Ademe secde etmeyen /insanoğluna boyun eğmeyen bu güç /melek nedir ve niçin boyun eğmemek istemiştir? Bu melek (iblis)  neden Allah’ın buyruğunu yerine getirmiyor? İblis Allah’a karşı mı geliyor? Bütün bu sorular doğru olarak bilinmez ise Kuran’ı anlama ve kavramada yanlış yargılara varırız. İblis” ya da “şeytan” ne demektir? Şimdi onu Tebyinül Kuran yazarının şu ilginç açıklamalarından okuyup tanımaya çalışalım. İblisi tanımanın yolu şeytanı tanımaktan geçer. İblisi tanımadan önce, şeytanı Kuran ışığında tanımamız gerekmektedir. Şeytan sözcük anlamı olarak “Gerçeklerden uzak olan” demektir. Kavram olarak ise, gerçeğe ve akla aykırı hareket eden her türlü güç, kişi ve kurumun ortak karakteristik adıdır. Şeytanın ayırt edilecek özellikleri Kuran’da detaylı olarak şöyle anlatılır:
Şeytan, haramın yenmesini, haksız kazanç elde edilmesini emreden ve öneren kötülük hayasızlık ve Allah’a karşı bilmediğimiz şeyleri söylememizi emreden, bizi fakirlikle korkutan, kuruntulara düşüren, Allah’ın yarattıklarını değiştirmeyi emreden, bizleri kandırmak için sözler fısıldayan, vesvese verip, kışkırtan, kafa bulandıran, yaptığımız amellerimizle şımartan, azdıran, içki uyuşturucu ve kumarla aramıza düşmanlık ve kin sokmak isteyen, Allah’ı anmaktan ve ona kulluk etmekten bizi geri durdurmak isteyen kişiler ve güçlerdir. Kuran’ın şeytanla ilgili bize bildirdikleri bu tanımlamalara göre şeytan, yakınımızda yaşayan, gördüğümüz, bildiğimiz, birileri olabileceği gibi, göremediğimiz ama içimiz de hissettiğimiz bir şeyler de olabilir. Zaten Rabbimiz şeytanın, insanlar ve görünmez güçler, yani enerjiden yaratılanlar olduğunu bildiriyor. Şeytani özellikleri olan insanları “şeytan” olarak isimlendiren Kuran’dan bir örnek: “Bunlar iman etmiş olanlar yüz yüze geldiklerin de “iman ettik’ derler. Şeytanlarıyla baş başa kaldıklarındaysa  ‘Hiç kuşkunuz olmasın biz  sizinle beraberiz.Gerçek olan şu ki,biz onlarla  alay edip duran kişileriz’ derler” (Bakara ,14)
Bu ayette söz konusu edilen şeytanlar, münafıkların (ikiyüzlülerin) akıl hocaları olan insanlardır. Bir diğer örnek  de Ali İmran Suresi’nin  175.ayetinde geçen “şeytan” ifadesidir ki, klasik tefsirlerde bunun Nuaym ibn Mesut adında  bir inkarcı olduğunu okursunuz. “Şeytan, ancak kendi dostlarını korkutur. Eğer içtenlikle inanıyorsanız onlardan korkmayın, bana saygılı olun.”  İblis ise bir sonraki yazımızda.
KURANIN MUCİZELERİ
SU NASIL CANLANIYOR?
“Ve O sudan bir insan yarattı ve ona soy sop verdi. Rabbin  her şeye gücü yeter.” (Furkan, 54) “Her canlıyı sudan yarattık. Hala inanmayacaklar mı?” (Enbiya, 30) “Allah hareket eden bir canlıyı sudan yarattı.” (Nur, 45)
 
Furkan Suresi’nde insanların, Enbiya ve Nur Surelerinde ise tüm canlıların sudan yaratıldığı söylenmektedir. Su, biyolojik olarak yaşayan maddelerin temel unsurudur. İnsan hücrelerden oluşmuştur. Hücreleri incelediğimiz de % 60 ile % 80 arasında sudan oluştuğunu görürüz. Temel maddesi su olan hücre, canlı bir maddedir. Canlılığın temeli olan su olmadan canlılık mümkün değildir.
Suyu incelediğimiz de suyun iki hidrojen ve bir oksijen atomundan meydana geldiğini görürüz. Kimyasal olarak her özelliği mükemmel ayarlanmış olan su, tamamen cansız olan %99’u boşluk olan atomlardan oluşur. Nasıl oluyor da %99’u boşluk olan cansız atomlardan oluşan sudan yaratılan hayvanlar, insanlar canlanıyor? Bu noktada iyice düşünen, becerinin cansız atomlarda değil bu cansız atomları canlandıran Allahtan olduğunu anlar.
“O Allah’tır. Yaratandır, kusursuzca var edendir. En güzel isimler O’nundur. Göklerde ve yerde olanların hepsi O’nu yüceltir. O üstündür, bilgedir. (Haşr, 24)
BİYOĞRAFİ
İBN-İ SİNA
Sadece filozof arasında değil, genelde tüm İslam düşünürleri ve alimleri arasında bekli de hayatı hakkında en geniş bilgileri bulmak İbn-i Sina’ya nasip olmuştur. Çünkü o hayatın alışılmışın dışında bizzat kendi dilinden  kaleme aldırmıştır. Sadık öğrencilerinden  Cürcani’ye dikte ettirerek yazdırdığı ayrıntılı hayat hikayesini El Kıfti, İbn-i Usaybia, Beyhaki, İbn-i el İbr’nin  eserlerinde genişçe bulmak mümkündür. Mantık, fizik ve matematikte üstat olan İbni Sina, metafiziğe yönelir. Aristo’nun metafizik (Ma’bad et-Tabia) üzerine yazdığı kitabı kırk kez okuduğu halde bir türlü anlamadığını söyleyen İbni Sina bir gün çarşı da dolaşırken bir kitapçıdan Farabi’nin “Fi Ağrad Kitabu- Ma’bud et- Tabia” (Metafizik kitabının konusu hakkında) adlı kitabını tesadüfen alır. Farabi burada Aristo’nun metafizik hakkında görüşlerini şerh etmektedir. İbni Sina eve gidip kitabı heyecanla okumaya başlar. Anlayamadığı Aristo’nun metafizik görüşlerini Farabi’nin bu eser sayesin de çözer.
İbni Sina temelde İslam kültürünün olduğu Aristo/Eflatuncu bir sentez girişimi… İbn-i Sina’nın Farabiye nazaran Meşşai felsefeyi biraz daha  İslamileştirme çalıştığıdır…  En önemli özelliği tabip (doktor) ve “filozof” dur.