Toplum kendi çıkarları doğrultusunda kendi kurallarını işleyişe sunarsa ve kurbanlarını acımasızca seçerse, geçmiş olsun insanlığa. Alın teri mi, beden teri mi, hangisi çok kazandırıyorsa ona meylediyor insanoğlu. Ve çoğunlukla da başkasının emeğinden geçiniyor.
Bunun kediciği köpeciği olmuyor yani, kadın, erkeklerin elinde avucunda sıkışıp kalırsa, kendini teslim ederse, yani ayakları üstünde durmayıp kolayını seçerse, sonu da kaçınılmaz olur.
İnsanoğlunun doğasında var doyumsuzluk, her zaman daha fazlasına meyleder. Kendini geliştirmek, yetiştirmek adı altında sınıflandırdığı eğitim profilleri bile, gün gelir çekiliverir şan, şöhret ve arsızlığın önünden. Hedefe giden her yol mubahtır algısı ezer geçer kuralları kaideleri.
Anlamsızlaştırır donanımlı olmak kendini, çünkü yenilir insanoğlunun arsızlığına, azgınlığına. Alt üst olur dengeler, öncelikler, bir kere şaşmaya görsün insan!
Lüks tüketimi dünya üzerinde her geçen gün kendini katlayarak büyümekte ve insanların ona ulaşımının sınırları her türlü zorlanmakta ama her türlü. İletişimin bu kadar şeffaflaştığı bir yüzyılda kimin eli kimin bilmem neresinde ve kaç paraya satmış ruhunu seceresini tutuyor sistem.
 Alın teri emek yer değiştiriyor beden işçiliğiyle. Ya zorunlu, ya gönüllü, sonuç itibarıyla kadınlar kullanılıyor lüksün göz boyayan şehvetinde. Kolaycılık (!) çağın en üstün materyali.
Erkeklere göre kadınların zaafları daha arsız ve ne yazık ki kadınların kişilikleri zayıf erkeklerden. Lükse olan düşkünlükleri şaşırtıyor rotasından, özellikle de sınır tanımayan ve duruma meyilli kadınları. Çok eşlilik de lüksün bir başka kolu, her iki cinsinde zamanla tercih ettiği ve alelacele yaşama geçirdiği!
Duruşunu sabitleyebilenler ne yazık ki meyledenlerden az. “Her şeyin bir fiyatı var” algısı dünya üzerindeki kadın teslimiyetinin en gerçekçi ifadesidir. Bu gerçeği erkekler kurgulayarak kabul ettirerek yerleştirmişlerdir zihinlere. Kendine ait kadınından bile vazgeçebilen erkek zihniyeti, bir başkasının değerine  zaten kıymet vermez ki!!!
İstisnasız, kurunun yanında yanan yaşlar, ateşin içine çoktan atmış zihniyeti!
Dünyada fuhuş sektörü bütün illegal sızıntıların başında seyreder. Kadın kilit açıcı olur kirli işlerin kapısında, bunu erkek zihniyeti koyar uygulamaya. Yaş sınırının aklı zorlayan esnekliğinde her geçen gün kurbanlarını çoğaltır. Yani kadın her türlü yapılanmanın içinde mutlaka kullanılır. Ve kadınlar sayesinde lüksün ekonomisi güçlenir ve o gücü erkek zihniyeti amacından saptırarak kullanmaya başlar. İnsanoğlu çoğuna ulaştıkça tatminsizlik baş gösterir zihinde. İşte sapkınlık diye nitelendirilen yaşam alternatifleri bu yüzden çoğalır. Arayışı bitmez insanoğlunun, çeşitlendirmek doyumsuzluğun bir başka yüzüdür.
Tek eşlilik aslında yeryüzünde neredeyse sona ermek üzere! Erkekler ekonomik olarak güçlendikçe kadınlara olan düşkünlük ve beraberindeki doyumsuzluk korkunç bir çoğalmaya doğru seyrediyor. Sadece kadınlarla da sınırlı kalmıyor düşkünlük, dedim ya sınır tanımıyor erkekler bu konuda!
Kadınlar ise, çocuk yaşlarda başlayan ve özellikle gençlik dönemlerinde göz boyayan renkli hayatların, önce düşüncede bağımlısı oluyor, sonrada kendini ruhuyla bedeniyle teslim ediyor. Kendi beyin ve emek becerisiyle ayakta kalabilmek tüm bu algılara verilebilecek en büyük cevap aslında. Tercihler arasında her geçen gün alt seviyelere doğru inmekte bu seçenek. Zira bu konudaki güç çoktan yerleşkesini sağlamış teoride ve pratik de.
