Kuran okumak dendiğinde onu Arapça metinlerini mahreçleri ile okunmak olarak anlaşılmaktadır. Şu yaşıma geldim, ben kendimi bildim bileli bu şekliyle Kuran okunmakta. Kuran ya ramazan aylarında hatimler yapılarak, ya kutsal gecelerde, ya da cenaze ve mezarlıklarda okunmaktadır. Kuran’ı Arapça tecvid üzere sesi güzel bir kişi okuduğun da, dinleyicileri anlamadan uyutup, uyuşturmakta ve onları  hoşnut ederken yine aynı Kuran’ı sesi ve  tecvidi güzel olmayan bir okuyucu okuduğun dada dinleyicileri bezdirip Kuran’dan uzaklaştırmaktadır. Bu gün öyle bir hale gelinmiş ki nerede Kuran ya da Yasin okunuyorsa, orada kesin bir cenaze var demektir.
 
Ancak işin gerçeği böyle değil! Kuran’ın ölü kitabı değildir. Yasin Suresi de ölüler üzerine okunan bir sure değildir. Onlar diri insanlara dosdoğru hidayet yolunu gösteren bir öğüt kitabıdır. Bunu bizzat surenin kendi ifadeleriyle açıklamaya çalışacağım. Yalnız, sure 83 ayet olduğundan burada tüm ayetleri değil de her sahifeden 5 veya 6 ayet vererek göstermeye çalışacağım. Yasin Suresi’nin  2 ile 6. Ayetlerin de, “Babaları uyarılmamış, bu yüzden de kendileri duyarsız bir toplumu kendisiyle uyarasın diye en üstün, en güçlü, en şerefli, yenilmesi mümkün olmayan/ mutlak galip olanın, engin merhamet sahibinin indirdiği yasalar içeren/ bozulması engellenmiş Kur’ân kanıttır ki sen, o elçilerdensin, hiç şüphesiz sen dosdoğru bir yol üzerinesin.”  (Yasin, 2-6)
 
“Şüphesiz sen o öğüt, hatırlatma olan Kur’ân'a uyan ve görülmeyen, duyulmayan, sezilmeyen yerlerde bile Rahmân'a [yarattığı bütün canlılara dünyada çokça merhamet eden Allah'a] saygıyla, sevgiyle, bilgiyle ürperti duyan kimseyi uyarırsın. Sen hemen onu bir bağışlanma ve çok şerefli bir ödül ile müjdele.” “Şüphesiz ki ölüleri ancak Biz diriltiriz Biz. Onların önceden yapıp gönderdiklerini ve eserlerini de yazarız. Zaten Biz her şeyi bir “apaçık önderde/ Kur’ân'da” sayıp tespit etmişizdir” (Yasin 11-12)
 
“Yazıklar olsun o kullara ki, kendilerine gelen her bir elçi ile kesinlikle alay ederlerdi. Kendi yolunda kendisi için kararlaştırılmış olan için akıp giden güneş de duyarsız toplum için bir delildir. İşte bu, çok güçlü ve her şeyi bilen Allah'ın ayarlamasıdır.” (Yasin, 30-38)
 
GÜNEŞİN HAREKETLİ OLDUĞUNU KOPERNİK’TEN ÖNCE KURAN YAZDI
Tarihin çok uzun bir dönemin de insanlar dünyayı sabit, güneşi ise dünyanın etrafında dönüyor zannettiler. Sonra Kopernik ile başlayan süreçte ise insanlar güneşin sabit bir şekilde ortada durduğunu, dünyanın ise sabit olan güneşin etrafında döndüğünü zannettiler. Bilimde devrim sayılan bu keşif çok önemliydi ama güneşin bu modelde sabit, durgun sayılması yanlış bir kanaatti. Daha sonra ise gelişmiş teleskopların sayesin de ve kozmoloji biliminin oluşturduğu birikimle güneşin de hareket ettiği, dünyanın hareket eden bir güneşin etrafında döndüğü anlaşıldı. Oysa güneşin bu şekilde hareketi Kuran’da 1400 yıl önceden açıklamıştır. Güneşin dünya etrafında kısır döngü yaptığı fikrine ve güneşin hareketsiz bir şekilde durduğu fikrine karşın Yasin Suresinin 38.ayeti, güneşin bir hedefe doğru akıp gittiğini söyleyerek doğru modeli ortaya koymuştur. Böylece Kuran birçok konuyu olduğu gibi güneşin hareketini de doğru şekilde açıklayan bilinen ilk kaynaktır. (Kuran araştırmalara grubu)
 
Ayetleri okumaya devam edelim: “Onlara: ‘Allah'ın sizi rızıklandırdığı şeylerden harcamada bulunun; başkalarının da nafakalarını temin edin’  denildiği zaman da kâfirler; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmiş o kişiler, şu iman etmiş kişiler için: “Allah'ın dileyince doyurabileceği kimseyi biz mi doyuracağız? Siz, ancak apaçık bir sapıklık içindesiniz” dediler.” (Yasin, 47)
“Yani bu ayette hiç kimsenin yabancı olmadığı herkesin çok iyi bildiği bir cümleyi söylerler o kimselere  Allah versin Allah demektedirler.”
 
