Hep söylüyorum…

Gazeteci arşiviyle konuşmalı…

Bugün ne söylediğinden çok düne kadar neler yazdığı sorgulanmalı gazetecinin…

Evet, Pusla’nın da ifade ettiği gibi Halkın Sesi, Zonguldak Belediye Başkanı Muharrem Akdemir’i çok sert bir şekilde eleştiriyor… Ama bunu sadece dün attığımız başlıkla açıklamak en hafif tabirle haksızlık olur…

Pusula’nın dün gün içinde internet sitesinden paylaştığı yorum, tamamıyla gerçek dışı, niyet okuma ya da işine geldiği gibi yorumlamaktan öteye gitmeyecek bir haber-yorumdur.

Taa en başından itibaren İsmail Eşref’in istifasıyla boşalan koltuğa tesadüfler eseri oturan Zonguldak Belediye Başkanı Muharrem Akdemir, bana göre bu kentin başına gelebilecek en büyük talihsizliktir!

Hiçbir vizyonu olmayan Akdemir, vazgeçemediği başkan yardımcısı Erhan Darende’nin oğluna çizdirdiği hayali projelerle gündemi oyalamaktan başka bir şey yapmadı bugüne kadar.

Kabul etsek de etmesek de, emeklilik hayatında kahvede okeye dördüncü yapılmayan Akdemir’i koca kente belediye başkanı yapmadık mı?

Şunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim… Hangi siyasal partiyi temsil ederse etsin, Halkın Sesi yerel yönetimlere parti gözetmeksizin gerektiğinde “muhalefet” görevini yerine getirmiştir.

Zonguldak Belediyesi’nde yaşanan rezalet, yolsuzluk iddiaları, peşkeş artık ayyuka çıkmıştır!

Halkın Sesi’nin haberine “Mustafa diyor ki” şeklinde başlayan ifadelerle çıkarım yapan Pusula’nın anlattığı hikayeyi bir de bizden dinleyin…

Yorum sizin…

Uzun yıllar Doğan Haber Ajansı’nda Büro Şefliği yaptıktan sonra geç yaşta gittiğim askerlik dönüşü kendi gazetemi kurmaya karar verdim… Başlarda haftalık olan Halkın Sesi’ni resmi ilan hakkı olan Doğru Haber Gazetesi’ni satın alarak günlük gazeteye çevirme girişimlerimiz malum işadamı tarafından her seferide baltalandı.

Sonunda beklemediğim bir cesaret gösteren işadamı Davut Acar’la başlayan ortaklığın cicim ayları çok kısa sürdü… Yüzde 50 yüzde 50 ortaklık hissesiyle anlaşarak yola çıktığımız Davut Acar, kapanma saatine 5 dakika kala çağırdığı noterde “Beş dakkada Beşiktaş” yapınca noterden şirketin yüzde 60 hissesinin Davut Acar, yüzde 40 hissesinin Mustafa Özdemir’e ait olduğu akdiyle çıktığımızı tam 3 hafta sonra tesadüfen öğrendim…

Şirket Müdürü olması münasebetiyle kendisini her türlü yetkiyle donatan Davut Acar, başlarda Erdoğan Demir’den tırsmayarak beni şaşırtıyordu… Ama bir süre sonra araya giren aracılar sayesinde Erdoğan Demir’le Deniz Kulübü’nde oturan Davut Acar, Demirlerle ilgili haber yapmamam konusunda bana baskı yapıyor, sonuç alamayınca da gazeteye haksız bir temlik koyuyordu…

Halkın Sesi’nin ortağı ve şirket müdürü olan Davut Acar, 50 bin lira sermayesi olan Batı Karadeniz Gazetecilik Matbaacılık Reklamcılık Ltd. Şti’yi kendi aile şirketine 2 milyon lira borçlandırıyor, akabinde gazetenin resmi ilan gelirlerine el koyuyordu…

Yani Pusula’nın iddia ettiği gibi bu hamle, gazetenin gelirlerini Erdoğan Demir’den korumak değil için değil, benim Erdoğan Demir ve Demir Şirketler Grubu hakkında haber yapmamam için yapılmış bir yaptırımdı…

Hatta bir ara ekonomik olarak zora giren Davut Acar, Erdoğan Demir’in kendisini Salih Demir’in telefonundan arayarak “Neden Mustafa’ya resmi ilan gelirlerini veriyorsun? Gazetenin üzerindeki temliği kaldırma. Mustafa senin sayende ayakta duruyor” dediğini ve ticari açıdan zora girdiğini söylemişti…

Çünkü o dönemde Davut Acar’ın Zonguldak Belediyesi’nden yap-işlet-devret yöntemiyle aldığı ve daha sonra kıyı kenar çizgisini bahane ederek yıktığı Diamond Center’a yapmak istediği AVM için 3 kat ruhsat talebi meclise gelecekti… Acar, temliğin devrini vermeyince ruhsat da meclisten geçti…

Acar, hak etmediği, hiçbir fatura karşılığı olmayan 2 milyon liralık temlik ile Halkın Sesi’ni zora sokarak Erdoğan Demir’le yaptığı prensip anlaşmasının gereğini yerine getiriyor, ben ve gazete çalışanlarını mağdur ediyordu… Bu konuda kendisiyle yaptığım görüşmelerde her seferinde beni oyalıyor, haksız şekilde her ay el koyduğu resmi ilan gelirlerimizle yaşamını idame ediyordu…

Gerek avukatımız aracılığıyla, gerekse ortak arkadaşlarımızla yaptığımız her görüşmede parayı vereceğini söylüyor, dava açmamamız için bizi oyalıyordu…  Gerçi, dava açsak bile en az 2 yıl süreceğini, o süreçte direnemeyeceğimizi bildiği için rahat hareket ediyordu…

Sadece ona güvendiğimiz için başımıza gelen süreci çarpıtarak aktaran Pusula Gazetesi’nin karın ağrısını yadırgamıyorum… Ancak benim yüzümden Gürkan Gülay’a saldıran Pusula’nın bu haksızlığına seyirci kalamam. Gürkan Gülay ile Çınaraltı Restoran’a olan ortaklığımı “Gürkan Gülay’ın Davut Acar’a borcu karşılığı ortak oldular” şeklinde açıklayan Pusula’nın iddiası doğru olmadığı gibi Gülay’ın ne o tarihte ne de şimdi Davut Acar’a borcu yoktur. Pusula, anladığım kadarıyla talep ettikleri reklamı vermeyen Gürkan Gülay’ı da bu işe çekerek intikam almak istiyor.

Evet, Halkın Sesi mali açıdan kurulduğu günden itibaren beklide en zor günlerini yaşıyor… Acar’ın bu hak gaspı karşısında daha ne kadar dayanabiliriz bilmiyorum ama birlikte çalıştığım 12 arkadaşımla birlikte sonuna kadar mücadele edeceğiz…

Ama şunu da söylemeden geçemeyeceğim…

Her kim yaptıklarının yanına kalacağını zannediyorsa çok yanılıyor!