“Marka” sizin için ne anlam ifade eder…

Ya da iyi bir markanın özellikleri ne olmalı?

Rahatlık… Kalite… Afili olması… Damakta bıraktığı lezzet… Zihinde bıraktığı iz…

Şüphesiz bu liste uzayıp gider…

Çünkü herkesin kalite kriteri farklı…

Benim içinse iyi bir marka her şeyden önce “güven” demektir!

Yani marka olduğunu iddia eden bir ürünün satış rakamları, internette ya da yazılı ve görsel basında ne kadar takip edildiğinden çok toplumda nasıl bir “algı” yarattığıdır önemli olan…

Ve hepsinden önemlisi sadece ürünü satana kadar değil, sattıktan sonra da ürününe sahip çıkıp arkasında durandır marka…

İstikrar ise olmazsa olmazıdır marka olabilmenin…

Yani öyle “sattım gitti, biz en büyüğüz, bizden büyük yok” demek marka ruhuna aykırı her şeyden önce…

Aynı zamanda size değer verip satın alan, tercih edenlere yapılabilecek en büyük saygısızlık…

Bugün “ak” dediğine ertesi gün “kara” demekse marka olmak itirazımız yok!

Pusulası sadece menfaat ve çıkarlarını gösteren gazeteci arkadaşımız, en fazla tıklanan gazeteci ve internet sitesi olmakla övünüyor haklı olarak!

Ama bunu yaparken de, “Okuyan okusun, eleştirecekseniz bizi okumayın, sitemize girmeyin” deme şımarıklığından da geri kalmıyor…

Eskiden pazarda tezgahın arkasından çürükleri koyan satıcıya biraz çıkışsanız…

“Beğenmiyorsan başka yerden al” diyen pazarcının kabalığı hiç kalır bunların yanında…

Garipsediğim; pusulasını şaşırmış bu arkadaşımızın tavrı değil…

Bu densizliğe rağmen seçici davranmayan okur…

Bu kirli reytingi, ama tırstıkları için ama avantaja dönüştürmek için kullananlara da hayırlı işler…

Flaş… Flaş… Flaş…

Son dakika…

Yılın bombası…

Derken bir de bakıyorsunuz sadece “tık”lanmak uğruna yapılmış bir gazetecilik hilesi…

Gazetecilik jargonunda bir söz vardır…

“Kızı gösteren kot, haberi gösteren spot”

Şüphesiz haberi okutmak için başlığın ilginç olması şart…

Ama bu haberi manipüle edebileceğiniz anlamına gelmez…

Okuru şaşırtmak için yanıltmak, dalga geçmektir bu…

Çürük elmayı okura kasmak…

Hak yiyen fok yesin!

Tüm bu eleştirilerimize rağmen Pusula’nın Zonguldak’ta internet alanında yakaladığı başarıyı kimse inkar edemez…

Benim açımdan Pusula’nın tek başarısı hızıdır…

O da tamamen gazetenin ekonomisiyle doğru orantılı bir durum…

Halkın Sesi’nin, internet alanında bir adım geride kalması tamamen benim, gazetenin ekonomisinden kaynaklanan sorunlarla ilgilenip yeteri kadar habere zaman ayıramayışımdandır…  

Pusula’nın her fırsatta övündüğü ekonomik başarısının kaynağı, Tığ’ın ticari zekasından mıdır, yoksa bilmediğimiz marifetleri mi var onu kamuoyunun takdirlerine bırakıyorum!

Biz her şeye rağmen gazetemizin manzarasından çok, bizi takip eden okurlarımızın bizi nasıl gördüğünü önemsemeye devam edeceğiz…

Çünkü bitmeyen sermaye “GÜVEN”

En azından biz gazete satıyoruz…

Fikirlerimiz değil!