“Ve ey günahkârlar! Bugün siz hadi ayrılın! Ben; “Ey Âdemoğulları! Şeytana kulluk etmeyin, kesinlikle o size apaçık bir düşmandır ve Bana kulluk edin, işte bu dosdoğru yoldur ve andolsun ki şeytan sizden birçok kuşakları saptırdı” diye size ahit vermedim mi? Hâlâ aklını kullananlar değil miydiniz? İşte bu, sizin vaat olunmuş olduğunuz cehennemdir. Bilerek reddettiğiniz/ inanmadığınız şeyler nedeniyle hadi bugün yaslanın ona! 65Bugün Biz, onların ağızlarının üzerine mühür vururuz; Bize elleri konuşur, ayakları da kazandıkları şeylere şâhitlik eder.” “Ve biz o'na şiir öğretmedik. Bu o'nun için yaraşmaz da. O, sadece diri olanları uyarmak ve kâfirler; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden kimselerin üzerine Söz'ün hak olması için bir öğüt ve apaçık bir Kur’ân'dır.” (Yasin-59 70)
 
“Ve kendi oluşturuluşunu dikkate almayarak Bize bir örnekleme yaptı: Dedi ki: “Kim diriltecekmiş o kemikleri? Onlar çürümüş iken!”.De ki: “Onları ilk defa oluşturan onları diriltecektir. Ve O, her oluşturmayı çok iyi bilendir. O, size o yemyeşil ağaçtan bir ateş/oksijen yapandır. Şimdi de siz oksijenden yakıp duruyorsunuz.” (Yasin 78-80) 
 


Görülmektedir ki bu Kuran ölü kitabı olmadığı gibi Yasin Suresi de ölülere okunacak bir süre değil. Aksine bu Kuran insanlara hidayet yolunu gösteren bir  öğüt kitaptır.
 
KURAN’IN MUCİZELERİ:
NEW YORK BORSASINDA İNSAN’IN HAM MADESİ 5 DOLAR DAHİ ETMİYOR
İnsanı çamurdan oluşan bir özden yarattık.”(Muminun Suresi, 12) “O yattığı her şeyi güzel yaratmıştır. Ve insanın yaratılışına çamurdan başlamıştır. (Secde Suresi, 7) “Sizi topraktan yaratması O’nun delillerindendir.”(Rum Suresi, 20)
 
Kuran, insan yaratılırken kullanılan ham maddelerin toprak su olduğunu ortaya koymaktadır. Kuran, bazen bu ham maddeleri ayrı ayrı vurgulamakta, bazen de insanın, çamurdan yaratıldığını söyleyip toprak ve suyun bileşiminden yaratıldığını açıklamaktadır.İnsanın topraktan yaratılması üzerine çok spekülasyonlar yapılmıştır. Biyoloji ve kimya gibi bilimlerin ilerlemesiyle hem toprağın hem de insan vücudunun analitik incelemesi yapıldı. Bu incelemeler sonucunda insan vücudunun içerdiği maddeler ile toprağın içerdiği maddelerin tamamen aynı olduğu anlaşıldı. Bu maddeler, alüminyum, demir, kalsiyum, silikon, sodyum, potasyum, magnezyum, hidrojen, klor, iyot, manganez, kurşun, fosfor, bakır, gümüş, karbon, çinko, kükürt ve azottur. Amerika’daki bir kimya laboratuvarının yaptığı analize gere insan vücudunun %65’i oksijen, % 18’i karbon, %10’u hidrojen, % 3’ü azot,  %1,5 kalsiyum, % 1’i fosfor, geri kalan da diğer elementlerdir. Yaratılış denilen Allah’ın muhteşem sanatı işte cansız, şuursuz atomları belli bir şekilde birleştirip insanı meydana getirmektedir. Bu maddeler sırf ham madde olarak çok düşük değerlere alıcı bulmaktadır. Oranlarını verdiğimiz temel maddelerin New York borsasındaki değeri 4,5 dolardır. Evet, tam tamına 4,5 Dolar. İşte insanın temel malzemesinin fiyatı. Allah, 4,5 dolarlık malzemeden insan mucizesini yaratmaktadır. Görülüyor ki beceri, bu  4,5 Dolarlık malzeme de değildir. Bütün övgü,bu ham maddeleri de, bu ham maddelerden insanı da yaratan Allah’adır. Övgü Alemlerin Efendisi Allah’adır.”  (Fatiha Suresi, 2)
 
BİRÜNİ (D. 4 Eylül 973 - Ö. 13 Aralık 1048Farskökenli Müslüman bilgin. Tam adı Ebu Reyhan Muhammed bin Ahmed el-Birûnî dir. Batı dillerinde adı Alberuni veya Aliboron olarak geçer. Gökbilimmatematikdoğa bilimlericoğrafya ve tarih alanındaki çalışmalarıyla tanınır.
yazmıştır. Çok yönlü bir bilim adamı olan El-Birûnî, ilköğrenimini Yunan bir bilginden aldı. Tanınmış ve seçkin bir aileden gelen Harezmli matematikçi ve gökbilimci Ebu Nasr Mansur tarafından kollanan El-Birûnî, ilk çalışmalarını bu alimin yanında yaptı. İlk eseri, "Asar-ül Bakiye"dir.
El-Bîrûnî’nin eserlerinin sayısı yüz seksen civarındadır. Yetmiş adet astronomi ve yirmi adet de matematik kitabı bulunmaktadır. Tıpbiyolojibitkiler, madenler, hayvanlar ve yararlı otlar üzerinde bir dizin oluşturmuştur. Ancak bu eserlerden sadece yirmi yedisi günümüze kadar gelebilmiştir. Özellikle Bîrûnî'nin eserlerinin Ortaçağ'da Latinceye çevrilmemiş olması, kitaplarının ağır bir dille yazılmış olmasının bir sonucudur. Ancak Bîrûnî kendisinin de dediği gibi, yapıtlarını sıradan insanlar için değil bilginler için yazmaktaydı.

El-Birûni'nin Ay'ın farklı durumlarını gösteren modellemesi.