Değerli okurlarım, birkaç yazı köşemi değerli kardeşim Özgür Kara’ya bıraktım. Hem farklı bir kalemden daha farklı bakış açılarıyla tanışmış oldunuz, ben de dünya hayatına dair bazı işleri hallettim. Kısa bir süre ayrı kaldık. Bu nedenle siz değerli okurlarımdan özür diliyorum.Önceki yazılarımı kısaca hatırlatarak “Vira bismillah” diyorum. Kuran, bir kitap halinde değil, bir tertilüzere (konu konu)  13 yıl Mekke’de ve 10 yıl da Medine’de olmak üzere 23 yılda Muhammed Peygamber’e vahiy edilmiştir. Kuran’ı hayata ilk uygulayan kişinin Muhammed Peygamber’dir ve ayetler onu ilk Müslüman olarak, örnek göstermektedir.
 
Mekke şehrinde yaşayan Abdullah’ın oğlu Muhammed’in vahiy gelmeden önce“iman, kitap nedir”bilmiyordu. (Şura 52) Allah “Doğru yol dışında bulup hidayete erdirdiği” (Duha 7) bir durumda iken ilk vahiy (Alak)ile onu peygamber olarak seçti.Muhammed Peygamber,artık bundan böylehiç kimsenin hesabına değil yalnızca Allah’ın hesabına çalışacağını ve onun emrine uyup sadece onun adamı olacağını anlamıştı. Allah, Muhammed Peygamber’i Alak, Kalem ve Müzzemmil Sureleri ile hem peygamberlik konusunda hem de müşrikler ile mücadele etme konusundaeğitip öğretti.  Ancak bu arada Muhammed, ne peygamber olduğunu ne de inen sureleri hiç kimseyede söylememişti.
Müddessir Suresi ile göreve hazır olan Muhammed’e “Kalk ve uyar emri” verildi, insanlarıkime, neye ve nasıl davet edeceği anlatıldı. Peygamber de insanları kendisine öğretilen davet etmeye başladı.“Yarattığı bütün canlılara nimet veren,yarattıklarına çok merhametliAllah adına öğretiyorum,uyarıyorum: Tüm övgüler,alemlerin Rabbi yarattığı bütün canlılara nimet veren,yarattıklarına çok merhametli olan,herkesin iyi yada kötü yaptığı tüm edim ve eylemlerin karşılığını göreceği ahret gününün sahibi, yöneticisi Allah’adır.Yalnız ona kulluk edilir ve yalnız O’ndan yardım istenir.Bizi üzerimize gazap dökülmüşlerin ve şaşkınlığa saplanmışların yolunun dışında ki kendilerine nimet vardıklarının yolu olan dostdoğru yola bizi o iletir. (Fatiha,1-7)
 
MÜŞRİKLER İSLAM’A KARŞI ÇARE ARIYOR
Bu davete karşı çıkan başta amcası Ebu Leheb olmak üzere Mekke’nin ileri gelen zengin kadrosu tepki verdi. Çünkü bu mesaj onların yapmakta oldukları atalar dininiyıkmaktaydı.Yani onların dini atalar dini (müşrik/şirk olmaktadır)“Allah’ında içerisinde olduğu bir şirket dinidir.Ancak Allah, bu şirkette göklere bakan bir yetkili konumundadır.Bu dinAllah’ın kullarını,Allah adına kandırıp, kula kulluk yaptırmaktadır.Muhammed Peygamber’intebliğ ettiği dinise insanı kula kul olmaktan kurtarıp Muhammed Peygamber’in de kulu olduğu Allah’a kulluk edilen İslam’dır. Mekkeli müşrikler,kendi içlerinden bir peygamber gelmesine hele hele bunun da Abdullah oğlu Muhammed’in olmasına şaşırdılar bunu içerilerine sindiremediler.Ona karşı her türlü iftira atarak onu karalama yoluna başvurdular. “Ve içlerinden kendilerine bir uyarıcı geldiğine şaştılar da o kâfirler; Allah’ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden o kimseler, ‘Bu bir sihirbazdır, çok çok yalan söyleyen birisidir. O bunca ilâhı, bir tek ilâh mı yapmış? Bu gerçekten çok şaşılacak bir şey!” (Sad, 4-5) dediler.
 
