Türkiye hakikaten çok güçlü ülke. Tek parti döneminin Başbakanı Refik Saydam’ın dediği gibi “Her şeyimiz A’dan Z’ye bozuk” ama hep arafta yaşadığımızdan olacak, hangi rezalet yaşanırsa yaşansın kıyamet bir türlü kopmuyor. Organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in videolarını izliyoruz kaç gündür. Bence “malumun ilanı” olan söylediklerinin pek çoğunun doğru olduğunu herkes biliyor. Ama yarım yamalak verilen yanıtlar dışında, devlet katında, kimsenin kılı kıpırdamıyor…

Hepimiz gördük, “Devletin ali menfaati” kavramının arkasında aleni suç işlendi bu ülkede… Sedat Peker, barış akademisyenlerinin oluk oluk akıtacağı kanlarında duş alacağını söylediğinde, bugün kendine “mafya pisliği” diyenler dokunulmazlık zırhı ördü çevresine. Yetinmedi, emrine koruma verip, telefonunun dinlenmesini önleyen cihazlar tahsis etti bir de. Ana muhalefet partisi liderine ağza alınmayacak hakaretleri yapan suç örgütü lideri gibi, o da devlet katında makbul insandı çünkü...

BAKAN GERÇEKLERDEN DAHA ÇOK AT İZİNE İT İZİNE KARIŞTIRACAK BİR KARANLIĞI YARATMANIN PEŞİNDE

Köprünün altından sular akıp Peker saha dışına itilince her şey faş oldu bir anda. Projektörler üzerine çevrilen İçişleri Bakanı, en iyi bildiği işi yaptı, dezenformasyona başvurdu. Yaptığı açıklamada, BirGün, Cumhuriyet gibi gazeteleri Peker’in suç ortaklığı olarak niteledi. Ülkenin başına bela organize suç örgütleri, cemaat ve tarikatlarla en çok savaşan bu gazeteleri suçlaması da gösteriyordu ki, bakan olacak şahıs, gerçeklerden daha çok at izine it izine karıştıracak bir karanlığı yaratmanın peşindeydi…

Bir de tüm kariyerini kendilerince önemli bulduğu şahsiyetlerin “yancılığını” yaparak elde etmiş gazeteci müsveddeleri var ortada. Bir organize suç örgütü liderinin kendisiyle yaptığı görüntülü konuşmayı kaydedeceğini düşünecek akıldan yoksun bu yankesiciler, her akşam kanal kanal dolaşıp memlekete ayar veriyor bir de. Yayımlanan görüntüler, sürüsüne bereket bu şahısların “şeref, namus sözleriyle” alenen yalan söylemek, uydurma haber yapmak gibi marifetleri olduğu da koyuverdi ortaya…

“VATAN, MİLLET, SAKARYA” CAYIRTISI BU YÜZDEN HİÇ BİTMİYOR

İki iki daha dört: Yönetimler saydam olmazsa, her türlü suç mayalanıyor o karanlıkta. Her türlü suç örgütü kendine zemin buluyor. Bin türlü spekülasyonun cirit attığı ortamda gerçekler kayboluyor, yanlış doğrunun önüne geçiyor. Rahmetli Çetin Altan’ın yıllardır yazılarına konu ettiği gibi, yönetimler, topluma bilgi vermek yerine koyu bir hamasetle manipüle etmeyi daha çok tercih ediyor. Yedikleri herzeyi kamuoyundan gizlemek istiyorlar çünkü. “Vatan, millet, Sakarya” cayırtısı bu yüzden hiç bitmiyor…

Zonguldak’ta farklı mı? TOKİ şubesine dönüşen Zonguldak Belediyesi yapılan hiçbir çalışma hakkında bilgi verilmiyor. Şaka gibi, Lavuar Alanı ihalesinin yapılıp yapılmadığı bile belli değil hâlâ. Kim girdi, kim kazandı, nasıl bir proje ihale edildi, maliyeti kaç para gibi soruların karşılığı yok. Sanki babasının parasını harcayan Ömer Selim Alan bilgi paylaşmayı zül sayıyor, halkın beş kuruş değeri yok çünkü gözünde. O susunca herkes el yordamıyla ulaştığı bilgiyi paylaşıyor, ortalık kirli bilgiden geçilmiyor böylece. Ne diyelim bugünler de geçer de, olan gariban kent olur.