ZOKEV’in konuğu olarak Zonguldak’a gelen Şair Salih Bolat, “Şiirin dışındaki diğer dil sanatları şiire göre daha dünyevi, daha ayakları yerde ve bu dünyanın gerçekliği ile daha çok ilgilidir. Şiir daha bir üst dildir. Ona dilin arkasındaki dil de diyebiliriz. Şiir daha önce de söylediğim gibi, nesnelerle dilin arasındaki boşluğu dolduran yeni bir dildir” dedi.

Türk şiirinin önemli isimlerinden Salih Bolat Zonguldak Kültür ve Eğitim Vakfının konuğu olarak geldiği Zonguldak’ta okurlarıyla buluştu. ZOKEV Yönetim Kurulu Üyesi Üzeyir Karahasanoğlu’nun moderatörlüğünü yaptığı etkinlik TMMOB Maden Mühendisleri Odası lokalinde gerçekleşti. Karahasanoğlu şairin özgeçmişini okuyup şiirini besleyen olguları kısaca anlattıktan sözü kendine verdi. Şiirinin en çok çocukluğunun geçtiği Adana’dan beslendiğini söyleyen Bolat, bunu Adana’nın çocukluk yıllarında sahip olduğu çok kültürlü yapıyla mümkün olduğunu söyledi. Oradaki söylencelerin, hikâyelerin, annesinin yaratıcı dilinin hatta okuduğu Teksas, Tommiks kitaplarının hayal gücünü çok zenginleştirdiğini anlatan Bolar, şiir sanatı üzerine de, “Dilin hacmi, boyutu belli. Gündelik dille neyi, ne kadar anlatabilir ki. Bunun üzerine insanlık sanat diye müthiş bir şey icat etmiş. Yeni anlamlar ortaya çıkarmak için metafor, benzetme, şiir, müzik gibi yeni diller yaratmış. Çünkü evrende sonsuz anlamlar var. Şiir denilen şey malzemesi yalnızca dil olan bir sanattır. Öykü dediğinizde biraz dil mühendisliği giriyor işin içine. Roman da katman biraz daha artıyor, sosyolojik çalışmalara falan girmeniz gerekiyor. Ama şiir dolaysız bir şekilde dilin kendisiyle yapılan bir sanat. Bu nedenle gerçeklikle dilin ilişkisi, şiirde, çok çok önemli. Şiir nesnelerle dilin arasındaki boşluktan doğar. O boşlukta gerçekte var olan ama bizin hissetmediğimiz, duyumsayamadığımız, algılayamadığımız anlamlar bulunur. Gerçeklikle dilin arasında boşluk dediğim, var olan, ama bizim duyumsayamadığımız, algılayamadığımız anlamlardır. Şiir bunu duyabilmemize olanak sağlayan yeni bir dildir” dedi.

ŞİİR ÇOK TİTİZ BİR ÇALIŞMA GEREKTİRİR

Şiir yazma sürecinin bir kurallar bütünü olduğunu da ifade eden Bolat, bu konudaki sözlerini, “Bağlamlar yaratmak, ilişkiler kurmak için çok titiz bir çalışma yapmanız gerekiyor. Mesela ‘çivi’ gibi sert bir sözcükle aynı sertliği taşımayan naif bir sözcüğü yan yana kullanamazsınız. Üstelik bu kuralları da kendini koyarsanız. Şiirin dışındaki diğer dil sanatları şiire göre daha dünyevi, daha ayakları yerde ve bu dünyanın gerçekliği ile daha çok ilgilidir. Şiir daha bir üst dildir. Ona dilin arkasındaki dil de diyebiliriz. Şiir daha önce de söylediğim gibi, nesnelerle dilin arasındaki boşluğu dolduran yeni bir dildir. Neden bunu yapıyoruz? Çünkü bizim dışımızda var olan ama insan olarak noksan kaldığımız bir anlamlar evreni var. Bu evren, olguları ne kadar çok algılayabilirsek o kadar derinlikli insan olmamızı sağlıyor. Şiiri şuna benzetebiliriz: Mesela şu anda salonda görüntüler, sesler uçuşuyor. Ama bir televizyon ya da radyo aygıtı olmadan bunları duyamıyor, göremiyoruz. Sanatlar da tıpkı bu aygıtlar gibi bizim algılayamadığımız, göremediğimiz, duyularımızın yetmediği konuları anlatmak için var. Anlamları bilinir hale getirerek insani boyutlarımızın, heyecanlarımızın, iç dünyamızı oluşturan duygularımızın artmasını sağlıyor. Şiir bunu dille yapan, tamamen işi gücü bu olan sanattır. Anlamın görsel tasarımı olduğu için de gündelik hayatın kurallı cümleleri, ilkeli sözcükleri, anlamın kendisiyle şiir yazamazsanız. Mesela Melih Cevdet ‘Penceremden güvercinler uçtu’ demiyor, “Penceremde kopan alkış’ diyor. Böyle yaptığında, var olan ama bizim bilmediğimiz, tanımadığımız yeni bir anlam katmanı yaratıyor. Bunu hissettiriyor, duyulur hale getirerek duyarlılığımızı birden bire başka bir boyuta taşıyıp algılar hale getiriyor. Bunu sözcük bağlamlarıyla yapıyor. İşte şairlik denen şey de bu” diyerek tamamladı. Etkinlik Bolat’ın kitaplarını imzalamasıyla son buldu. (Haber merkezi)