Son günlerde AKP ile MHP'nin ''Yerli ve milli bir cephe kurduk'' demeleri bana Demokrat Partinin son zamanlarında kurdurduğu Vatan Cephesini hatırlattı. Çünkü kuruluş felsefesi ve amacı itibarıyla aralarında bayağı bir benzerlik var. Tarih tekerrür mü ediyor, ne?
   Eskiler iyi hatırlayacaktır: Demokrat Parti (DP) Hükumetinin son zamanlarına doğru; ülkedeki huzursuzluklardan ve ekonomik sıkıntılardan bunalan Başbakan Adnan Menderes, giderek güçlenen muhalefete karşı kendi yandaşlarını konsolide etmek amacıyla, 12 Ekim 1958 tarihinde, Vatan Cephesini kurdurdu. Bu cepheye muhalefet karşıtlarını ve DP yandaşlarını katılmaya çağırdı. Vatan Cephesi kurucularının ve bu cepheye katılanların adları her gün devlet radyosundan okunmaya başlandı.
   İsimlerinin radyodan okunması hoşlarına giden ve iktidardan yana görünmek isteyen vatandaşların bitmez tükenmez isim listesi bıkkınlık verdiği gibi ülkedeki siyasal gerilimi de artırdı. Hatta İstanbul'da bazı vatandaşlar ''Ajans Haberlerini Dinlememe Derneği'' bile kurdu.
   Bununla yetinmeyen Menderes Hükumeti, ayrıca TBMM'de ''Tahkikat Komisyonu'' kurarak yasama ve yargıyı da kendi elinde toplamaya  başladı.
   Tüm bunların sonunda; siyasal gerilim iyice arttı ve 27 Mayıs 1960 darbesi ile de balon patladı!
   Şimdi yine benzer bir durum yaşıyoruz.
   AKP'ye ve zamanın başbakanı Erdoğan'a ağza alınmadık hakaretler eden ve korkunç ithamlarda bulunan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli; bir sabah uyanarak hidayete erdi ve kraldan çok kralcı olmaya başladı. AKP iktidarının bir numaralı savunucusu ve Erdoğan'ın da fedaisi haline geldi. Herkes bu müthiş değişimin sebebini merak etmeye başladı ise de henüz kimse gerçek nedeni öğrenemedi. Herhalde bu işin gerçek nedenini ileride tarih yazacaktır.
   Zahiri nedene gelince; Bahçeli, 'Devletin bekası için'' diyor. Ama bu hiç inandırıcı değil. Çünkü inandırıcı olması için diğer muhalefet partilerinin Türkiye'nin parçalanmasını istiyor olmaları lazım. Hadi HDP'yi bir tarafa bırakalım; CHP'nin ve İyi Parti'nin böyle bir şey düşüneceğine aklı başında hiç kimseyi inandıramazsınız. 
   Bu nedenle, yerli ve milli cephe kurduk demek abesle iştigaldir. Hem bu olay AKP ile MHP'nin ittifakı değil doğrudan doğruya MHP'nin AKP'ye iltihakıdır. Kimse kimseyi kandırmasın. Burada ''ittifak'' ifadesi MHP seçmeninin tepkisini çekmemek ve iltihaka alıştırmak için kullanılmıştır. Zaten ilk seçimde her şey ortaya çıkacaktır. 
   Bunun bir ''ittifak'' değil, ''iltihak'' olduğuna hala inanmayanlara aşağıdaki fıkrayı ithaf ediyorum.
   Adamın birisi karısının kendisini aldattığından şüphe ediyor; ama bir türlü emin olamıyormuş. Bir gün karısını takip etmesi için bir dedektif tutmuş. Dedektif iki gün sonra gelip raporunu vermiş. Aralarında şu diyalog geçmiş:
   ''Karımı takip edebildin mi?'' ''Evet ettim.''  ''Peki sonuç?''  ''Karınız bir pastanede bir adamla buluştu.''  ''Sonra?'' ''Beraber bir otele gittiler. Bende takip ettim.'' ''Ee sonra?''  ''Bir odaya çıktılar. Bende anahtar deliğinden gözetlemeye başladım'' ''Peki ne yaptılar?''  ''Soyundular ve ışığı söndürdüler.'' ''Sonra?'' ''Valla karanlıkta sonrasını göremedim!''  ''Tüh, gördün mü bak! Yine şüphede kaldım!''
