Bakın sayın okurlarımız!

Size bu hayattaki en değerli bir konudan bahsetmek istiyorum.

Eğitim…

Eğitim deyince ben, Yunus Emre’nin, o ölümsüz mısralarını hatırlarım:

İlim ilim bilmektir
İlim kendin bilmektir
Sen kendin(i) bilmezsen
Ya nice okumaktır..?

İşte bütün mesele bu…

Çocuklarımız…

En kıymetlilerimiz…

İlkokul ve ortaokullara bakıyoruz. Çocuklar okula gitmeye başladıktan sonra küfür etmeyi öğreniyorlar. Anne babalar olarak çocuklarımıza söz geçiremiyoruz. Okulda öğretmenlerden medet umuyoruz. Eğer çocuğunuz kendinden bir şeyler yapmıyorsa, dersi anlayamıyorsa, sorumluluk idrakine henüz ulaşamamışsa, vay halinize!

Çocuğa baskı yapsanız olmaz, kendi isteğiyle yapsın diye boş bıraksanız hiç olmaz. Okuldan ve öğretmenlerden -eğitim adına- çocukla bire bir ilgilenmesini rica etseniz, o da beyhude bir çaba… 40 kişilik sınıflarda çocuklarla ilgilenecek babayiğit öğretmenler bulmak artık çok zor. (Olanları tenzih ediyorum)

Sadece ders notu için yarış ortamı... Ötesi yok.

Çocuklarımıza not verip karnelere bakıyoruz ama… Asıl okullar, öğretmenler ve ebeveynler olarak bizlere birer “eğitim notu” verilse acaba kaç alırız?

Herkes bunu düşünsün!

Çocuklarımız zayi oluyor…

Anne babalar ise perişan…

*

Liselere baktığımızda durum daha vahim…

Lisedekilerin bir çoğu küçük yaşta sigara ve alkolle tanışıyor. Okulun çevresinde sızmış halde öğrenci görmek mümkün olabiliyor. Kimisi ise Fener kayalıklarında, gönlünün keyfini yaşıyor.

Geçen gün Fener bölgesinde okula giden bir kız babası aradı. Kızcağız lisedeki bir çok arkadaşının okula alkollü geldiğini, kiminin kendine eş seçmek için adeta okula uğradığını, okulda bazı öğretmenlerin talebesinden sigara isteyecek kadar rezalet bir ortam yaşandığını söylemiş. Kızının psikolojisinin bozulduğunu çaresizlik içinde bana anlatıyordu baba: “Bu nasıl iştir? Benim kızım okula gitmese bu rezaletten haberim olmayacaktı. Yazıklar olsun.” 

Bu kadar kötü tabloya rağmen okula talebelik yapmak için giden pırlanta gibi gençlerimiz de kaliteli eğitimcilerimiz de yok değil. Onları en derin sevgi ve saygılarımızla selamlıyoruz.

Ancak bu bozuk ortamda onlar da aradan çıkacak diye endişeleniyoruz.

Hepimizin çocuğu var.

Kim çocuğunun saygısız, gayesiz ve boş biri olmasını ister?

Soruyorum, kim ister?

Bakın Kilimli İsmet İnönü İlkokulu’ndan 4 öğretmen Erasmus projesi kapsamında İrlanda’nın bir beldesindeki okulları incelemiş.

Öğretmenlerin gözlemlerini sizinle paylaşıyorum:

“Sınıflarda grup çalışmalarına ağırlık verildiği, sınıflarda tuvaletlerin olduğu, sınıflarda ders araç ve gereçlerin dolap içinde bulunduğu, sınıflarda büyük lambaların ve yeterli büyüklükteki panoların yer alıyor. Sınıflarda ayrıca kütüphane ve okuma köşelerinin bulunduğu müzik aletleri için sınıflarda da ayrı bir oda olduğu belirtildi. Sınıfların yeterli büyüklükte ve kapsayıcı eğitime çok uygun olduğu da gözlemlendi. Sınıflar her türlü teknolojik donanımında olduğu gözden kaçmadı(Bir akıllı tahta, bir normal tahta, bilgisayar, projeksiyon v.b.)

Okulda iki kapalı spor salonu, iki açık spor alanı olmakla beraber spor yapma imkanının oldukça yüksek olduğu gözlemlendi. Geleneksel sporlara da yer vererek öğrencilerin yeterliliklerini geliştirilmelerine fırsat verildiği gözlemlendi. Okulda kantin olmadığı, teneffüs yapılmadığı (sınırlandırılmış ders saati olmadığı )gözlemlenmiş, öğretmenlerin ihtiyaç durumunda öğrencileri teneffüse çıkardığı dikkatleri çekmiştir. Öğrenci sağlığı ve güvenliği açısından panoların boyu alçak yapılmış ve panolarda toplu iğne kullanılmadığı görülmüştür.

Öğle yemeği saatinde beslenme ihtiyaçlarını karşılayan çocuklar açık alanlarda çokça vakit geçirmektedirler. Bu arada öğretmen ve öğrenciler okul radyosunda yapılan yayınlarla okul etkinliklerini tanıtmakta ve belli duyurulurda bulunmaktadır.

Ortaokul olan Holy Family Senior okulunda branş öğretmenleri yoktur. Eğitim-öğretim sadece iyi yetiştirilmiş sınıf öğretmenleri tarafından verilmektedir. Yaş grubu itibariyle bunun daha doğru olduğu savunulmaktadır. Özel eğitim için ayrı okullar bulunmamakta ve okulun belli bir bölümünün bu öğrenciler için ayrıldığı gözlemlenmiştir.

Özetle gözlem yapılan okulda tüm öğrencilerin kapsayıcı eğitim dahilinde kendisini geliştirmelerine fırsat buldukları okul hayatının tüm süreçlerine aktif olarak katıldıkları özel eğitime ihtiyaç duyan çocukların kendi yaşıtlarıyla birlikte aynı okul binasında zaman zaman birlikte eğitim gördükleri vakit ve dersler bulunmaktadır.

Okulun, Farklı becerilere sahip olan öğrencilerle farklı aile ortamlarından gelen her türlü öğrenciye yönelik bir yaşam alanı olarak kullanıldığı gözlemlendi.”

Buyurun eğitime buradan bakalım.

Vah benim ülkem…