cinayeti işlediği hala aydınlatılabilmiş değil.

71 yıl önce katledilen Sabahattin Ali, eserleriyle ölümsüzleşmiş durumda. Birçok dile çevrilen “Kürk Mantolu Madonna”, 2016 yılında İngilizceye çevrilerek bir dünya klasiği olma yolunda büyük bir adım attı. Romanın beyazperdeye taşınması da gündemde… 14 Şubat-27 Nisan 2018 tarihleri arasında İstanbul Yapı Kredi Kültür Sanat’ta “Şehirlere Alışamadı” isimli sergisi ve aynı isimle yayınlanan kitabı, edebiyatçının içinde Zonguldak’ın da bulunduğu birçok araştırmasını ortaya çıkardı.

* * * *

Not: Sabahattin Ali'nin Zonguldak ziyaretinde kendi objektifinden çektiği fotoğraflar sayfamızda albüm olarak yayınlanacaktır...

 

Alıntı: Yüksel Yıldırım

Zonguldak Nostalji