Çocukluğumuzda yere düşen ekmeği 3 kez öpüp alnımıza koyardık…

Belki de onun için soframızda kalan son ekmek kırıntısını bile bırakmadık masada…

Annelerimizin ilk öğretilerinden biri de bu değil miydi?

En büyük yeminlerimizi “ekmek” üstüne etmedik mi?

Belki de alın teri bu yüzden “kutsal” bizim için…

Ve sırf bu yüzden “Emeğin başkenti” unvanını sonuna kadar hak ediyor bu şehir…

Zonguldak’ta emek ne kadar kutsalsa ekmek de o kadar kutsaldır…

Tüm dünyada en ağır iş kolunda çalışan işçilerin ilk sırasında madenciler gelir…

Zonguldak denince ilk akla gelen “kömür” ve kömür için ömür tüketen maden işçileridir…

Nasıl bu kentin varoluş nedeni kömür ise…

Genel Maden İşçileri Sendikası’nın kurulma nedeni de madenlerin ve madencilerin hakları korumak ve savunmaktır…

Ne kadar acıdır ki, GMİS bugün bırakın maden işçilerinin haklarını savunmayı, merkezi hükümetin en büyük destekçisi olup çıktı…

O lanet olası hemşericilik hastalığı yüzünden sendika başkanını “kabile reisi” seçer gibi seçen maden işçileri, en kalabalık kimse o bölgeye teslim oluyor…

Genel Başkanın temsil yeteneği, hitabeti, genel kültürünün, nüfus cüzdanında yazan “Nüfusa kayıtlı olduğu il” hanesi kadar kıymeti harbiyesi olmamıştır hiçbir zaman…

Öyle olunca da böyle oluyor!

Sınıf bilinci olmayan, muhalif duruşu olmayan bir sendika yok olmaya mahkumdur…

Geçtiğimiz günlerde Balçınlar Madencilik’te yaşanan direniş “sınıf mücadelesi!nin önemini bir kez daha gözler önüne serdi…

Devletin değil, işçilerin dediği oldu..

Eyleme son verenler yardım fonundan aldığıyla yetindi, ölüm pahasına direnen işçiler ise maaşlarını son kuruşuna kadar aldı…

Bakın Enerji Bakanı Damat Berat Paşa, her platformda TTK’yı masaya yatırdıklarını, yeni bir model üzerinde çalıştıklarını söylüyor…

Bu modelin küçülme ve özelleştirme sürecini hızlandıracak bir proje olduğu aşikar…

Bunun aksini düşünmek iyi niyet değil kerizlik olur!

Yaklaşık bir buçuk yıl önce bu satırlarda Üzülmez Müessesesi ve Armutçuk Müessesesi’nin kapatılarak buralardaki maden işçilerinin Karadon ve Kozlu’ya kaydırılacağını yazmıştım…

Enerji Bakanlığı’nda kabul gören bu fikrin altyapısı çoktan bitti bile…

Kurum şimdilik kamuoyundan gelecek tepkiler nedeniyle kararı sümen altında tutuyor…

Öz kaynaklarını, madenlerini bakkal hesabıyla “kar-zarar” mantığıyla tek tek satan, kapatan, özelleştiren hükümet şimdide Zonguldak madenlerine gözü dikmişe benziyor…

Enerjide dışa bağımlı bir politika izleyen AKP hükümeti keşke, maden ocaklarının zararını hesaplamak yerine yarın bir gün yaşanabilecek olası bir soğuk savaşta doğalgaz vanasının kısılacağı ihtimalini, bunun ülke ekonomisinde nelere mal olacağını da aklına getirebilseydi…

Hadi iktidar milletvekilleri, bir daha seçilebilme kaygısıyla damat Berat Paşa’ya teslim olmuş gözüküyor… Maden işçilerinden aldıkları aidatlarla ultra lüks bir yaşam süren sendikacılara ne demeli?

Genel Maden İşçileri Sendikası yönetimi neden susuyor? Basın danışmanının hazırladığı sade suya tirit bir iki açıklamanın dışında GMİS yönetiminin, hükümetin bu tavrı karşısında somut bir eylemi oldu mu? GMİS Genel Başkanı Ahmet Demirci’nin Berat Albayrak’ın skandal açıklaması karşısında niyet okuyuculuğa soyunması ise GMİS’in geldiği durumun ilanıdır…

Eeee neredeyse zorlamayla, rica minnet Genel Başkan koltuğuna oturtulan Ahmet Demirci’nin içinden Leh Valensa(Polonyalı efsane işçi lideri) çıkmasını da beklemiyorduk ya… Ama en azından oturduğu koltuğun hakkını vermeliydi… AKP Gençlik Kolları Başkanı gibi bakanın gönlünü hoş edeceğine, temsil ettiği işçilerin haklarını savunabilseydi…

Kömür madenlerin özelleştirilmesi bu ülkeye en büyük ihanettir. Bunun en güzel örneği de Zonguldak’tır… Mevcut maden şirketlerinin, rödevanslı sahaların geldiği nokta özelleştirmenin iflasının ilanıdır…

Madenci arkadaş,

Çocuklarının ve bu kentin geleceği için ekmeğine sahip çık… Çok değil bir yıl sonra her şey için geç olmadan…

Sayın Ahmet Demirci,

Ya temsil ettiklerinin ekmeğine sahip çık,

Ya da rica minnet seçildiğin Genel Başkanlık koltuğundan kalk!

Yoksa tarih, bu utancın mimarı olarak seni yazacak!