İBADETİ HURİLER İÇİN YAPANLAR
 
   Yahu şu din iman konularına girmeyeyim diyorum ama bazen şeytan dürtüyor. Bakın şimdi yine dürttü!
   Evvelki akşam bizim Yüksek Maden Mühendisleri Derneğinin lokalinde arkadaşlarla sohbet ederken, Maden Tetkik  Arama Enstitüsünde (MTA) çalışan,  meslektaşım Sebati Yürek başından geçen bir anekdotu anlattı. İlginç bulduğum için sizlerle de paylaşmak istedim. Anlattığı olayı aynen aktarıyorum.
   Elbistan'da kamp şefliği yaptığım sırada, Diyarbakırlı bir sondaj ustamız vardı. Usta iznini kullanmak için gittiği memleketi Diyarbakır'dan döndükten sonra çok dalgınlaşmıştı. Sürekli hata yapıyordu. Bir gün yanına giderek bu dalgınlığının sebebini sordum.''Sorma Şefim, derdim büyük!'' dedi.''Hele anlat, belki yardımcı olurum.'' deyince, anlatmaya başladı:''Şefim, memlekete varınca, bana 'seni Şıh çağırıyor' dediler. Şıhın yanına varınca Şıh bana; 'Sen namazında niyazında iyi bir Müslümansın. O yüzden sana mükafat vereceğim. Mükafat olarak da cennete gidince sana 51 huri vereceğim. Eğer bu hurileri kabul etmezsen bana kalırlar. Bir daha geri alamazsın. İyi düşün.' dedi. Ben de 'Ben karımı seviyorum. Ondan başkasıyla olmak istemiyorum. Bu yüzden hurileri kabul etmiyorum.' dedim. O da bana 'Sen bilirsin!' diye söyledi.
   Eve gidince, karım bana 'Şıh seni niye çağırmış?' diye sordu. Ben de Şıh ile aramızda geçen konuşmayı anlattım. Bunun üzerine karım aşırı tepki gösterdi. 'Bu dünyada yıllardır senin kahrını çekiyorum. Bir de öteki dünyada çekemem. Ben seni kabul etmiyorum!' diye beni azarladı.
   Karımı ikna edemeyince tekrar Şıha gittim. Hurileri kabul ettiğimi söyledim. Ama Şıh bana, 'Ben sana demiştim geriye dönüş yok diye..O iş bitti, git güle güle..' diye beni geri gönderdi. Görüyorsunuz Şefim, ortada kaldım. Ben şimdi ne yapacağım?''
   Arkadaşımın bu hikayeyi anlatmasından bir gün sonra, bir de arkadaşlar bana WhatsApp'tan Cüppeli Ahmet Hocanın bir videosunu göndermezler mi!
   Videoyu seyrederken Hocanın söylediklerini aynen not aldım. İşte o notlar: ''En çok salavat getiren cennette en çok huriye sahip olur! Beleş iş yok! Yatana saman yok! Salavata devam, huriler bol! Resulallah öyle buyurdu. Şimdi kadınlar bunu duymasın. Zaten ahirette onların sinirleri, kıskançlık damarları alınacak. Yoksa cennette de başımıza bela olurlar, uğraşamayız. Cennet sıkıntı yeri değil!''
   Şimdi yukarıdaki iki anekdot üst üste gelince bizim de huriler üzerine bir risale kaleme almamız farz oldu!
   Fakat önce, ilahiyat Prof. Dr. Güner Akça'nın ''Kuranda var olduğu zannedilen yoklar'' listesine bakalım. Ben önce Cüppelinin bahsettiği ''salavat''a baktım; Kuranda yokmuş! Profesör 90 tane daha ''yok'' saymış ama burada hepsini yazamayacağım. Sizin için üç beş tanesini yazayım: Kabir azabı yok.. Miraç yok.. Kadercilik yok.. Hac'da şeytan taşlamak yok.. Sünnet olmak yok.. Kandiller yok, sadece Kadir Gecesi özel.. Teravih namazı yok..
   Güner Hoca böyle söylüyor.. Kimse bana bir şey demesin, ben Hocanın yalancısıyım!
   Tabii ki hurileri de araştırdım. Huri var! Ama bizim bildiğimiz gibi değil!  Yani cennette erkeklere bolca verilecek cariyeler değil! Bir kere Arapça'da ''huri'' kelimesi erkek veya dişi bir kelime değildir. Yani ille de dişi kastedilmiyor. Bu kelime değişik anlamlara geliyor. Örneğin; ''Ceylan gözlü, yani gözünün tamamı siyah olan'' demektir ki böylesi insanlarda yoktur. Veya ''Gözünün beyazı bembeyaz, tertemiz, güzel'' anlamlarına geliyor.
   Bazı tefsirciler ise huriyi ''İri gözlerinde beyazı saf, siyahı koyu gümüş berraklığında beyaz tenli kızlar'' olarak tanıtmaktadırlar. Ama Kuran'a göre bu objektif bir değerlendirme değildir.
