Bir parti düşünün…

Sadece tarihiyle övünen…

Yıllarca Atatürk’ün siyasi mirasını yiyip…

Onun gölgesinde siyaset yapan…

Laiklik ilkesini ve inanç özgürlüğünü dillere pelesenk edip…

Yüzde 95’i Müslüman bir ülkede din düşmanı olarak anılan…

Emek ve alın terini savunmasına rağmen işçi sınıfını kucaklayamayan…

“Köylü milletin efendisidir” diyen büyük bir lidere sahip olmasına rağmen…

Köylüye sırtını döndüğü için sandıkta çuvallayan…

“Türkiye’nin birleştirici gücü” sloganıyla seçmenin karşısına çıkıp…

Güneydoğu’da alternatif politikalar geliştiremediği için seçimlerde sıfır çeken…

Kafa kol ilişkilerine göre asker delege yapıp, yönetim kademelerini belirleyen…

Halktan bu kadar kopuk siyaset yapan…

Seçimden seçime seçmeni hatırlayan…

AKP’nin yolsuzluklarının üzerinden politika yapıp…

Yerel yönetimlerde AKP’lileri aratmayacak kadar rant sağlayan…

Halkın değil kendi çocuklarının geleceği için siyaseti araç olarak kullanan…

Demokrasiyi savunup “tek adam”cılıkla yönetilen…

Parti içi muhalefetin hizipçiliğe dönüştüğü…

Ve canı sıkıldıkça kurultay yapan…

O parti maalesef Türkiye Cumhuriyeti’yle yaşıt…

Mustafa Kemal’in bir ulusa emanet ettiği…

Cumhuriyet Halk Partisi…

Cumhurbaşkanlığı seçimlerin yapıldığı 10 Ağustos 2014 tarihine kurulan zaman ayarlı bir saatli bombaya benzettiğim Cumhuriyet Halk Partisi’nde muhalefet bombanın tahrip gücünü artırmak için elinden geleni yapıyor…

Ama halk CHP’de yaşanan bu koltuk kavgasından bir hayli sıkılmışa benziyor…

Geçtiğimiz günlerde Devlet eski Bakanlarından Hasan Gemici ile birlikte bir akşam yemeğinde uzun uzadıya bu meseleyi konuştuk…

O da CHP’nin toplumun her tabakasına inerek…

CHP Köylüyü dinliyor… CHP emeklileri dinliyor… CHP işçileri dinliyor v.b. başlıklar altında toplantılar yapılarak işe başlanabileceğini, bu düşüncesini CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ile paylaştığını söyledi…

İşte bu bir siyasi partinin halka dokunmak, insanları önemsediğini hissettirmek için atılacak samimi ve kocaman bir adım…

Türk solunun üzerinden silindir gibi geçen 12 Eylül darbesi sonrası ayağa kalkamayan, kitleleri harekete geçirecek, insanları umutlandıracak inandırıcı politikalar üretemeyen,  kendi siyasi ikballerini memleketin ahvalinden üstün tutan politikacıların kuşatmasındaki CHP, artık kendisini dev aynasında görmeyi bırakıp yüzünü köylüye, işçiye, ezilen halka dönmek zorundadır.

Her dönem yaşadığı seçim başarısızlığını CHP’ye oy vermeyen seçmene yükleyerek kolaycılığa kaçan Cumhuriyetçiler, birbirini yemek yerine biran önce bilim insanlarının, akademisyenlerin, emek cephesinin, azınlık temsilcilerinin ve köylülerin içinde olacağı yeni bir kadro ve yeni bir vizyon ile halkın karşısına çıkmak için daha neyi bekliyor?

Aksi halde bu ülkede kimse yakın tarihte CHP iktidarını hayal bile etmesin…

Sahi, n’olacak bu CHP’nin hali?