Başarı için gerekli olan; irade, zeka ve çok çalışmaktır. Başarıya ulaşmanın, zirveye tırmanmanın ana koşulları bunlar…Hayatımızın her alanında geçerlidir bu üçlü bileşen…Bu sihirli güçleri kullandığımızda gerek iş hayatımızda gerekse sosyal yaşamımızda her daim başarıyı yakalamış oluruz.

 Evet sevgili hocam, bu üçlüyü sende gördüğüm zaman tam sekiz yıl evveldi. Zaman geçtikçe, seni ve aileni tanıdıkça, vicdan, merhamet duygusu, alçak gönüllülük gibi insani değerlerin, gerek sende gerek sevgili eşinde görmek beni bir hayli heyecanlandırmıştı. Karşımda rahmetli Recep Yazıcıoğlu ile Adnan Kahvecinin ruhunu taşıyan birinin var olduğunu hissine kapılmış, bunun siz olduğunuza karar vermiştim  . Yanılmamıştım. Sevgili eşinizle birlikte yoksul öğrencileri ve hatta ailelerine kol kanat olup onları yalnız bırakmayışınınız beni çok etkilemişti. Organizasyonlar yapıp bu insanlara elinizi, gönlünüzü verdiniz. Onlara şefkat gösterdiniz, dualarını aldınız. Yokluğu, garipliğin ve mağdurluğun insana nasıl bir eziyet verdiğini en iyi bilenlerdiniz çünkü…Bu desteklerinizi kimse bilmez ,çünkü bilinsin istemezdiniz. ”Yapılan yardımlardan sağ kolun sol koldan haberi olmaması gerekir” hukukuna çok önem verdiniz ve öyle de yaptınız. Kızmayın bana bunları yazdığım için, bilen bilsin sizleri örnek alsın diye…Akan göz yaşlarını nasıl dindirdiğinizi anlayan anlasın diye…Affet beni ama yazacağım. Yazacağım ki, gözü menfaat ve para puldan başka bir şey görmeyen, “vicdan duygusundan” uzak insancıkların hala “ben ille de ben duyguları” ile kendilerini bir yerlerde görmek isteyenlere “inat” diye…

Şehrimin “Karaelması” olan üniversitemiz BEÜ’ye yaptığın hizmetler ile Zonguldaklının ekonomik, sosyal ve kültürel alanındaki gelişmelerine olan katkılarını tam olarak anlatsam, sığdıramam sayfalara…En son şehrime kazandırdığın “Tekno-Park” ile üniversite-sanayi işbirliğini güçlendirip ,teknolojiyi sanayi kuruluşları buluşturup, ekonomik alanda canlanmasına sebep olacaksınız. Kaliteye önem verip çevre illere de hizmet veren Merkez Laboratuvarı da sen kazandırdın ilime. Tıp fakültesi hastanesini en gelişmiş cihazlarla donatıp, hastalık teşhislerini kolaylaştırdın. Kurdurduğunuz “Kanser Araştırma Merkezi” ile zor durumdaki hastalara şifa oldunuz. ”Organ naklini” önemseyerek bu konuda dünya çapındaki ilim adamlarını buralara getirtip konferanslar verdirip bu konudaki çalışmalara yön verdiniz. Tıp alanındaki öğretim görevlilerinin, öğrencilerinin ufkunu aştınız. Daha da ileri gidip ilk organ naklini gerçekleştirdiniz.

Hizmetlerini saysam korkarım yarısını bile anlatamam. BEÜ’ni dolayısıyla Zonguldak’ımı çeşitli dünya ülkelerin öğrencileri ile renklendirdiniz. Sayıları bini aşan; Rus,Sırp,Bangladeş,Bosna,Zambia,Mısır,Gine,Makedon,Fas,Cezayir,Moğolistan,Çin ve Endonezya gibi ülkelerden öğrenciler akın, akın üniversitemizde okumaya geldiler. TÖMER’i kurdurarak bu yabancı öğrencilerimizin en iyi şekilde “Türkçeyi” öğrenmesine vesile oldunuz. Buradaki başarılı öğretim görevlileri, “En iyi Türkçe Öğretmede” ,Türkiye Üniversiteleri arasında birincilikler, ikincilikler ve üçüncülükler alarak üniversitemizin, şehrimizin gururu oldular.