    Sayın okuyucular, hiç şüphede kalmayın; bu bir iltihaktır! Ha, dikkat ettiyseniz bu cepheye katılacağı ifade edilen BBP'sini dikkate almadım. İngilizcede sevdiğim ve Türkçede tam karşılığı olmadığı için zaman zaman kullandığım ''negligible'' diye bir kelime vardır. ''Neglicibıl'' diye okunur ve ''önemsemeye değmez, hesaplamalarda dikkate alınmayabilir'' anlamına gelir. Aldığı oya bakıldığında, bana göre bu parti  neglicibıldır! Bu yüzden bahse değer bulmadım. Ama aşağıdaki fıkrada siz ona bir yer bulabilirsiniz.
   Aslan, kurt ve tilki beraber avlanmaya çıkmışlar. Derken, bir tavşan avlamışlar. Aslan Kurda, ''Şunu paylaş bakayım'' demiş. Kurt'da Aslana yağ çekecek ya! ''Efendim, kulakları Tilki kardeşin. Ayakları benim. Gövdesi de sizin. Afiyet olsun!'' demiş. Fakat o da ne? Kurt Aslandan bir aferin beklerken; Aslan ''Böyle paylaşım mı olur lan!'' diyerekten bir pençe darbesi ile Kurdu on metre öteye fırlatmış. Zavallı Kurt kan revan içinde can çekişmeye başlamış.
   Aslan bu sefer olayı dehşet içinde seyreden Tilkiye dönmüş ve; ''Hadi sen paylaş bakalım!'' demiş. Korkudan titreyen Tilki, ''Efendim, tavşanın kulakları sabah kahvaltınız; ayakları öğle yemeğiniz; gövdesi de akşam yemeğiniz. Afiyet olsun'' deyince; bu paylaşım çok hoşuna giden Aslan, Tilkiye, ''Aferin lan! Bu adaletli paylaşımı nereden öğrendin?'' demiş. Zavallı Tilki ileride yatan Kurdu göstererek, ''Ondan öğrendim efendim!'' demiş.
   Kıssadan hisse: Demek ki neymiş? Aslanla ittifak yapan kurt bunun sonuçlarını hesap edecek! Hem tabiat kanunudur; büyük balık küçük balığı yutar! Bunun aksini gören var mı?
   Hem bu arada İsmet İnönü'nün meşhur ''Büyük devletlerle ilişki kurmak, ayı ile yatağa girmeye benzer!'' sözünü de hatırlatmak isterim. Burada ''büyük devlet'' yerine ''büyük parti'' koyduğumuzda neden bu hatırlatmayı yaptığım daha iyi anlaşılır.
   Peki, AKP ve MHP'nin bu cepheyi kurmasının gerçek amacı nedir? Burada biraz bilimsel analizler yapmamız gerekecek. 
   Siz hiç ''R-kompleks'' diye bir şey duydunuz mu? Duymayanlar varsa İnternet'ten araştırabilir. 
   Ama ben kısaca anlatayım: R-kompleks ''sürüngen beyin bölgesi'' demektir. Her beyinde bulunur. R-kompleksini yönetmek demek, kitlelerin beynindeki ''ilkel içgüdüleri aktive ederek, mantıklı düşünmesini baskılamak'' demektir. 
   Sosyal psikoloji araştırmalarına göre, bir insanın beynini R-kompleks seviyesine indirgemenin en iyi yollarından biri onu bir gruba dahil etmektir. İnsanları ''biz ve onlar'' diye ikiye ayırmaktır. 
   İkinci bir yol ise kitleleri '' korku kültüründe'' yönetmektir. Buna göre, ''dış düşmanlar'' gösterip korkuya dayalı politik propaganda yapılarak da kitleler R-kompleks seviyesine indirilebilirler. Yani; düşman göster.. dayanışma duygusunu kışkırt.. düşündürme!..
   Bu metodu en iyi kullanan liderin Hitler olduğunu; ve IQ'su yüksek ve mühendis kafalı Almanları bile nasıl ikna ettiğini hatırlatmak isterim.
   Şimdi bu bilimsel bilginin ışığında konumuza tekrar dönelim. Yani bu cephenin kurulmasının gerçek amacına..
   2019 yılında yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçiminde % 50+1'i yakalamak telaşında olan AKP ile; İyi Parti'nin kurulması ile % 10 seçim barajına takılma korkusuna kapılan MHP'nin birbirine sarılma olayıdır bu sözde ittifak. Tıpkı korkan iki insanın birbirine sarılması gibi!
   Bunun için de, kitlelerin R-kompleksi ile oynamaktadırlar. Yani, düşman göster.. dayanışma duygusunu kışkırt.. ve düşündürme!. 
   Ama bu sistem bu güne kadar uygulayanlara hiç hayır getirmemiştir. Örneğin, Hitler ve Menderes gibi..
   O yüzden ateşle oynamamakta fayda vardır, diyorum!