Onların bu karalama ve iftiralarına karşı Allah her defasında peygambere onların bu oyunlarını bildirerek boşa çıkardı. Mesajın etkisinden dolayı da her kesimden insanlar zamanla Müslüman olmaya başladı. Toplumun saygın kişilerinden olan Ebu Bekir,Ali, Osman ve daha sonraları da Ömer,Hamza gibi kişiler Müslüman olurken,  fakir ve kimsesiz kişiler de Müslümanoluyordu. Müslüman olan saygın zengin ve akrabaları kalabalık olan kişilere Müşrik yönetici kadro, bir zarar veremiyor Ancak Müslüman olan fakir yoksul ve kimsesiz olan kişileri dinlerinden dönmek amacıyla işkenceler yapıyorlardı. Hatta bazılarını da öldürdüler. Müşrik yönetici kadro daha önce bir tek ilah’ın  “Bu kadar büyük alemi tek başına koruyamayacağına ve her biri bir başka korumayı üslenmiş  pek çok ilahın bulunması gerektiğine kanaat getirip, Muhammed Peygamber’e birer yıl sıra ile tapınmaları için teklifte bulundu. Ancak peygamber, onların bu tekliflerini şiddetle reddetti.“Ve içlerinden kendilerine bir uyarıcı geldiğine şaştılar da o kâfirler; Allah’ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden o kimseler, “Bu bir sihirbazdır,  yalan söyleyen birisidir. O bunca ilâhı, bir tek ilâh mı yapmış? Bu gerçekten çok şaşılacak bir şey!” dediler.
Bu seferdeMekke’nin ileri gelen zengin kodamanları, Peygamber ile aralarını düzeltmek için amcası Ebu Talib’e gittiler. Çünkü Ebu Talib öldükten sonra Muhammed’e dokunacak olurlarsa, tüm Arap kabilelerinin, kendileri için “Amcası hayatta iken ona dokunmaya cesaret edemedilerama EbuTaliböldükten sonra Muhammed’e saldırdılar diye dedikodu yapacaklarını,bunu da gururlarına yediremeyeceklerini düşünüyorlardı.
 
ALLAH TARAFINDAN GÖNDERİLMİŞ BİR UYARICI
“Kureyş’in ileri gelen seçilmiş heyetinde Ebu Cehil,Ebu Süfyan,Umeyye  b. Halef,As b.Vail,Evsedb.Muttalib,Ukbe b.Muayt,Utbe ve Şeybe gibi kişiler bulunmaktaydı.Her zaman yaptıkları oyunlar gibi şimdi de başka bir oyunun peşindeydiler.Peygamber’i bu sefer de amcasına şikayet ettiler ve ona “Madem ki,herkes kendi dini üzerine olacak,o zaman Muhammed kendi dini üzerinde kalsın,biz de kendi dinimiz üzerin de kalalım.O bizim dinimize karışmazsa biz de onu kendi dininde serbest bırakır vekime ibadet ederse etsin ona dokunmayız” dediler. Eklediler: “O da bizim tanrılarımızı kötülemesin.” Bunun üzerine Ebu Talib, Peygamber’i yanına çağırarak ona,”Ey yeğenin! Kureyş’in ileri gelenleri bana geldiler.Onlar, aranız da adilane bir anlaşmanın olup,bu çekilmezliğin sona ermesini istiyorlar”dedi ve Kureyşlilerin teklifini iletti.Muhamed Peygamber “Ben kendiliğimden bir şey söylemiş değilim.Kendiliğimden de bir söz veremem.Ben Allah tarafından gönderilmiş bir uyarıcıyım. Ancak Rabbimin bana vahiyettiklerini tebliğ ediyorum” demişti.
 
Ebu Talib Kureyş heyetine, Peygamberi’n bu cevabını iletince,fena halde bozuldular.Kendilerince makul gördükleri tekliflerinin reddedilmesini hiç beklemiyorlardı.Şoke olmuşlardı. Sonra, “Biz ona,hepimiz için makul bir teklif getirdik, o bunu reddetti” diyerek söylendiler.Peygamber’e giderek “Senin uyardığın şey nedir,amacın nedir?” dediler.Bunun üzerine Muhammed, “Allah ile birlikte başka tanrılar edinmeyin”şeklin deki  çağrıyı kendilerine bildirince,Mekke’nin ortak koşucu yöneticilerihiddetlenerek ayağa kalktılar ve “…Tanrılarımızı deli bir şair için mi terk edeceğiz?. (Saffat, 36) “…Biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz yola uyarız” (Lokman,21) dediler.“Ve içlerinden ileri gelenler yürüdüler: “İlâhlarınız üzerinde direnin ve sözünüzden, kararınızdan dönmeyin. Bu, gerçekten, sizden beklenen bir şeydir! Biz bunu son/başka bir dinde işitmedik, bu ancak bir uydurmadı. Öğüt/ Kitap aramızdan o’nun üzerine mi indirildi?” “Aksine onlar Benim öğüdümden/ Kur’ân’dan yetersiz bilgi içindeler, aksine onlar henüz azabımı tatmadılar.(Sad 6-8) .