Üniversitemizin bölüm sayılarını, ilçelerimiz dahil yüzde yüz artırmakla kalmayıp kaliteye de çok önem verdiniz. Öğretim elemanlarının sizin dönemizde yaptığı akademik çalışmalar ve de araştırmalar Türkiye ortalamasının üstüne çıkmıştır. Öğretim görevlilerine Zonguldak’ın tarihi, çalışma hayatı, ekonomisi, kültürü ve gelişimi ile ilgili araştırmaların kitap halinde getirtip bizlere sunması da ayrı bir güzellikti. Böylece, üniversite-şehir bütünleşmesi ilk defa sizin döneminizde gerçekleşti. İlk defa Türk Eğitim Sistemi, kalite ve mesleki eğitimdeki yapılması gerekenler, üniversite eğitim-öğretimdeki sorunları ile çözümleri gibi bir çok konudaki görüşleriniz “ulusal basında” sıkça yer aldı. Yalnız biz değil tüm Türkiye faydalandı. Gurur duyduk, alkışladık hepimiz.

24 saat açık ve orada  ücretsiz çorbalarını içtiği, Farabi ve İbn-i Sina kütüphaneleri ile öğretim elemanlarımız ,öğrencilerimiz bilgilerini artırıp, yaptıkları araştırmalarda ışık olmaları hem sizi hem de bizleri sevindiriyor. Buraların tüm Zonguldaklıların emrine sunulması da ayrı güzellik tabi ki… “Okumak” ancak bu kadar zevkli olur demek geliyor içimden.

Güzel yürekli kardeşim, sevgili hocam, o kadar çok hizmetiniz var ki, ne desem eksik olur biliyorum. Yalnız üniversitemize değil bu hizmetler, tüm Zonguldak’ta da olması  bizleri mutlu ediyor. Üniversitemizi, üç yıldır “yeşili ve çevresi ile” kampüsleri Türkiye birincisi, modern yüzme havuzu, akıllı yeni bölüm binaları, konferans ve her türlü sosyal etkinliğin yapıldığı salonları ile en çok tercih edilen okul yaptınız. Öğrenci sayımızı 41500’e çıkarttınız. BEÜ’nin Zonguldak ekonomisine katkısını ortalama 3 milyar TL’ye yükselttiniz. Ve daha neler,neler… Bunları yok saymak vicdansızlık olmaz mı? Merak etme sevgili kardeşim, biz Zonguldaklılar asla nankör olmadık. Vefayı da sevmeyi de iyi biliriz. Ama bir eksiğimiz var ki, değer bilmeyi ve teşekkürü hep geciktiririz…Ama mutlaka biliriz…Bunu sakın unutma yüreği güzel insan…

Şimdi ,yalnız Zonguldak’ımın değil, tüm Türkiye’nin hizmetine gidiyorsun. Ayrılığımız yalnızca yol uzaklığı bunu böyle bil! Gönül ve manevi birliğimiz her zaman devam edecek…ÖSYM Başkanı olmak “ateşten gömlek giymek” gibidir. Ama senin iraden, dürüstlüğün, zekan ve çalışkanlığın ve tabi ki bizlerin duası bu büyük görevi başarmada en büyük silahın olacak. Bunların sende var olduğunu bildiğimiz için,  inancımız sonsuzdur. Ayrıca, herkeste olmayan bu gücün sende var oluşu, gelecekte daha önemli görevlerin seni beklediğinin de işaretidir…Bunu hiç unutma!

Ailenin desteği , çalışma ekibinin ahengi, başarılı olmanın bir diğer unsuru olduğunu çok iyi bilenlerdenim. BEÜ’de bunu gözlemledim. Ekibinin sana ayak uydurmadaki çabası ve sadakati, senin de onlara her sıkıntıda kalkan olman takdir edilecek bir durumdu. Şimdi buruk bir ayrılık yaşayan ekibinde umut ve sevinç doruk noktada. Biliyorlar ki, onlara bu gücünle hala kalkan olmaya devam edeceksin. Sen de bil ki, gözün arkanda olmayacak, koyduğun çıtayı daha da yukarı çıkaracaklar…Onların ayaklarının altında ise  nifakçılar, vicdansızlar ve sünepeler hep olacak...Ama başlarını ebedi kaldıramayacaklardır!

 “Benim duaya ihtiyacım var” diyorsun ya, bil ki başta ailem ve tüm Zonguldaklılar seni hiçbir zaman duadan mahrum etmeyecektir! Çünkü, sen üniversitemi ve Zonguldak’ımı hizmetten mahrum bırakmadın…Vefa bilen her farklı siyasi görüşten kişilerin, bu güzel hizmetlerini takdir etmiş ve seni her platformda alkışlamışlardır. Bu sevgiyi hak eden kaç kişi olmuştur şehrimde hiç düşündün mü? Ben düşünüyorum da….

Ne desem ,ne söylesem ki? Ayrılık işte bu…Ölümün yarısı gibi…” Çok doğru sözmüş… Ama, aramızdaki ayrılık kilometre uzaklığı ,gönül ayrılığı değil.

Vefa bilen Zonguldaklılar ve ailem adına sesleniyorum: ”Güle, güle yüreği güzel kardeşim. Yolun açık, Allah yardımcın olsun! Seni hiçbir zaman unutmayacağız!”