Böyle bir yazının bugünlerde yazılması gerektiğine inandığım için yazdım. Tabi bu sözü birilerine söylemek için, ne yaptığına iyice bakmak, anlamak gerekir. Karşımızdakini ezmek, onu küçük düşürmek amacıyla söylenmemeli bence. Hele,hele yapılan her bir ufacık hatada da kullanılmamalı bence.Bu cümlenin altında çok ağır manalar yüklüdür bilinmiş ola…

Çocukken, henüz bıyığımız yeni terlerken, gençliğe yeni adım atarken, sık, sık yaptığımız yanlışlar karşısında babamızdan ya da bir büyüğümüzden:” Oğlum adam olun biraz !” sözünü hep duymuşuzdur. Bu söz ağır olanı değil, en hafifi olan uyarıcı bir söz. Hepsi o kadarcık… Yani masum olanı. Peki nedir anlatmak istediğim? Güzel ahlak,inançlı olmak ve kurallara uymak mı? Cevap tam olarak bu değil tabi ki. Eee..peki öyleyse ne? Davranışlarımız, yürek güzelliğimiz, cesaretimiz veya doğruluğumuz mu? Evet cevap bu diyeceğim de, aklıma daha neler geliyor bir bilebilseniz. Hani elimizi kalbimizin üzerine getirip bir söz söyleriz ya… Ne derdik: ”İşte bakın burada atan ses bizim Vicdanımızdır” diye… Sesi olur mu bilemem de, ama insan olabilmemize sebep tek şey bu işte. Vicdanımız. Yalnız kalbimizle birlikte ses vermiyor,zaman,zamanda sızlıyor. İnansak da inanmasak da var olan olağan üstü bir duygu bu. İşte “adamlığın” başlangıcı da  burası değerli okurlarım. Sesi,duygusu ve de sızısı ile tüm benliğimize değer katan vicdanımız. Bizi “adam” yapan kuvvetli hissimizdir o. Bazen duygu seli ile coşturur, bazen de yürek yakar, burun sızlatır. Hani zaman,zaman hatırlatılan “adamlığımızın” mihenk taşıdır o. Cinsiyet ayırt etmeden ya övünç madalyamız olur ya da utancımız…

Adamlığımızdır adaleti sağlayan. Evimizde mutluluk, iş yerinde huzuru sağlar. Eğer ülkeyi yönetiyorsan o topraklarda barış eksik olmaz,bayrak ebedi yere düşmez,hep gönlerde dalgalanır …

Eğer “adamsan”,girdiğin yerde yalan olmaz;iftira atılmaz! Her yerde, her şekilde yön veren,yol gösteren olursun. İnancın sağlam, sana olan güven sarsılmaz olur.Çalışkana tembel,tembele çalışkan diyemez kimse!Ve eğer sen adamsan, siyasetin “s” si,adaletsizliğin “a” sı  yer alamaz yanında.Hele elinde yağdanlıkla gezen “yalakalar”,”dalkavuklar” yanına bile uğrayamaz! Ve sen gerçekten “adamsan” çalışanların arasına nifak sokarak görevini en iyi şekilde yapana “hiçbir işe yaramaz” damgasını vurmaz, yağdanlıkla gezenleri de “en iyielemanlarım” diye liste yapıp dolanmazsın!  Ve bu “adamlıktan yoksun” halinle, iftiralarınla göğe ulaşamaz yerlerde sürünürsün! İnandığın değil ama kullandığın “Allah”,”din”,”kitap” sözleri seni kurtaramayacağı gibi vicdansızlığın kölesi olursun. Böyle bir insanın yeri ancak “şeytan sofrasıdır”. Etrafındakilerde, “adamlıktan” nasibini almamış vicdanları körelmiş “yağdanlık yandaşları” olur.

Kimse,”Adamlıkla”, Müslümanlık arasında bir bağ kurmasın! Hiçbir bağlantısı da yoktur.Fakat, insanlara düşüncelerinden dolayı farklı muamele etmeyen, eşitliği,doğruluğu ve adaleti ilke edinen “İyi Müslümanlar” adamlıktan nasibini alırlar.Yoksa her alnı secdeye varanı bu sınıfa sokamayız .Bu kavram öylece yazılan,konuşulan bir kavram değildir.Adamlık şartlarını yerine getirmek gerekli.En önemlisi de “insan” olmaktır.

Unutmayalım ki, elde ettiğimiz para, mülk, iktidarda, makamda Allahtan; saldırıya uğrayıp,ihanete maruz kalmak,yoksullaşmak ve hapsedilmek de Allah’tandır. Bu bir imtihandır. Tüm bunlar karşısında hazır ve sabırlı olmak gerekir. İmtihandan başarılı ayrılmanın sırrıda budur. İyiliklerde, kötülüklerde bizim için…

“Adamlığın” gereğidir yapılan iyilikleri unutmamak. Affetmekte vardır kitabın en başında; ama affa değer bir insansa karşınızdaki. Tabi yapılan kötülükleri hafızamızın bir tarafına silinmemek üzere kaydetmek kaydıyla…