ÇAYCUMA NOTLARI-1
 YAKA CUMASI

     Balat dağı eteklerinde durup Yaka köyü altlarından baktığımızda; Filyos Çayı’na doğru sağınızda “Topbaşı tepesi”, solunuzda “Aktaş tepesi” bu dar vadiyi iki taraftan sınırlar. Sağ-sol ayrımını Vadinin başından akmağa başlayan Temizlik Deresi’ne göre yapıyoruz. Hemen sağ önümüzde “Sıracevizler” vardır. Sol ilerinizde ise Veliköyü altında “Su değirmeni” bulunmakta idi, o nedenle bu kısım “Değirmen yanı” (Deymen yanı) diye adlandırılmıştı.
Sıra Cevizler, son yıllara kadar Hıdırellez günlerinin simgesi gibiydi. Yanyana dikilmiş 8-10 ceviz ağacını kim ne için dikmiş olabilir, bilinmiyor. İkinci Hıdırellez gününde kızlar için o ağaçlarda kurulan salıncaklarda sallanmak, Hıdırellez’in farzı sayılırdı. Sonraki yıllarda bölgenin imara açıldığını ve cevizlerin kesildiğini üzüntüyle öğrenmiştim.
YAKA CUMASI
Şöyle eski zamanlara 1800’lü yılların başlarına doğru gidince eldeki bilgilere göre Çaycuma’nın şu düzlükte filizlendiğini anımsıyoruz. Yaka köyü, Veli köyü ve diğer (Kalafatlı, Güdüllü, Kadıoğlu) köylerden gelip Sıracevizler altında toplanan ahali burada “alış-veriş ortamı/Pazar” kuruyorlar. Bir süre sonra da bir mescit oluşturup Cuma namazlarını birlikte kılmağa başlıyorlar.Pazar yeri de hem alış-veriş hem Cuma namazı nedeniyle “Yaka Cuması” diye adlandırılıyor.
 Erenköy’den Rumbeyler’den Haliloğlu Hacı Ali Bey 1819 tarihinde Bolu Sancak Beyliği’ne başvurarak “Cami Hatıplığı’nın kendi ailesine verilmesi şartıyla” şimdiki çarşı içinde “Eski Cami”(50.Yıl Camisi) diye adlandırılan camiyi yaptırıyor. Köylüler bu kez Cuma ve vakit namazları ile alış-veriş işleri için bu cami ve çevresine gelmeğe başlıyor. Çaycuma kentinin ilk adımları böyece atılıyor.
ÜÇ SORUNUN YANITI?
Çaycuma ile bilgilerimiz çok sınırlı olduğu için sorular kimi zaman yanıtsız kalabiliyor. Sıracevizler mıntıkası ile Rumbeyoğlu Hacı Ali Bey’in yaptırdığı cami arası ortalama bin, binbeşyüz metre kadardır.
Burada kafamıza takılan üç soru var: 1-Hacı Ali Bey camiyi neden Sıracevizler mıntıkasında değil de şimdiki yerinde yaptırmış olabilir? 2- Hacı Ali Bey camiyi “çarşı” dediğimiz yerde yaptırdığına göre yakın çevrede başka bina-lar var mıydı? 3-En eski Tapu kayıtları hangi yıl, kişi veya aile adına yazılmıştır, arazi alış-verişleri kimler arasında olmuştur?
