İşte tam da bunu anlatmaya çalışmıştım dünkü yazımda…

Tıpkı 12 Eylül ihtilalinde olduğu gibi kardeşi kardeşe düşüren siyaset bezirganları yine iş başında…

En ufak bir kıvılcım yetiyor toplumun fitili ateşlemeye…

Mesele politika olunca karşıt görüşlülerin tahammülü bile olmuyor birbirini dinlemeye…

Ve zaman zaman bizler dahi geriliyor, geliyoruz bu oyuna…

Dün Halkın Sesi’nin manşetindeki fotoğraf, farklı çevrelerden farklı tepkiler aldı…

Kimi olayın abartıldığını düşünürken, kimi ise en az benim kadar yadırgadı…

Caddede yürüyorsunuz…

Kalabalığı yara yara geçen takım elbiseli iri cüsseli bir adamın arkasında silahlı iki sivil…

1.90’lık korumanın silahı ceketinin üzerine öyle rüzgardan falan değil maksatlı olarak çıkarılmış…

Onlara göre daha çelimsiz olanı ise elinde “Akrep” tabir edilen otomatik silahla peşlerinden koşar adım yetişmeye çalışıyor…

Bu adamların Emniyet Müdürü ve korumaları olduğunu bilmeyen sıradan bir vatandaş bu manzara karşısında ne düşünür, nasıl refleks verir?

Ya da bir çocuğun psikolojisinde yaratacağı tahribat kimin umurunda…

Belki çok uç bir örnek olacak ama yoldan geçen bir psikiyatr hastasının böyle bir manzara karşısında neler yapabileceğine kim garanti verebilir!

Toplumu gerebileceği gibi tedirgin de eden bu fotoğraf, bazı okurlarımız ve sosyal medya takipçilerimiz tarafından çok yazıldı çizildi…

Ama biri vardı ki beni hepsinden çok yaraladı…

Beni beklide en iyi tanıyanlardan biri sanki bizi “polis düşmanı” bir kımıl zararlısıymış gibi göstermeye çalışınca kendimi sorgulama ihtiyacı duydum…

Bir gazeteci, yeri geldiğinde “şeytanın avukatı” olabilmeli!

Şüphesiz yaptığımız her haberin kamuoyunun tamamı tarafından kabul görmesini beklemek hayalcilik olur…

Ama tartışmak, konuşmak neden insanları rahatsız eder anlamış değilim…

Karşıt görüş beyan ederken hakaret etmek yerine fikren galip gelmeyi niye denemez insanlar?

Bana “garip” gelen o manzara birilerine “sıradan” gelebilir!

Zonguldak’ta ilk kez bu kadarına tanık olduğumuz bir güvenlik önlemini haber yapmak kadar doğal ne olabilir ki?

Bunu polis düşmanlığı gibi algılamak hatta işi daha da ileri götürüp kınamak ne demek?

Dün yazdım… Emniyet Müdürü ve Valiliğe yönelik ciddi bir suikast istihbaratı da alınmış olabilir… Ama bu tedbirleri milletin gözüne sokmadan yapmanın bir yolu da olmalı…

Sonra kimse “Osman Ak kötü insan” demedi ki… Hatta özellikle trafik konusunda aldığı cesur kararları yine bu köşeden destekleyen yazılar yazdım defaaten… Ayrıca siz seviyorsunuz diye herkes Osman Ak’ı sevmek zorunda da değil…

Kimse kimsenin vatan sevgisine öyle abidik-gubidik sebeplerle kota koymasa…

Kimse kimseye kraldan çok kralcılık yapmasa…

Kimse kimsenin fikirlerine saygısızlık yapmadan konuşabilse…

Ve kimse beni sırf sizden farklı düşünüyorum diye eli kanlı terör örgütleriyle aynı fotoğraf karesine koymaya kalkışmasın…

Futbol sahalarındaki holiganca tavırları siyasete taşımak sadece bizi bize kırdırır…

Lütfen siyasette de Fair-Play!

Konuşarak anlaşabilen tek canlı insan!!!