Yıllardır kaynatılmak için ısıtılan Ortadoğu nihayet kaynama noktasına gelmiş ve şu an kaynamaktadır. Daha doğrusu kaynatılmaktadır. Bu konudaki yoğun bilgi kirliliği nedeni ile halkımız gerçekleri tam olarak öğrenememektedir. Bir taraftan yandaş veya karşıt medyamızın yanlı veya eksik bilgiler vermesi, diğer taraftan dış medyanın kafa karıştırıcı yayınları meseleyi iyice anlaşılmaz hale getirmektedir.

    Fakat tüm bunlara rağmen, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olma alışkanlığındaki halkımız el yordamıyla yorumlarına  devam etmektedir. Ama,

 tıpkı bilgisayara yanlış veri  girdiğiniz zaman yanlış çıktı aldığınız gibi, bu yorumlar da yalan yanlıştır.

    Oysa gerçek şudur: Büyük Güç Ortadoğu'nun karışmasını istiyor! ''Büyük Güç de ne?'' diye sorabilirsiniz. Büyük Güç'ün ne olduğunu ''Dünyayı Kim Yönetiyor'' başlıklı yazımda ayrıntılı olarak anlatmıştım. Bu konuda bilgi edinmek isteyenler Gazete'nin internet sayfasından okuyabilirler. Ama yine de kısa bir hatırlatma yapayım.

    Büyük Güç ''Gizli Dünya Devleti'' dir. Genel olarak menfaat birliği yapmış, ekonomileri, dış politikaları ve askeri güçleri ile küresel alanda büyük etkisi olan devletleri, ve bu devletleri perde arkasından yönlendiren çok büyük sermaye gruplarını kapsar. Dünyayı tek bir devlet gibi görüp tek merkezden yönetmeyi amaçlar ve bunun için Dünya politikalarını istediği gibi dizayn etmek ister.

    Büyük Güç'ün en önemli unsuru, hatta beyni CFR'dir. CFR, ''Council On Foreign Relations'', yani ''Dış ilişkiler Komitesi'' dir. Merkezi New York'tadır ve üyeleri Dünyanın en önemli şirketlerinin CEO'ları ve çok önemli devlet adamlarıdır. Asli kurucuların en önemlileri Yahudi kökenli iş adamlarıdır ve ünlü Yahudi iş adamı David Rockefeller bu komitenin onursal başkanı sayılmaktadır.

    CFR sık sık toplanır ve Dünya haritasını masanın üzerine yayarak nerede ne olup bitiyor gözden geçirir, ve kendi menfaatleri neyi gerektiriyorsa o doğrultuda kararlar alarak Dünyaya nizam vermeye çalışır. Aldığı kararları ABD Başkanlığı'na ileterek bunların hayata geçirilmesi için adeta görevlendirir. Yani,tabiri caizse, koskoca Amerika'yı tetikçi gibi kullanır!

    Dünyanın önemli politikacıları işte bu CFR'nin icazetini almak zorundadırlar. Aksi takdirde iktidara gelmeleri veya iktidarda kalmaları çok zordur. Nitekim, bizim medyanın ''Bir Düşünce Kuruluşu'' olarak nitelendirilip hafife aldığı bu komite, son olarak bizim Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı da konuk etmiştir. Söyleşi adı altında etkilemeye ve yönlendirmeye çalışmıştır; ve etkilemiştir de! Cumhurbaşkanı'nın IŞİD konusunda Amerika'ya gitmeden önce söyledikleri ile Amerika dönüşü söylediklerini hatırlarsanız ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız.

   Benim yöneticilik yaptığım yıllarda şöyle bir aforizma vardı: ''Müdürün yanına kendi fikri ile giren dışarı müdürün fikriyle çıkar!'' Şimdi ben bunu CFR için uyguluyorum: ''CFR'nin huzuruna kendi fikriyle giren dışarı CFR'nin fikri ile çıkar!''

    Sadede gelelim: Büyük Güç Ortadoğu'yu neden kaynatıyor, ne amaçlıyor? Cevap basit: Orada petrol var!  Bu petrolü Araplar'a ve Kürtler'e bırakacak değil ya! Çünkü Büyük Güç'e göre bunlar bu petrole sahip olmaya layık değil! Ayrıca, yan ürün olarak da bu bölgede Büyük Kürdistan Devleti'ni kurdurmak istiyor. Zira burada Araplara güvenmiyor. Kürtleri daha güvenilir bir müttefik olarak görüyor ve onları daha kolay yönetebileceğini düşünüyor.

   Peki, bu bölgeyi dizayn ederken yöntemi ne? Yöntem şu: Önce bir senaryo yazıyor. Bu senaryoda aktörler olarak yine bölge insanlarını seçiyor. Kimdir bu aktörler? Baş rollerde Sünni Araplar, Şii Araplar ve Kürtler. Yardımcı rollerde de başta IŞİD (IŞID senaryoda kötü adam rolünde) olmak üzere irili ufaklı terör grupları var. Bu aktörler, senaryodaki rolleri gereği sudan sebeplerle birbirine giriyorlar. Böylece buradaki birlik ve bütünlük bozularak her türlü müdahaleye hazır hale geliyor. Birbirleri ile boğuşmaktan ve terörden yılan bölge halkları Amerika'yı yardıma çağırıyorlar. Zaten Amerika'nın beklediği de bu! Hemen iyi polis rollerinde buradaki halkları kötü adamlardan kurtarıyor! Onlar da minnet borcu olarak petrolden aslan payını Büyük Güç'e veriyorlar.İşte bütün senaryo bu ve şimdi bu senaryo hayata geçirilmek üzere!

    Aslında bu senaryonun ana hatları yıllar önce Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) adı altında belirlenmişti. Yani, şimdiki durum beklenen bir durum. Dolayısı ile bu gün olanlara şaşırmamak gerek.

   Meselenin ikinci ayağı Büyük Kürdistan'a gelince; burada bizim için ilginç bir durum var: Büyük Güç ve onların baş tetikçisi (diğer yardımcı tetikçiler de İngiltere, Fransa ve İtalya gibi Büyük Güç unsurları) bize ölümü gösterip sıtmaya razı etmeye çalışıyorlar. Yani IŞİD'a karşı PKK'yı ve onun Kuzey Irak'taki ve Suriye'deki türevlerini desteklememizi istiyorlar. Ortadoğu'da yaratılan patırtı gürültü arasında karambolden istifade Büyük (ve Birleşik) Kürdistan'ı kurdurmanın peşindeler. Yani bir nevi ''Cambaza bak!” dümeni!

    Sonuç:

1- Ortadoğu parçalanacak ve Büyük Güç'ün himayesine muhtaç kalacak. Bunun diyeti olarak da Büyük Güç petrol üretimini, fiyatını ve sevkiyatını da kendi istediği gibi düzenleyecek. 

2 - Büyük ve Birleşik Kürdistan kurulacak. Zira Büyük Güç'ün isteyip de yapamadığı bir şey yok. Saf olmayalım. Gerçek budur ve başka bir sonuç da beklemeyelim.