   Ayrıca, Kuran'da hurilerle cinselliğin olacağına dair bir beyan yoktur. Hatta cennette cinselliğin olup olmayacağı, ya da nasıl olacağı, veya hurilerin cinsel bir ödül olduğuna dair açık bir ifade de yoktur.
   Kuran'da sadece,''Cennette müminlere iyi huylu güzel eşler verilecek'' denilmektedir. 32.nci süre olan es-SECDE süresinin 17.nci ayetinde ise; müminler için hazırlanan ahiret mutluluğunun dünyada hiç kimse tarafından bilinemeyeceği ifade edilmiş olup, Hz. Peygamber de bu mutluluğun dünyada görülüp işitilmeyen ve tasavvur dahi edilemeyen türden olduğunu söylemiştir.
   Bu durumda, şimdi benim aklıma şöyle bir soru geliyor: Kuran ve Peygamber cennette insanların bilemeyeceği, hatta tasavvur dahi edemeyeceği türden bir mutluluktan bahsederken; Cübbeli gibi, veya onun türünden sözde din adamlarının, sanki cennete gidip görmüşler gibi cenneti ve hurileri ayrıntıları ile anlatarak insanları yanıltmaları dini istismar etmek değil de nedir?
   Zaten gördüğünüz gibi Kuran'da ''cennette huriler verilecektir'' diye de bir ifade yok. Sadece ''iyi huylu güzel eşler verilecektir'' deniliyor. Burada iki noktaya dikkatinizi çekmek istiyorum. Birincisi, eşler verilecektir derken kadın-erkek ayrımcılığı yapılmıyor. Yani kadınlara da iyi huylu güzel eşler verilebilir anlamı çıkıyor. İkinci nokta ise, ''eşler'' kelimesi aslında çoğul anlamda kullanılmıyor. Bunu şöyle bir benzetmeyle daha iyi açıklayabiliriz: Bir öğretmen okulda çocuklara,''Çocuklar şimdi karnelerinizi dağıtacağım.'' diyorsa; buradaki ''karneleriniz'' kelimesi her çocuğa birden fazla karne verilecek anlamına gelmez! Yani aynı mantıkla, bizim anlayacağımız; cennette herkese birer eş verileceği şeklinde olmalıdır.
   Tüm bu gerçeklere rağmen, uydurma hadisler ve tefsirler-ki genelde erkekler tarafından yapılmaktadır- insanları yanıltmaktadır. Bunları üretenlerin büyük bir çoğunluğu ise Araplardır. Bizimkiler de Arapları mübarek insan sandığından uydurma hadislere  inanmakta ve tefsirlerinde onlardan etkilenmektedirler.
   Bilindiği gibi Araplar bu cinsellik işlerine çok düşkündür. Hani derler ya; dervişin fikri neyse zikri de odur!
   Ayı demiş ki ''Bu yıl bal çok olacak!'' ''Nereden biliyorsun?'' diye sorulduğunda da, ''Gönlüm öyle istiyor!'' demiş. Arapın  da gönlü öyle olmasını istiyor ki cenneti kafasına göre yorumlamış!
   Bir de fıkra anlatayım ki Arapları daha iyi tanıyın!
   Eskiden uçaklarda yolculara ''landing card'' diye bir kart dağıtılırdı.Yolcu bu karta adını, soy adını, cinsiyetini ve nereden gelip nereye gidiyor gibi bilgileri yazdıktan sonra, hostesler kartları toplardı.
   Arapın biri ilk defa uçağa binmiş. Doldurması için kendisine verilen İngilizce yazılmış karta adını soy adını yazdıktan sonra; İngilizcede ''cinsiyeti'' anlamına gelen ''sex'' hanesine gelince; aklı başka yerinde olduğu için ''fevkalade'' yazmış.
   Hostesler kartları toplayıp pilot kabininde incelerken bunu görüyorlar. Adamın yanlış anladığını düşünüp düzelttirmek için geri getiriyorlar. Hostes, ''Efendim buraya 'Erkek' veya 'Kadın' diye yazmanız gerekiyordu. Düzeltir misiniz?'' deyince, Arap ne demiş biliyor musunuz?  ''Yahu ne fark eder? Her ikisi de fevkalade!''
  Fıkra deyip geçmeyiniz; görüyorsunuz işte Arap bu! Bunun düşünüp hayal ettiği cennet nasıl olabilir ki!
   Son söz olarak naçizane ben diyorum ki: Mümin kardeşlerim, Cübbeli Ahmet Hoca gibi din tüccarlarına veya onun gibi düşünen cahil sözde din adamlarına inanmayınız. İbadetlerinizi Kuran ve gerçek Hadislere (Peygamber buyruklarına) itibar ederek yapınız. Daha çok sevaba girersiniz!