Bir çantaya, bir ayakkabıya, bir tatile kendini teslim eden o kadar çok genç var ki çoğunluğu kadın olan, bunun önüne geçilebilme olasılığı da artık ne yazık ki imkânsız.
Kadınlar kadar erkeklerde bu yaşam biçiminin heveslisi olmak adına günbegün çoğalmakta. İletişim ağları özentiye hizmet ediyor kendiliğinden. İşin kolayına kaçmak işlerine geliyor kısacası. Ve saygı artık kadınların o kaliteli etiketi değil, sıfatı ne olursa olsun.
Kullan ve deşiştir ve vazgeç kurbanları olarak ilişkiden ilişkiye sürüklenen kadınlar, lüksün, elde edildiğinde anlamsızlaşan gücünde, kişilikleri hastalıklı olarak yaşam sürüyorlar toplumun içinde.
(Adına pişmanlık denilse de daha çok çaresizlik adı altında tedaviden yoksun sürükleniyor kadın.)
Kendileri gibi renkli yaşamlara özenen yüzlercesine örnek teşkil ediyorlar ve bu bağlamda kurban topluyorlar. Meyledeni de günbegün çoğalıyor maalesef.
Düşünün dünya üzerinde kadınsız hangi eğlence ve görsel sektörde yol alıyor insanoğlu. Cinsel objeye dönüştürülen kadınlar ve elbette aynı seviyede olmasa da” rakamsal anlamda” erkekler neden satıyorlar bedenlerini. Çok mu önemli yaşam standardı diye listelenen lüks kavramları. Beyinlerde ki fukaralık, bedenlerdeki sınırsızlık, ahlak, namus gibi değer yargıları, sanmayın ki duruyor yerli yerinde.
Bir kadın bedeni üzerinden dönüyor bütün dünya, hangi sektörde olursa olsun, kadın, satılan, kullanılan ve acımasızca atılan bir materyale dönüştürüldü ne yazık ki.
Masada ikram edilen ve sonrasında bedeniyle hizmet ettirilen kadınların ne saygınlıkları var, ne de kıymetliler erkeklerin bakış açılarında. Elinde güç tutmaya çalışan ve erkeklerle aynı bakış açısıyla rekabet edenleri dile almıyorum bile çünkü onlarda hemcinslerini kurban ederek, yine aynı akla hizmet edenler.
Yineliyorum bir kez daha, kendi eşlerini bile vicdanları sızlamadan aldatabilen erkekler, güçleri oranında her kadına sahip olabileceklerinden emin olan erkekler, kadınların bu bakış açısını haklı çıkartan acizlikleriyle sözün bittiği yer oluyorlar. Hem çok eşli hem cinsel obje olmaya devam ediyorlar.
 Yıllardır ekranlarda boy gösteren bir sapkının, hocalık sıfatını zedeleyen bu şaklabanın, haddini çoktan aşan terbiyesizliğinde, dünyanın gözü önünde, kendini teşhir eden ve karşısında bir maymun gibi oynayan kadınların, şimdiye değin görmezden gelinmesinin altında yatan gerçek, işte yukarıdaki bakış açısının özeti. Devletlerin görmezden gelmeleri, kadının her şekilde her yerde kullanıldığının belgesidir. Açlık, şan şöhret gibi üstesinden gelinemeyen renkli hayatlar, bugüne değin çok kurban aldı, bundan sonrada almaya devam edecektir. Ve yetkililer her daim görmezden bilmezden geleceklerdir, ara sıra yapılan güç gösterileri sadece semboliktir.
Kadını kutsayamayan bir zihniyet, kadını kullanmaya onun üzerinden kazanmaya da devam edecektir. Sonra yine, hep olduğu gibi, kadını damgalayarak kendini temize çektiğini zannedecektir erkekler. Fahişe adı altında aşağıladığı kadını (anne) kutsiyeti de kurtaramayacaktır. Kendi pisliğini kadının üzerinde yıkamaya çalışan zihniyet hiç değişmedi değişmeyecek de. Kadın yeryüzünde onlar için sadece cinselliği temsil ediyor. Ve kadınlar bedenleriyle, erkeklerin beyinlerinden türeyen fikirlerle daha fazla kazandırıyor erkeklere.
Kazanılan maddi güç susturuyor bütün insani değerleri ve gömüyor zihnin en derinlerine. Bu sahiden de materyali para olan kazanç mıdır insanlar açısından peki?  Ya kaybedilenler, ya cennetin vaat edildiği kadınlar, onlar kimin cehenneminde yakıyorlar hayatlarını bedenlerini…