BİLDİĞİMİZ O YAZILI TARİHTİR
Eski Cami’nin yapılışı ile ilgili olarak 1967 yılındaki Üniversite Bitirme Tezi çalışmaları sırasında cami görevlisi Tevfik Hoca ile yaptığımız görüşme notlarından:
TEVFİK BAHADIR (Tevfik Hoca- Eski cami müezzini):
-Eski Cami üzerinde gördüğümüz bir tarih var. Bu tarih caminin yapılış tarihi mi, tamirat tarihi midir? Sorumuz üzerine:
-Ben yıllardır bu camideyim. Bildiğimiz o yazılı tarihtir. Ancak yapılış tarihi mi, tamirat tarihi mi orasını bilemeyeceğim. Sen bunu bir de Salih Hoca’dan(Akalın- o zaman Müftü-Yeni Cami imamı) sor bakalım. (Bu konuyu Salih Hoca’ya da sorduk. Ancak, net bir bilgi elde edemedik)
Not: Eski Cami kapısının yanındaki bir mermer plaka üzerinde “Camiyi Rumbeyoğlu Hacı Ali Bey’in hayır ve sevabına (tarihçi Mehmet Köktürk’ün sonradan okumasıyle) H.1235, M.1819 tarihinde yaptırdığı” yazıyor idi.(Çaycuma-1967)
TAPU KAYITLARI NE DİYOR?
Şimdi 1967 yılında yaptığımız derleme çalışmaları sırasında konu ile ilgili olarak yaptığımız görüşmelerden üç tanesinin ilgili bölümlerini hatırlıyalım.
MAHMUT KÖKTÜRK (1967’li yıllarda Beyler’in en yaşlı kişisi): Bizim ahfadımız Bolu taraflarından gelip buraya yerleşmiş. Çaycuma’ya ilk yerleşenler bizim Rumbeyoğulları’dır. Oturduğumuz yere “Beyler mahallesi” yahut da “Beyler köyü” deniyor. Irmak  yanından Nadır deresi çevresine doğru birçok tarlalar, araziler bu Köktürkler üzerine kayıtlı. Bizim bildiğimiz budur. (Çaycuma-1967)
İHSAN BİLGİN: 175 sene önce Sıracevizler mevkiindeki “meçit” (halk arasında meçüt) adı verilen bir yerde civar köylüler bir Pazar yeri kuruyorlar. Civardan gelen köylüler burada alış-veriş ediyorlar. Bir süre sonra burada bir mescit yaptırma derdi ortaya çıkıyor. Kayabaşı köyünden Rumbeyoğlu Hacı Ali Bey, Eski Cami’yi yaptırıyor. Bunun üzerine Pazar yeri de cami çevresine taşınıyor. Nüfus kayıtlarına göre, H. 1256 (M-1840) doğumlu ve İhsan Bilgin’in dedesinin babası olan İmamlar kariyesinden Raşit Ağa ile İmamoğlu Hüseyin, Rumlar’a şehir merkezinde yer (arazi) satarlar. Tapu kayıtlarındaki arazi satışlarından bu anlaşılıyor, diyor.(İhsan Bilgin bir ara dava takipciliği de yapmıştı.)(Çaycuma-1967)
MUSTAFA ZEREN: Çaycuma’nın kuruluş tarihinin 180 yıl öncesine rastladığı tahmin ediliyor. Yakademirciler ve Veli köyü köylülerinin Rumbeyoğlu Hacı Ali Bey tarafından yaptırılan bir cami etrafında Cuma namazını kılmak için toplandığı, böylece kurulduğu söylenir. Bölgeye Safranbolu Gıran köyden Rumlar sanatkar olarak gelip yerleşmeye başlarlar. Rumlar Safranbolu şivesi ile konuşurlar. Belli başlı Rum ailelerinden Yordan Çorbacı, inşaatçıdır. Çarşı içinde han, hamam, eski Postahane, İşbankası eski binası ve zücaciye Ahmet Arslan sırasındaki tüm dükkan ve evleri yapıp satan kişi olarak biliniyor. (Çaycuma-1967)
İLK YERLEŞENLER KÖKTÜRKLER Mİ?
Mustafa Zeren ve İhsan Bilgin’in verdiği tahmini tarihler, Derleme yaptığımız 1967 yılına göre ortalama 1800’lü yılların başlarını veya buna çok yakın tarihleri işaret ediyor. Bu tarih bizi Sıracevizler’de kurulan Pazar yeri (Yaka Cuması) konusuna da yakın tutuyor. Rumbeyoğlu Halil oğlu Hacı Ali Bey Eski Cami’yi 1819 yılında yaptırdığına göre ilk yerleşimlerin bu şekilde başladığı düşünülebilir..
