Şu ana kadar sadece devlet memuru 80 bin üzerinde kişi gözaltında-tutuklu. Darbe yapmayı başaramayan örgütün tüm malvarlıklarına el konuldu. Binlerce işyeri sahibi bir gecede mülksüzleşti. Gözaltılar ve bu kişilere ait iş yerlerinin kapatılması halen devam ediyor. 
Sistemi yönetenler kendi içinde birbiriyle mücadele ederlerken çok acımasız olurlar. Osmanlıda padişahların saraylarda boğazlandığı ve cumhuriyette başbakanının asılması bu acımasızlığın yüzde biridir.
Bu sert çatışmalar sadece Osmanlıda- Türkiye’de değil emperyalist-kapitalist ülkelerin tamamında yaşandı. Şu anda Türkiye daha önce planları yapılmış olan bir süreçten geçiyor. Bu olanlar değişimin şimdilik sadece ön habercisi…
Evet, operasyonlarla birlikte yüzlerce işyeri kapatıldı ve bu işyerlerinde çalışan on binlerce emekçi bir gecede işsiz kaldı.
Bu on binlerce işçi emekçi sıradan işçiler ve memurlar, yani bürokrat- yönetici değiller. Hadi memurlar aylıklarının üçte ikisini hüküm giyene kadar alacaklar ama bu yetmiyor ki. Çoğu memur ailesinden borç topladığı veya yıllarca dişinden tırnağından üç beş kuruş artırıp ve geri kalanıyla bankalardan uzun vadeli kredi alıp bir ev almış ve yetmiş bin TL lik borcun kira ödemesi gibi aylık bin TL yi düzenli öderken tutuklanmış-işinden olmuş. Geride iki-üç çocukla bir eş bırakmış.  Konut kredisi düzenli ödenmeyince ev elden gidiyor-yatırılan parada gidiyor.. Şimdi bu emekçinin ailesi ne yapsın.
“Patronları cemaatçi” diye işyerleri kapanan ve bu nedenle işsiz kalan on binlerce işçi ve onların çoluk çocuğu perişan durumda.
Örneğin Zonguldak’ın Gelik semtinde kömür ocağı patronu “Cemaatçi” diye maden ocağı kapatıldı ve üç yüz elli işçi sokağa bırakıldı.
Türkiye genelinde iş yerleri kapatılıp işsiz bırakılan işçiler ve bunların dışında tutuklanan binlerce işçi var.
Memurlar yine maaşlarının üçte ikisini alıyorlar ama işçiler onu da alamıyor. Tazminatları da yanıyor. Bu işçiler ve emekçilerin aile ve çocuklarıyla birlikte sayısı bir milyonu geçiyor. 
İki çocuklu bir aile düşünün. Baba işsiz veya tutuklu. Eve ekmek getirecek kimse yok. Hastalandıklarında “SGK lı değiller” diye tedavileri yapılmıyor. Bebeklerin maması, sütü, bezi yok. Evde pişirecek bir şey yok. Okula giden çocuklar için servis parası yok. Eşi tutuklu diye anneye kimse iş vermiyor. Hadi diyelim ki Anne iş buldu çocukları nereye bırakacak. Çoğu tutuklu yakını gözaltına alınan yakınının nerede olduğunu öğrenmek için Adliye kapılarında –Emniyet Müdürlükleri önünde günlerce çoğu zaman aç vaziyette bekleşiyor. Tutuklu olan kişinin neyle suçlandığı bizim için hiç önemli değil. İnsanız, bizim için önemli olanın bu ailelerle dayanışma içinde olmamız. Bebeğin ve bir şeyden habersiz olan annenin suçu ne? Bu ailelerin durumlarını yakından görmek isteyenler adliye kapılarında bekleşen gözaltı-tutuklu yakınlarını görebilirler.
Osmanlıda isyana kalkanlar veya saltanata karşı gelenler idam edilir ve aşireti sürgüne gönderilirdi amma eşi ve çocuklarına aç kalmasınlar diye arazi tahsis edilirdi.
Yakın tarihimizde yaşanan “Dersim” isyanında devlet idam ettiği bazı Yurtseverlerin yetim kalan çocuklarından bazılarını asimile etmek içinde olsa yurtlarda yatırdı okuttu.
Madem cemaat önderlerinin mülklerine devlet olarak el konuldu o zaman devlet bu mülkleri paraya çevirip mağdur olan işsiz babalara ve cezaevinde olanların ailelerine; kıdem tazminatı veya suçlulukları kanıtlanıncaya kadar veya çocuklar 18 yaşına gelene kadar ödeme yapsın.
Unutmayın böylesi anlarda en büyük acıyı Anneler ve çocuklar çeker, bunlar devletin-hükümetin sorumluluğundadır…