Bu büyük bir aşk hikayesi,
Bu hikayenin bir tarafı bir öğretmen, diğer tarafı ise bir öğrenci…
1938-1940 yılları, Bartın'da üstünde Asma köprüsü, içinde yüzen kayığı ile meşhur Kocanaz deresine bakan bir ortaokul, 24 yaşında bir edebiyat öğretmeni Rıza Polat Akkoyunlu ve Bartın'ın o zamanlar en seçkin semti Asma'da üç katlı taş konakta yaşayan güzeller güzeli, hayatının ilkbaharında gencecik bir öğrenci kız...
Sevmişler birbirlerini hoca ve öğrencisi, ama küçük yer ve yasak bir sevda olunca yaşanan; adam evli, kız da çok genç olunca, büyük tepkiler olmuş ve susup o şehri de sevdiği kızı da terk etmek, tayin istemek zorunda kalmış aşık şairimiz.
Aşkını artık çok uzak diyarlardan dile getirmiş,
Aşkını kalbine gömmüş,
Aşkı başka aşıklara da ilham kaynağı olmuş…
Gitmiş ama bir nevi sevda sürgününe gitmiş Rıza Polat ve Ankara'dayken uzun mektuplar hâlinde " Bende Kalan Mektuplar" adıyla şiirleştirmiş bu unutamadığı sevgisini ve sevgilisini...
Öyle sevmiş ki gizli aşkını, laf söz olur da kıza bir zarar gelir, dile düşer sevdiği diye o sevdiği kıza kıyamamış; onun adı yerine üç nokta (...) koymuş ve "Nokta Noktam" diye seslenmiş sevdiğine. O günden bugüne çok pek çok kez sevip de söyleyemeyenler, sevip de ayrılanlar ya da bir yasak aşkın sevdasına tutulanlar hep "Nokta Noktam" diye seslenmişlerdir sevdiklerine...
Rıza Polat, döneminde, bazı şiirleri ile popüler olmuş bir şairdir. Aşk temasını işleyen manzumeleri daha çok sevilmiştir.
Şiir kitapları:
1. Bir Yangının Külleri
2.Bende Kalan Mektuplar (Nokta Noktam)
3. Bir Yayda Altı Ok
4. Güneyde Bahar
5. Güneyden Geliyorum
Evet;
Evli bir genç öğretmen ve liseli öğrencisi… Aralarındaki aşk… Dar çevre… Dedikodular… Ve Bartın’ı terk ediş…
O zamanki aşklar büyük aşklar;
İnsanı şair yapan aşklar…
Rıza Polat Akkoyunlu da haliyle gittiği yerde aklından çıkaramadığı liseli öğrencisine bu kez platonik olarak vurulur ve başlar şiirler yazmaya.
O yazılarından ve şiirlerinden şiirlerden birini verelim ve yazımızı böyle bitirelim:
Nokta Noktam 
Seni, ömrünün en nazlı yıllarını yaşadığın bir çağda,
Bir Karadeniz kasabasında tanımıştım.
O günden bu yana, herkesten kıskandığım adını,
Anahtarı olmayan güzel bir çekmecede gizli tuttum, daha da tutacağım. 

Bilmiş ol ki, ben hala,
Alınlarımız kadar, bahtlarımızın da ak pak olduğu o mutlu günlerin Rıza'sıyım...
Şu var ki, güzüm erken geldi.
Şimdi kirpiklerim çiğli, şakaklarım duman duman...
Yel hoyrat esiyor. Kalbim telaşta...
Serviler ülkesi pek uzakta olmasa gerek!..

Eğer bir gün, kararan ufkunda, kara bir kartal gibi kanat çırpıverirse kara haberim hiç şaşma!..
Yaşlı gözlerle süslenen yasını herkesten sakla!..
Ve beni senden soranlara de ki: 

Onun gönlü, 
Her güzelin tutkusuyla tutuşan bir çöldü. 
Sevdi, 
Sevildi, 
Ve öldü!.