Aslında bakarsanız çok da şaşırmadım...

Nasıl ki, TBMM'deki yumruklaşmaya varan  kavgalar, küfürleşmeler yaşadığımız toplumun aynasıysa, dün Zonguldak Belediye Meclisi toplantısında yaşanan olaylar da bu kentin fotoğrafıydı...

Bu insanlar uzaydan seçilerek gönderilmedi...

İşimizi gücümüzü bırakarak sandığa gidip, "oy namustur" bilip muhtarından meclis üyesine, belediye başkanından Reis-i Cumhuruna kadar biz seçmedik mi?

Tartışmada kimin haklı olduğunun ne önemi var? 

Peki, CHP'li Cavit Zülfikar’ın ettiği küfürlerin arkasında kim durabilir? 

Şüphesiz AKP'li Abdullah Karagüzel'in "koyun" benzetmesi kabul edilemez...

Öteden beri haz almadığım Cavit Zülfikar'ın salondaki hanımefendiler, kameralar ve  gazetecilerin gözleri önünde ettiği küfür hiç bir "gerekçeli" nedenle açıklanamaz...

Zülfikar'a en sert tepkiyi kendi partisi vermedikçe bu rezalet sürer gider...

Kabul edelim etmeyelim bu meclis bizim eserimiz...

Her ne kadar siyasi partiler, halka sormadan belediye ve il genel meclisi listesi yapsa da, bizler de kuzu kuzu gidip o listelere oy veriyoruz...

Bana göre sorunun kaynağı da burada yatıyor...

Toplumda hiç bir karşılığı ve saygınlığı olmayan, eşinin oyunu bile alıp almayacağı şüpheli adamlar, sırf birileri istedi diye listeye yazılırsa olacağı budur...

AKP'si de CHP'si de aynı... 

Demokratik toplumlarda belirleyici olan halktır...

Maalesef bizim ülkemizde halk önüne getirilen menüyü yemek zorunda bırakılıyor...

Halbuki ciddi bir halk muhalefeti olduğunda siyasi partilerin nasıl geri adım attığını, son günlerin en güncel konusu motorlu taşıtlar vergisine getirilen zammın geri çekilmesiyle yaşadık...

Toplum olarak, halka rağmen hiç bir şeyin olmayacağını anladığımız gün kimse bize istemediğimiz bir kararı  zorla yutturamayacak!!!

Siyasetteki kalite ya da seviyenin bu kadar ayaklar altına alınmasına sebep yine biz değil miyiz?

Cavit Zülfikar’ın yerinde olsam bugünden tezi yok bir basın toplantısı düzenler başta CHP'ye oy veren binlerce seçmenden, ardından tüm Zonguldaklılardan özür dilerdim...

Ama nerdeee...

Meseleyi sadece Cavit Zülfikar’ın üzerinden yorumlamak sorunu sadece kişiselleştirir.. 

Mesele bu tür olayların bir daha yaşanmaması için ne yapmak gerekir onu konuşmak...

Yoksa bu siyasetçiler bu zokayı bize daha çok yutturur!

***

Son bir haftadır sabahları Kozlu sahilinde yürüyorum...

Önce geçmişte Ali Bektaş'ı eleştirerek haksızlık yaptığımı düşünüyorum, ardından Kozlu'da satılmadık yer kalmadığı aklıma gelince "İyi ki eleştirmişim" diyorum...

Kozlu sahili belkide Türkiye'nin en güzel sahillerinden biri...

Ama bizim insanımıza altından yapsanız ne yazar!!!

Çöp kutuları boş, yerler çekirdek kabuğu...

Oyun parkları paramparça...

Hele Kozlu Deresi'nin denize döküldüğü yerde akan dev kanalizasyonun kokusu yok mu? Bütün o güzellikleri gölgede bırakıyor...

Kozlu Belediye Başkanı Sayın Kerim Yılmaz, gazetelere artistik pozlar verip boyundan büyük laflar edeceğine önce  burnunun dibindeki boklu dereyi temizlesin...

Bu işler öyle artistlikle olmuyor sevgili başkan...

Şehre yaptığınız  makyaj bile leş gibi kokan kanalizasyonu örtmeye yetmiyor!!!

Durun sizin anlayacağınız dilden konuşayım...

Kozlu bok kokuyor!