Dün bir yaşıma daha girdim…

Meslek hayatımda sayısız polis-adliye haberi takip ettim…

Evveli zamanında emniyet gazetecileri arar, “Falan suçu işleyen filancıyı yakaladık. Gelin fotoğraf ve görüntü çekin” derdi…

Bir keresinde hiç unutmam Cumhuriyet Savcısı’nın eşinin donunu çalan sapık bile teşhir edilmişti bu şehirde…

AB uyum yasaları ve İnsan Hakları gereği son 12 yıldır yüz kızartıcı suç işleyen zanlılar bile artık teşhir edilmiyor…

Gazeteler yüz kızartıcı suçlarda gözaltına alınanların isimleri rumuzla yayınlıyor…

Ama dün sadece maaşlarını isteyen insanlar deşifre edilmeye çalışıldı bu kentte…

Halbuki, Anayasa’nın 38’inci maddesinin 4’üncü bendi çok açık:

“Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz”

Neden bunları yazdım…

Dün Emniyet Müdürü Osman Ak’ın talimatıyla genel teamüllere aykırı bir durum yaşandı Kilimli’de…

Yaklaşık 7 gündür alın terinin karşılığını almak için çalıştıkları maden ocağında eylem yapan madenciler son 3 gündür açlık grevindeydi…

Kamuoyu desteği, ulusal basında geniş yer bulan haberler ve maden işçilerin onurlu direnişi birilerini ürkütmüş olacak ki, önce Valilik “provokasyon” uyarısı yaptı…

Ardından polis, kendilerini ocağa hapseden madencilere destek veren eylemcilere toma ve çevik kuvvet ekipleriyle barikat kurdu…

Peki Valiliğin ve polisin endişesi neydi…

Sosyal medya üzerinden yayılan “HDP’liler Kilimli’ye geldi”  yaygarasının ardından gençlerden oluşan bir grup, eyleme destek vermek için gelen Kilimli Halkevi üyeleri ve üniversite öğrencilerine saldırdı…

Hiçbir milletvekilinin katılmadığı, birçok taraftar grubunun polis dayatmasıyla gelemediği bir eyleme katılarak omuz verenler, hiçbir provoke eylem yapmadıkları halde dönüş yolunda bir çuval dayak yedi…

Polis ise bu duruma tedbir almadığı gibi seyirci kalmayı tercih etti…

Mübalağasız söylüyorum resmi ve sivil 150’ye yakın polisin olduğu, trafik polislerinin bile tedbir amaçlı geldiği bir eylemde insanların hakkını aramasına müsaade etmeyen polis, vatandaşı vatandaşa kırdırdı…

Anlaşılamaz bir nedenle eylemcilerin direncini kırmaya çalışan polis, sadece ekmek parası derdinde olan işçileri neredeyse terörist ilan edecek…

Dün bir ortamda biri “Bunlar paralelciymiş” deyince şalterim attı…

Kolayını bulmuşlar…

Bu ülkede kim hakkını arasa, kim hükümeti eleştirse “paralelci” ilan edilmiyor mu?

Bir gün önceki eylemde direnişi “izole” etmeye çalışan Zonguldak Emniyeti, dün de Halkın Sesi hariç tüm gazete ve ajansları arayarak polis otosuyla günlerdir gazetecileri yanına yanaştırmadığı maden ocağına götürerek bir algı operasyonu yaptı…

Polis eskortuyla maden ocağının “nefeslik” tabir edilen arka girişine götürülen gazetecilere devletin polisi,  “Bakın burada açlık grevinde olduğunu iddia eden işçiler yemek yemiş, sigara içmiş. Hatta elimizde fotoğraf bile var” diyordu… Ne hikmetse o fotoğraf bir türlü gösterilmedi!

Maden ocağında fenalaşarak dün hastaneye kaldırılan direnişçi işçiler ise polisin iddiasını yalanladı…

O bölgede yüzlerce kaçak ocak olduğunu bilen bir gazeteci olarak nefeslik bölgesinin yakınlarında bulunacak bir yemek artığı ya da sigara izmaritinin polisin iddiasının kanıtı olamayacağını düşünüyorum…

Peki, velev ki polisin iddiası doğru…

7 gündür karanlık, açlık ve stresle boğuşan maden işçileri dayanamayıp yemek yedi…

Bu neyi değiştir Sayın Emniyet Müdürü?

O insanların haklı mücadelesine saygı duymanız için içlerinden birinin ölmesi mi gerekiyor?

Peki bugüne kadar her yeri dozerle yıkıp geçen pek Sayın Valimiz Ali Kaban Beyefendi…

Hadi bize sizi eleştirdiğimiz için kızıyorsunuz?

Allah aşkına vicdanı olan biri,  neden bu insanların hak arama mücadelesini baltalamak ister?

Polis, niçin onları yalancı çıkartmak için bir otobüs gazeteciyi ocağa götürüp “Bakın buradan yemek servisi yapılmış, sigara içmişler. Açlık grevi yalan” diyerek eylemcilere yönelik kamuoyu desteğini kırmak ister…

Başından beri “safsata” olduğunu düşündüğüm bir davada devlet eğer operasyon yaptığı şirketlere “kayyım” atıyorsa, o madenlerde kelle koltukta çalışan insanların maaşlarını da ödemek zorundadır…

DEKA Madencilik çalışanlarının 7 günlük onurlu mücadelesini polis nezaretinde bu şekilde ti’ye alıp karikatürize etmeye çalıştırmak kimseye bir şey kazandırmaz Sayın Valim…

Lütfen bugün bu insanları maaşları ödeyin de kimsenin burnu kanamasın…

“Devlet” olmanın gereği de budur!