ZOKEV’in konuğu olarak Zonguldak’a gelen Yazar Metin Köse, Zonguldak üçlemesinin ardından konusu Safranbolu’da geçen son romanıyla okurlarını buluşturdu. Köse, “Konusu Amasra olan son romanımı da tamamlayıp yayınevine teslim ettim” dedi.

 

Zonguldaklı Yazar Metin Köse, Zonguldak Kültür ve Eğitim Vakfı’nın düzenlediği etkinlikte “Aç Kapıyı Ben Geldim” adlı son kitabını imzaladı. TMMOB Maden Mühendisleri Odası lokalinde yapılan etkinliği ZOKEV Yönetim Kurulu Üyesi Alaattin Kara yönetirken ilgili bir topluluk katıldı.  Daha önce “Eleni’ye Mektuplar”, “Mükellefiyet”, “Göl Dağı”, “Büyük Yürüyüş” adlı romanlarının da yazarı olan Metin Köse ilk kitabının on yıl önce yayımlandığını ancak kendisine Zonguldak’ta ilk kez imza günü düzenlediğini belirterek “Kısmet bugüneymiş” dedi. Etkinlikte ZOKEV Yönetim Kurulu Başkanı Zafer Kalafat, Genel Maden İşçileri Sendikası Genel Teşkilatlandırma Sekreteri Kahraman Kabasakal, ZOKEV Yönetim Kurulu eski Başkanı Prof. Dr. Vedat Didari de hazır bulundu.

 

CİNOZOĞLU VE YILDIZ’I RAHMETLE ANIYORUM
Söyleşinin moderatörlüğünü yapan ZOKEV yöneticisiAlaaddin Kara, konusunun Safranbolu’da geçtiğini belirttiği romanla ilgili detaylı bilgiler verdi. Kara, “Yazarın söylemiyle, iki farklı inancın, iki farklı dünya görüşünün çağlar boyunca birbirini tamamlayarak yaşamlarını idame ettirdiği coğrafyalardan birinde, Safranbolu’da geçiyor romanın konusu. Tanışıp söyleşebildiğim, eserlerini büyük bir zevkle okuduğum önemli yazar ve şairlerimizden merhum Hüseyin Avni Cinozoğlu ve İbrahim Yıldız’ın Safranbolu’da yaşayıp eserlerini orada yazmış olması oldukça önemlidir benim için. Safranbolu’nun yetiştirdiği değerliiki edebiyat insanlarını da yeri gelmişken saygı ile anıyorum” dedi.

 

BU TARLALAR BİZİM SANIYORDUK, MEĞER İYONYALILARINMIŞ

Kitabın bir elmanın iki yarısını anlatan bir aşkın, kurgudan gerçeğe odaklanan tarihi bir mübadele romanı olduğunu da söyleyen Kara, “Yazar roman kahramanlarından Hacı Ahmet’i şöyle konuşturur: ‘Neymiş efendim? Adamın dini başkaymış! Bize Ne! Yahu bu adamlar yeni Hıristiyan olmadılar ya! Hem olsalar ne olur ki! Herkesin dini kendine.Adam ta atalarından Hıristiyan! Dedeleri dedelerimizle arkadaş. Babaları babalarımızla arkadaş. Ben Yorgi ile arkadaşım. Yorgi’nin oğlu Yordan benim bu oğlum Mustafa ile arkadaş.’ Bir başka yerde de Filiz’i konuştur yazar: “İnsan hep aynı insan aslında. Nereden, hangi ırktan olursa olsun aynı iskeleti, kasları, dokusu, hatta kanı bile aynı. Resmi tarih, kendisini yazarken işine gelmeyeni çizer’ dedirtip, resmi tarihe de gönderme yaparak önemli bir yeri işaret ediyor. Buna benzer söylemleri,burada yaptığımız bir önceki söyleşide, Kemal Anadol’dan da dinlemiştik.Roman kahramanlarından Ali’nin tarlasında çıkan tarihi sütunlara ve taşlara bakıp şaşkıncasöylediği romanınen son cümlesiile konuşmamı sonlandırmak istiyorum. ‘Bu tarlalar bizim. Yani biz öyle sanıyorduk. Yıllarca ektik biçtik. Meğerse tarlalar İyonyalılarınmış!”

 

ROMANIN FİLM YAPILACAK

Sözlerine “İlk kitabım 10 yıl önce çıktı. Ancak Zonguldak’ta ilk kez imza günü yapıyorum. Ne diyeyim, kısmet bugüneymiş” diyerek başlayan Köse bir madenci çocuğu olarak hep Zonguldak’ı anlatmak istediğini söyledi. Tüm zamanını okumaya adadığını söyleyen Köse, “Hayatım ev, iş ve kitaplar arasında geçiyor. Fransız yazar Balzac’ı kendime örnek alıyorum. Onun bilinen bilinmeyen tüm kitaplarını okudum. Hedefim evrensel bir eser üreterek dünyaca bilinen bir yazar olmak. Alexandre Puşkin’in ‘Goryuhino Köyü Tarihi’ öyküsünde belirttiği ‘Köyümün tarihini yazdım! Öyle mutluyum ki! Artık huzur içinde köşeme çekilebilirim!’sözü beni çok etkiledi. Dünyanın en bilinen yazarlarından birinin köyünün tarihini yazması onu -artık köşeme çekilebilirim- dedirtecek kadar mutlu ediyorsa ben de yaşadığım, çok sevdiğim ilimi yazmalıyım dedim. Mükellefiyet, Göl Dağı ve Büyük Yürüyüş bu duygunun ürünü olarak çıktı. Anlatılan tüm hikayeler gerçektir. Masa başında üretilen kitaplar değildir. Mükellefiyet romanın senaryolaştırıldı, filme çekilecekti. Anca yaşanan kriz nedeniyle şu an beklemeye anıldı. İleride inşallah bu proje gerçekleşecek” dedi.

 

AMASRA’YI ANLATTIĞIM ROMANIMI YAYINEVİNE TESLİM ETTİM

Zonguldak’ın üretim tarihinde özgün bir yeri olan Dilaver Paşa Nizamnamesi’ni ilk yazan kişi olduğunu da söyleyen Köse, “Bölgemizi anlatmaya devam ediyorum. Zonguldak’la ilgili üç kitap yayımladım. Son romanımın konusu Safranbolu’da geçiyor. Şimdi de konusu Amasra’da geçen son romanımın yazımını tamamlayarak yayınevine teslim ettim. Aç Kapıyı Ben Geldim’deSafranbolu’da hala hüzünlü bir şekilde anlatılan mübadeleyi ele aldım. Yarım kalmışlık hissi hala devam ediyor ki, her yıl  Safranbolu-Skydra arasında düzenli ziyaretler gerçekleştiriliyor. İki şehir kardeş belediye olmuşlar. Mübadeleyi bizzat yaşayanlar hayatta değiller ama onların torunları bu duyguları yaşatıyorlar. Bunu daha iyi anlatabilme adına romanımı 1924 ve 2014 olmak üzere iki zaman çizgisi üzerinde kurguladım” dedi. Söyleşinin ardından okurlarına kitaplarını imzalayan Köse, katılımcılarla bol bol hatıra fotoğrafı da çektirdi. (Haber merkezi)