Her duyduğumda kafama tokmak gibi inen bu uğursuz soruyu misafirlerinden duymayan Zonguldaklı kalmış mıdır, bilmiyorum. Başkalarını bilmem ama ben, hısım akrabadan tutun da ülkenin eli kalem tutan, kelam bilen, umurgörmüş insanlarına kadar tüm konuklarımın anlaşmış gibi aynı soruyu, aynı şaşkınlıkla sormasından bıkıp usandım artık. Yanıt bulamıyorum çünkü. Söz dağarım tükeniyor. Utançla öfke arasındaki duyguların bin bir türünde dolaşıp sonu mutlaka küfürle biten cümleler kuruyorum daha sonra… Bu kentte doğdum, burada yaşlandım. Aşinası olduğum eşsiz güzellikteki yeşil dokunun, bir beton cehennemine nasıl çevrildiğini izledim tanık gözlerle. Ancak “akıl tutulması” ile açıklanabilecek uygulamaların altına imza atmaktan çekinmeyen yöneticilerin nasıl kutsandığınıysa hayretle izledim…

 

Üzerlerine hiç alınmayıp derin bir sessizlikle karşılasalar da hep yazıyorum bu köşede, bu kentte vali yok, belediye başkanı yok, hele kamu vicdanı adına görev yapan savcı hiç yok… Herkes “mış” gibi yapıp günü kurtarıyor bence. Memurlar Lokali’nin altında yükselen ve artık hiçbir şeyle açıklanması mümkün olmayan yapı gibi pek çok uygulamayı tümü görmezden geliyor örneğin. Yazıyoruz okumuyorlar…  Suçluyoruz duymuyorlar… Önünden her gün geçtikleri halde görmüyorlar… İnanın ne yapması, ne yazması gerektiğini şaşırıyor insan…

 

YÖNETİCİ YOK, HALK DA YOK

Kenti yöneten idareci olmadığı gibi emin olun halk da yok… Kendine bunca yabancılaşmış, değerlerinden bunca uzaklaşmış bir ahali başka bir yerde var mı, merak ediyorum gerçekten… Liman Caddesi’ndeki Maden Şehitleri Anıtı’nın hali ortada örneğin… Tam bir mezbele… Bitimsiz karanlıklarda canını veren binlerce insanın adı, asıldığı yerden kopmuş, yerlerde sürükleniyor. Yüzlerce kez haber oldu gazetelere; onlarca yazı yazıldı, onarmak için kılı bile kıpırdamadı kimsenin. Hadi idareciler duyarsız, ya orada ismi ayaklar altına alınan insanların yakınlarına ne demeli? Şaşırıyor insan, o maden yitiklerinin hiç mi hatırası yok kimsede? Üçü, beşi bir araya gelip, ölülerine yapılan saygısızlığa neden isyan etmiyor? 

 

Makam, mevki hırsından başka hiçbir meziyeti olmayan, koltuğu kaptıktan sonra da burnundan kıl aldırmayan siyasetçilerin bunca prim yaptığı bir başka kent daha yoktur herhalde… Siyaset esnafları malul olduğu fikir fukaralığı, vizyon eksikliği nedeniyle hiçbir soruna çözüm üretemiyor. Lavuar Alanı bir büyük kepazelik oluyor duruyor örneğin kentin ortasında. Merkezi hükümet, yerel yönetime puan kazandırmamak için mülkiyet sorunun çözmüyor. Vziyonu olmayan yerel yönetimse, bunun arkasına sığınarak eyyamcılık yapıyor. Tozu toprağı yutup, “Ne biçim şehir bu?” sorusuna muhatap olup, utanmaksa bizlere düşüyor.

 

BKM UZUN ERİMDE MÜZE OLSUN

Gerçekten ne biçim şehir bu? Bakımı yapılmış bir tane parkı bile yok örneğin. Caddelerdeki kaldırımlar gibi, parklarda da kırık dökük her şey… Çok rahatlıkla bir prestij bölgesi olabilecek Fener Mahallesi bakımsızlıktan adeta çökerken, nefes almak için kaçtığımız Liman Arkası ise bu gidişle dalgalara teslim olacak galiba. Her geçen gün bir parçası denize gidiyor çünkü. Yerel yönetimin TTK ve Liman Başkanlığı ile bir araya gelip oralarda nasıl bir düzenleme yapılabileceğini konuşmuyor nedense. Emin olun çok az maliyetle yapılabilecek işler bile Zonguldaklılara çok görülüyor. Yaşam kalitesi her geçen gün daha da aşağılara çekilen kent artık kokuşuyor.

 

Hiçbirimizin kimliği yok, hepimiz uzaydan geldik sanki… Nereden gelip nereye gittiğimizi anlatan etnografik öğeleri sergileyeceğimiz bir müzemiz bile yok. Vazgeçtim olmasından sözü bile edilmiyor nedense. Bana sorarsanız Belediye Kültür Merkezi’nde bunla ilgili bir bölüm oluşturulabilir rahatlıkla. Kültürel faaliyetler, Lavuar Alanı içinde düşünülen kültür merkezine kaydırılarak BKM uzun erimde tümden müzeye dönüştürülebilir.  Mimari yapısı, tarihsel kimliği nedeniyle çok da yakışır bence… Bu konuda acele de etmek gerekiyor. Yöre kültürünü yansıtacak materyaller bir bir yok oluyor çünkü… Önerim artık bir sinema olarak faaliyete geçmesi zor görünen Belediye Sineması’nın geçici olarak müzeye tahsis edilmesidir. Bir fastfood lokantasına dönüşmesinden bin kat daha hayırlıdır bence… Çok şey mi istiyorum sizce?