GMİS eski Genel Başkanı Ramis Muslu’nun hafta sonu Çaycuma’da yaklaşık 700 maden işçisinin katılımıyla düzenlediği toplantı fincancı katırlarını ürkütmüşe benziyor…

Gerek medya üzerinden gerekse sosyal medyada Muslu’nun çıkışını gölgelemeye çalışan GMİS yöneticileri ve onlara yakın gazeteciler sözleşmişçesine taarruza geçti…

Bardağı taşıran ise Ramis Muslu’nun sendikanın itibarsızlaştırıldığını söylemesi…

Muslu’ya yönelik en büyük eleştiri işçiden uzak durması…

Sahiden de Muslu, mizacı itibariyle insan ilişkilerinde çok başarılı değil…

Muslu, bu eleştiriyi haklı bulduğu gibi nedenini de şöyle açıklıyor:

“Asma’dan farklı bir yerleşke olan İş Güvenliği Eğitim Daire Başkanlığı’nda görevlendirmeyle çalıştığım için Asma’ya işçi arkadaşlarımızı her ziyarete gidişimde hemen rakip yöneticiler Genel Müdürlüğe şikayet ediyor. Fırsat buldukça gelmeme rağmen Asma’ya sık gidemeyişimin nedeni bu”

Muslu, işçi ile diyalog eksikliğinin bedelini geçmişte seçim kaybederek ödedi…

Eminim geride kalan dört yılda bunun muhasebesini yapmış, yanlışlarından ders çıkarmıştır.

Madenci arkadaşlar için ne ifade ediyor bilmiyorum ama benim için önemli olan Genel Başkanlığı döneminde “reform” değerinde aldığı kararlar ve adının bir yolsuzluğa karışmamış oluşu…

Yani bugün kimin ne söylediği değil de geçmişte ne yaptığı önemli…

Neydi o Ramis Muslu’nun Genel Başkanlığı’nda yapılan mali kongrede alınan kararlar:

*Seçim kaybetmeyi göze alarak 7 olan genel merkez yönetici sayısını 5’e indirdi…

* 7 ayrı şubede 5 olan profesyonel yönetici sayısını 5’den 4’e düşürdü…

*Emekliliği hak eden 30 personeli emekli ederek tazminatlarını verdi…

*Ramazan Denizer döneminde satılan Ankara’daki GMİS misafirhanesini geri aldı…

*Profesyonel yönetici ücretlerini yarı yarıya düşürdü…

*Yöneticilerin telefon ve akaryakıt kullanımı gibi lükslere kısıtlama getirdi…

*Hiç kimsenin cesaret bile edemediği bu kararları alarak sendikada ayda 200 bin lira tasarrufa gitti…

Aklıma bir çırpıda gelenler bunlardı…

Peki mevcut yönetimim vaatleri nelerdi, ne yaptılar?

*Havza tarihinin en büyük özelleştirmesi karşısında susmakla kalmadıkları gibi SOMA A.Ş’nin  Zonguldak’a gelişinde neredeyse davul zurna çalacaklardı…

*Performansa dayalı 2 bin 500 işçi alımına karşı çıktılar…

*Eşit işe eşit ücret sloganıyla düşük ücret alan madencilerin maaşlarını iyileştireceklerini söylediler ama beceremediler…

*Geçmişte A protokolde yeri olan Genel Maden İş Sendikası’nın kamuoyundaki itibarı yerle bir oldu…

*Toplumsal olaylarda susan GMİS, iktidar partisinin uydusuna girince emek cephesini karşısına aldı…

*Seçilmek için AKP’li belediye başkanlarıyla, il teşkilatıyla işbirliği yapan işbirliği yapan Genel Başkan Eyüp Alabaş, zaman içerisinde hükümetle de ters düştü…

*Sendika genel merkez yöneticilerinin makam araçları pavyon önlerinde kandil söndürdü…

*Genel Başkan Eyüp Alabaş, sendikanın makam aracında ve sendikanın Ankara’daki ofisinde yaşadığı aşk skandalı ile mahkemelik oldu. Kendisine şantaj yapan kadın yerine bu olayı isim vermeden haber yapan Halkın Sesi ve beni mahkemeye verdi…

*Tefeciler GMİS Genel Merkezi’nde sendikacılardan tahsilat yapmak için nöbet tutunca, o yöneticiler günlerce sendikaya gelemedi…

*İşçiler üzerinden akçeli işlere giren, kefil yapan, kredi çeken sendikacılar borçlarını ödeyemeyince gün oldu eli sopalı kadınlar sendika bastı, gün oldu alacaklılar o sendikacının burnunu kırdı…

Şimdi bunca rezaletten sonra maden işçisinin itibarını bu arkadaşlar savunacaksa bize susmak düşer…

Maalesef Genel Maden İş Sendikası(GMİS) yıllarca “sarı sendikacılık” öreği vererek, emek mücadelesinden çok yöneticilerin şaşalı yaşantılarıyla anıldı… Şemsi Denizer’in “Jaguar” olayıyla patlak veren lüks yaşantısı insanların sendikaya bakış açısını değiştirdi…

Maden işçisinin üzerine kilit vurarak kapıların kapanmasına göstermelik eylemler yaparak tepki veren sendikacıların şovu son dört yılda yaşanan bunca ayıbı örtecekse ne ala…

Gerçi o kapılar hala orada ve hala işçilerin üzerine kapanıyor ya…

Allah aşkına bana son dört yılda maden işçisinin sorunlarına dair çözülen tek bir şey söyleyin!