Yazık yahu!  Sevgi yok. Saygı yok. Huzur yok. Adalet yok. Yok, yok, yok! Nereye kadar? Susup oturmak neye yarar? Bizler ki kainatın en şahane yaratıklarıyız(!). Bizler İNSANIZ(!). Kendinden başkasına sağır, Kendinden başkasına dilsiz olanlarız. İşte bu yüzden vallahi ve tillahi yazık.
Sizlere başımdan geçen bir olayı anlatmak istiyorum: Zonguldak  da hafta içi saat 20.00 sularında, yanımda bir kadın arkadaşımla hızlı adımlarla  bir toplantıya yetişmeye çalışırken kendini bilmez, berduş, avere, fikri mahluklaşmış bir erkek tarafından sözlü tacize maruz kaldık. Yetmedi şiddet uygulamaya kalktı. Çarşının ortasında olan bu olaya tüm esnaf ve çarşıdaki halk sessiz kalırken şans eseri bir polis memurunu fark edip olayı izah ettik ve çözüme kavuşturduk. Diyeceksiniz ki ‘Neden anlattın bunu?’. Toplumumuzun ne denli duyarsızlaştığından dem vurmak istedim çünkü sizlere. Halimiz nereye gidiyor? Bizler böyle miydik? Bizler, çok değil belki de bundan on sene öncesine kadar kapımıza hiç tanımadığımız biri gelse onu evimize buyur edip karnını doyurup ağırlayan insanlarken şuan sokakta birbirimize selam vermeye çekinir olduk. Kalplerimiz, bağlı olduğumuz değerlerimiz yozlaştı. Benliğimiz firar… Komşuluk denen kavram yerini ‘Ne olduğu belli olmayan insanlar onlar. Aman uzak dur yavrum!’diye nidalara bıraktı. Sevgi ise ; ‘ Seni seveni seveceksin bu devirde.’ Gibi gaddarlaşmış bir cümlenin esiri oldu. Saygının yerini bırakacak bir kelimesi/cümlesi dahi yok. Bırakın birbirimize olan saygıyı insanların kendilerine saygıları kalmadı.
Bildiğiniz üzere Doğu Türkistan’a zulüm yapılıyor. İnsanlar ölüyor ! Bizlerin pek çokları ‘”Yalan haberdir yahu o” diyerek rahat rahat uyuyabiliyor. Sorarım size insanlık bu mudur? Türk’ü, Laz’ı, Kürt’ü, Çerkez’i, sunnisi , alevisi…. Irkları, inançları yaşayışları her ne olursa olsun bir yerlerde insanlar ölüyorsa sessiz kalınmamalı. Gece yataklarımız da rahat uyuyamamalıyız. Şayet uyuyabiliyorsak da durum vahim. Durum içler acısı demektir. Çünkü ölen insanlar değil , ‘İNSANLIK!’ OLMUŞTUR.
MİHRİBAN SARI
***
Fikri mahluklaşan insan suuretli yaratıklar var heyhat!
 Kalbi kararmışları kazımak gerekiyor dünyadan lakin ne hacet bulansın eller pisliğe.
 Haddini bilmezlere had öğretmek
Sağır ve ağma birine bağıra çağıra ders anlatmaktan farksız olmayacağı için
Bu meşakkati sırtlanmaya lüzum yok.
O vakit geriye kalan ve her daim baki olan şey ;
Allah'a havale etmek oluyor.
Rabbim sana havale makluk'i beşeriyat.
MİHRİBAN SARI
***
DAHA İLK GÜNDE
 En başından belliydi halbuki
 Canımın yanacağı.
İlk kez göz göze geldiğimiz an, yakmamış mıydın canımı ;
Kirpiklerinin gölgesi altın da kalan buğulu gözlerinle,
 Eşi emsali olmayan kokunla ,
 Divane etmemiş miydin beni?
 En başından belliydi halbuki
 Elimden her şeyimi alacağın.
 Daha ilk günde ;
 Sözlerinin esiri kalmamış mıydım?
 Heyecandan lal olup
 Senden başkasına ağma olmamış mıydım?
 Soluk almak yerine, içime seni çekmemiş miydim
 Daha ilk günde?
 Haklıydın , kızmamalıydım sana.
 Bile bile yürüdüm ben yangınlara.
 Bile bile vazgeçtim kendimden.
 Sevdamın, celladım olacağını bile bile sevdalandım.
 Sevdim...
 Taa en başından beri ,
 Ben seni çok sevdim...
MİHRİBAN SARI
***
Vakit geldi!
 Mutluluklarımıza cila vurma vakti belki de.
 Yitirilmişleri tozlanmış raflardan temizleme vakti
 Ya da yarım bırakılanları unutma...
 Kim bilir belki de derin ve ferah bir nefes alıp,
 Boğazımıza dizilen acıları yutkunma vaktidir.
 Artık yeniden doğma vaktidir belki de..
 MİHRİBAN SARI