Ancak Mahmut Köktürk’ün“Çaycuma’ya ilk yerleşenler bizim Rumbeyoğullarıdır” cümlesi de büyük önem taşıyor. Mahmut Amca bir tarih verememesine  karşın “Nadır deresi çevresine doğru birçok tarlalar, araziler bu Köktürkler üzerine kayıtlı.” cümlesi de yerleşim/iskan konusunda bir fikir veriyor.
ÇAYCUMALI RUMLAR
Çaycuma, Türkler gibi yaşayan, Türkçe konuşan gerçek Hristiyan Rumlar’a da evsahipliği yapar. Bu Rumlar 60 yılı aşkın birlikte yaşadıkları Çaycuma-lılar’dan ayrılarak 1924’de uygulamaya giren “Mübadele” ile Yunanistan’a gitmek zorunda kalırlar. Ancak 1924’deki mübadeleye kadar Çaycuma’da yaşayan bu Rumlar’ın, Çaycuma’da yerleşik durumdaki müslüman Rumbeyoğulları ile hiçbir ilgileri, bağları yoktur. Asla karıştırılmamalıdır.
Çaycumalı Rumlar’ın hikayesi, Safranbolu’da meydana gelen büyük bir yangınla başlar. “28.Ağustos.1861 yılında çıkan ikinci yangın çok büyüktür; Kıranköy’deki 200 ev ile birlikte kilise tamamen yanar. Yangından sadece 74 ev kurtulmuş, 40 aile ise evsiz barksız kalmıştır. İşte bu 40 aile göç ederek Çarşamba’ya yerleşirler ve bu günkü Çaycuma’yı kurarlar..” (Ünsal Tunçözgür-Dünü ve Bugünü ile Safranbolu, shf:55-2002-Safranbolu)
Safranbolu’da 1861 tarihindeki bu korkunç yangında meydana gelen büyük telefiyattan sonra evsiz kalan 40 aile göç ederek Çarşamba’ya gelirler, ancak buradaki “Bu günkü Çaycuma’yı kurarlar” ifadesi insanı düşündürüyor. Bu 40 aile devletin bilgisi altında Çarşamba/Çaycuma’ya iskan edilmiş olmalıdır. (H.Kalyoncu-Halkın Sesi Gazetesi:9.10.2017)
SÜLEYMAN SUNAR (Terzi Şeref Sunar’ın babası):
Biz Çormanlı köyünden gelip buraya yerleşmişiz. Biz sanat manat bilmezdik. Bu terzilik işini biz Rumlar’dan öğrendik. Herkes de yaptığı işi, Rumlar’dan öğrendi. Biz rençber adamdık. Tarla tapan işleri yapardık. Böyle şeyleri bilmezdik. Kasap, terzi, berber vbgibi meslekleri biz hep Rumlar’dan öğrendik. (Çaycuma-1967)
Müstakîl Bolu Lîvâsı Sâlnâmesi-1915-ÇAYCUMA NAHİYYESİ: Çaycuma, Bolu dâhilindeki nevâhinin (bucakların) hemen en muntazamı (düzenlisi), en büyüğüdür. Otuz bir köyü, Onbirbin altıyüzü (11.600) İslâm olmak üzere ve üç yüz yetmişi (370) Rûm ve otuz dördü (34) Ermenî bulunmak üzere onikibindört (12.004) nüfûsu câmî'dir, toplam nüfusu vardır. 
(Nihat Alp- Yüzyıl Boyunca Devrek: Devrek Gazetesi, Sayı 21, Tefrika No:8, 5.7.1962)-(H.Kalyoncu-Çaycuma Ağzı’ndan Derlemeler Tezi-1967-68)