Her gün bir başka şaşkınlığı yaşıyoruz. Karşılaştığımız olaylar karşısında, ağzımızdan dökülen “Yok yahu, bu kadar da olmaz” sözlerinin sayısı her geçen gün daha da artıyor. Kovid salgını da dahil bin türlü belayla uğraştığımız zehirden günlerin içinde bin yıllık belamız yokluk, yoksulluk kadar uluslararası sorunlar da soluk aldırmıyor bize. Aslında onca badirenin içinden geçmiş bir bağrı yanık olarak şaşma duygumu çoktan yitirmiş olmam lazım ama saflık işte. Bir türlü terk etmiyor bedeni…
 
Bu yazı çoktan bitmişti ama ajanslardan gelen son dakika haberi kimi paragrafları çıkarıp bu konuyu en başa almamı elzem kıldı. Yancı partinin ısrarlı talebi sonucu çıkarılan af kanunu ile özgürlüğüne kavuşan Alaattin Çakıcı, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu, “Sen kimsin de Erdoğan ve Bahçeli’yi eleştiriyorsun” babalanmalarıyla ulu orta tehdit etti. Hem de nasıl cümlelerle? “Ulan dürzü” diyerek başlayan mı dersin, yoksa “Seni bakla kazığı ile tanıştırırım” diye bitenle mi?
 
SIRADAN VATANDAŞA NELER YAPILMAZ

Kamuoyunda en hafif deyimle “Suç örgütü lideri” olarak tanımlanacak Çakıcı, ayranı kabardı da böyle bir harekete mi girişti, yoksa kendini özgürlüğe kavuşturan Bahçeli-Erdoğan ikilisine bağlılığını bir de bu tavrıyla mı bildirmek istedi, bilemem. Bildiğim şu ki, ana muhalefet partisi liderine “köpeklik yapmak”, “Hacivat gibi oynamak” dahil birçok hakareti yapıp, “Akıllı ol”, “Seni fasulye çubuğu ile tanıştırırım” gibi tehdit içeren ifadelerle seslenen Çakıcı hakkında 24 saattir hiçbir işlem yapılmadı.
 
Havuz medyasının tıpkı Berat Albayrak’ın istifası gibi görmezden geldiği eylem hakkında hiçbir işlem yapılmadığı gibi, iktidar çevresinden, bu saate kadar, “kabul edilemez” olduğuna dair bir açıklama da gelmedi. Kötünün de kötüsü bu durum bence. Ana muhalefet partisi genel başkanına bu yapılırsa, sıradan vatandaşa neler yapılmaz, hayal bile edemiyor insan çünkü. Hayal edemediğim bir diğer şey de, aynı ifadeleri Cumhurbaşkanı için kullanan birisinin başına neler geleceği sorusu elbette…
 
MAHKEME KARARLARI HİÇE SAYILIYOR

Türkiye hızla bir muz cumhuriyeti olmaya doğru ilerliyor. Tek adam rejimi kendinden olmayan herkese her türlü hukuksuzluğu reva görüyor. KHK zorbalığıyla hiçbir yargı kararına gerek duymadan yüz binlerce insanı kamudaki görevinden ihraç ederken dilediği belediye başkanını canı çektiği anda görevden alıyor. Tehlikeli bulduğu insanı sorgusuz sualsiz yıllarca hapse atmakla kalmıyor, bu uğurda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi gibi Anayasa Mahkemesi kararlarını da hiçe sayıyor…
 
Son olarak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na açılan soruşturma da gösteriyor ki, Erdoğan, bize, “Bu kadarına da pes” dedirten anti demokratik uygulamaları gözü kara şekilde sürdürüyor. Kimi aklı evvellerin “Yahu sen tüm bunları yazabiliyorsan, nasıl özgürlük yok diyorsun” dediğini duyar gibiyim. Sıradan eleştiri hakkını demokrasinin tek göstergesi sayarak bizi dar bir alana hapsetmeye çalışan hacıağalara verecek yanıtım yok. Gereksiz enerji israfı olur çünkü… Ne günlere kaldık yahu…